31. Bölüm: "3C'nin Favorisi"

3.5K 330 88
                                    

Leman Sam - Rüzgar

*

Eve gittiğimde annemi apar topar giyinirken bulmuştum. Normalde o saatte işte olması gerekiyordu. Ama geldiğimi duymamış gibiydi. Bir çantaya kıyafet doldururken bir yandan da üzerini giyiniyordu. En azından çalışıyordu.

Islak gözlerimi silip yanına yaklaştım. Ağladığımı görmesini istemiyordum. "Ne yapıyorsun anne?"

Konuşmamla yerinden fırlaması bir oldu. Anında arkasını dönüp baktığında korktuğunu anladım. Baş parmağını damağına yaslayıp çekti.

"Kızım, sen ne ara geldin?" Pantolonunun fermuarını çekerken yerinde zıpladı. "Hiç duymadım."

"Şimdi," dedi elimde kapının yanında ki çantamı işaret ederek. "sen niye bu kadar acelecisin?"

"Ay Ceylan Teyze'n rahatsızlanmış. Bu gece hastanede yatacakmış. Kocası da şehir dışında, onun yanına gidiyorum. Bu gece onunla kalacağım." Fermuarını çekiştirdi ve en sonunda kapamayı becerebildi. "Seni de anneannene bırakayım."

Ay yok almayayım. Bu ruh halimle bir de anneannemi çekemem...

"Anne...evde kalayım ne olur. Hiç götürme beni." Annem düğmesini bağlarken kafasını kaldırıp baktı suratıma. Artık nasıl anladıysa iyi olmadığımı fark etmiş gibi çatmış olduğu kaşlarını gevşetti. Yatağının üzerine koyduğu gömleğine uzandı yavaşça.

"Tamam ama tek kalamazsın evde. Berru'yu çağır." O gömleğini giyerken suratımı astım. Arasam bile açar mıydı ki? Bir fikrim yoktu.

"Peki," dedim yavaşça. Berru'nun benimle iletişim kurup kurmayacağından emin bile değildim ki.

Annem hızlıca giyindi, bir şey olursa aramamı, kapıyı kilitlememi tembih edip bir de para bıraktığında ancak evden çıkabilmişti. O çıktığında ev bir anda bana daha büyük görünmeye başladı. Hemen kapının yanından çantamı alıp odama götürdüm. Okul çıkışına daha bir saat vardı. Berru arasam gelir miydi ki?

Düşüneceğine arasana.

Beynim bana atar yaptığında telefonumu da alarak salona geçtim. Okul gömleğimin birkaç düğmesini çözerek rehberden Berru'nun numarasını buldum ve onu aradım. İçimde ki rahatsızlıkla telefonu kulağıma yasladığım. Uzun uzun çaldı. Beklerken cevap gelmedikçe daha da geriliyordum. Ayaklarımı altıma toplayıp oturdum. Hala Berru'nun cevap vermesini bekliyordum ama arama düşünce hüzünle telefonu elimden bırakmak zorunda kaldım. Cevap vermemişti işte.

Oflayarak telefonu koltğa bıraktım. Tüm gece boyunca yalnız kalacaktm işte.

Acaba Taylan şuan ne yapıyordu? Beni mi düşünüyordu? Okulda mıydı? Yine birilerine mi bağırıyordu? Yoksa... o an bile açıklamış olabilir miydi? Böyle bir şey yapmazdı herhalde?

"Ay kafayı yiyeceğim, daha sonra deliler hastanesinde 'Hayır, Cici Kızlar dağılmadı!' diye bağırırken uyutulacağım." Sinirle ellerimi yüzümde gezdirdim.

İşte o anda kapı çaldı.

Ay yoksa... Arım balım mı gelmişti? Kesin oydu! Anında tavan yapan moralimle ayaklandım. Neredeyse koşarak kapıya gittim. "Geldim!" diyerek kapıyı açtığımda şok oldum. Karşımda ki Berru değildi.

Elinde bir poşetle bana sırıtan Çağlar'dı.

"Hay bin Franklar aşkına..." diye mırıldandım. Onun benim evimde ne işi vardı? Ne işi vardı onun benim evimde? Benim evimde ne işi vardı onun? Evimi nereden biliyordu? Hadi geçtim beni sırrıyla hasta ettikten sonra bir de hangi yüzle geliyordu! "Ne işin var senin burada?"

FAVORİWhere stories live. Discover now