Özel Bölüm 2: "Aşırı Doz"

3.2K 302 27
                                    

Kıpır kıpırdım, yerimde duramıyordum resmen. Taylan yanı başımda bana gülmekle meşguldü ama onunda heyecanlı olduğunu biliyordum, gözünden anlıyordum eheheyt! Otobüs en sonunda göründüğünde zıpladım. Boylarımız yakın olmasa onun çocuğu gibi bile görünebilirdim.

"Geldi! Geldi! Vallahi geldi!" Penguen dansına başladım. "Geliyor gönlümün efendisi!"

Otobüs yerini hazır edip en sonunda durduğunda sevdiceğim kolumdan tutarak beni durdurdu. "Kıskanırım görürsün," diyip kolunun altına aldı.

"Ama çoook özledim. Ben nasıl unuturum seniii!" diye Barış Manço'ya bağladığımda yolcular inmeye başladı. En sonunda da o indi. Daha ben ağzımı açmadan, onun sevinç nidasını duydum. Saçları uzamış, hafif sakalı çıkmıştı ama onun dışında aynıydı. Gözleri aynı sıcaklıkla bakıyordu. Birbirimizi gördüğümüzde verdiğimiz tepki neredeyse aynıydı yahu!

"Yenge!"

"Sevgili yarım!"

Taylan aramızda engel olduğu fark edip kolunu çektiğinde ikimizde birbirimize doğru koştuk. Böyle filmlerde olan cinsten. Çantalar etrafa atıldı, ayaklar popoya vurulma süretiyle karşısındakine doğru atıldı bedenler. Kollarımı öne uzattım ve anında kapıverdim onu. Sımsıkı sarılıp kucaklaştık. Efdal beni sarmalayıp kemiklerimi kıracakmış gibi sıktığında güldüm. Ne özlemiştim be!

Aay bir hoş oldum

Sanki tamamlandım.

Kalbimde heyecanla atmaya başladığında zıpladım. "Nasıl özlemişim!" dedi Efdal en sonunda geri çekilirken.

"Bir de bana sor!" diye inledim. Ellerimizi birleştirip yerimizde hoplamaya başladık sevinçle. Hani işaret parmağımı uzatıp, "Kankiş," diyebilirdim ona o an! O derece bir tikilik vardı üzerimizde. "Ay hayvan gibi büyümüşsün, ay senin sakalların çıkmış!" Hafifçe sakallarını okşadım. Gıcıklandım tabii, benim sevdiceğimin sakalları yoktu. O bebek gibi güzel suratıyla gayet iyiydi bence! Sakallarının beni huylandırmasına karşın suratımın aldığı ifadeye bakıp güldü Efdal. O bana gülünce bende hınç olsun diye yanaklarını kapıverdim. Uzun zamandır yapamamıştım zaten! Ben onun yanaklarını kapınca o da durur mu, hemen benimkileri parmakladı.

"Bakıyorum güç gösterisi devam ediyor," dedi Taylan, canım, bebeğim. Ama dönüp bakamadım çünkü birbirimize kovboylar gibi bakmakla meşguldük.

"Önce sen," dedim kaşlarımı oynaşır gibi yukarı kaldırıp durarak. Efdal ise buna sadece kafa salladı.

"Hayır, sen."

"Birlikte," derken biraz daha sıktım yanaklarını. Kafasını olumlu anlamda salladı ve üçten geriye doğru saymaya başladı.

"Üç," dedi bana bakarak. Altta kalmayarak o da biraz daha sıktı benim yanaklarımı. Uzun zamandır buna maruz kalmamış yanacıklarım ise isyanlardaydı. Beyaz bayrak sallamak istiyorlardı resmen. Ama hain Efdal buna kulak asıyor muydu, hayır!

"İki, bir."

Aynı anda bıraktık yanaklarımızı. Avuçlarımı yanaklarıma bastırıp çenemi oynattım. Hasar konusunda emin olmaya çalışıyordum. Yaralı olabilirdi! Ben yanaklarımın acısını halletmeye çalışırken Çekik Gözlü Prens'im arkadan gelip arkadaşına sarıldı. Birbirlerini kucaklarken kendime engel olamadım hafifçe kıkırdadım.Birbirlerini özlediklerini biliyordum. En iyi arkadaşlar idiler onlar. Birbirlerini tabii özleyeceklerdi!

"Damla nerede?" diye sordum Efdal heyecanla yere atmış bulunduğu çantasını alırken. Bu soru benim nedenini anlamadığım bir şekilde güldürdü onu. Taylan'ın yanına gidip onun omuzuna koluna attı ve bana bakarak "Sanırım utancından kaçıverdi." dedi.

FAVORİWhere stories live. Discover now