46. Bölüm: "Saf Sevgi"

3.3K 328 29
                                    

Füsun Önal - Ah Nerede Vah Nerede

*

Oradaydım: vücudumun bombardımanı, kalbimin çifte tellisi arasında Taylan'ın kollarındaydım. O beni öperken ölmek üzereydim. Kafamda bir sürü soru vardı ama aynı zamanda durgundum. Öpülüyor olmak ve Taylan tarafından öpülüyor olmak kafamı karıştırıyordu.

Ama göğsümdeki fırtına, onun dudakları beni bulduğunda dindi...

Every night in my dreams,
I see you, I feel you...

Kalbim çifte telli arasında mırıldanırken kulaklarımda çınladı Celine Dion. Mutluluk bedenime hızlıca giriş yapınca düşmemek için tutuverdim sevdiceğimin kollarından. Peri masalımdan uyanmamak için de kapadım gözlerimi.

Uzun bir süre sonra -belki saatler- ayrıldık.

Kırpıştırarak açtım gözlerimi. Soru sormak istiyordum ama Favori bu sefer de sıkıca sarılınca hepsi boğazıma dizildi.

Koy ver göte, dedi iç sesim. O anı bozmak içimden gelmiyordu.

Atabildiğim şaşkınlıkla, bende ona sarıldım. Hemde tüm sevgimle. Benim solumdaki gümlerken, onun solundaki de gümlüyordu. Duyabiliyordum!

Güzel kollarıyla sardı beni ve hafifçe öptü saçlarımdan. Başımı okşarken havaya doğru kaldırdı. Kollarım, kollarının üzerinde ip gibi bağlanmıştı.

"Cennet," dedi yeniden. O güzel sesiyle. Kafasını çekti ve yere indirdi beni. Gözlerine bakmak istedim ama izin vermedi. Dayadı alnını alnıma. Sevinçten bayılabilirdim ama beni tutuyordu.

Ay bana bir şey oluyor. Ay ölüvereceğim.

"Be-be-ben..." Heyecandan kekelediğimde susturdu beni.

"Anlatacağım ama önce yapmam gereken bir iş var." Geriye doğru çekilip suratıma baktı. Dolu gözaltlarımda gezdirip baş parmaklarını, gözyaşlarımı sildi. Sonra da gülümsedi. "Hemen geleceğim, tamam mı?"

Kafamı salladım ve burnumu çektim. Bacaklarım tutmuyordu resmen. Rüyada gibiydim. Elimi tutup sıktı, sonra da burnumdan öptü. "Nereye?" diye soramadan çıktı sınıftan.

Bende kendimle baş başa kaldım.

"Uyuyor muyum?" diye mırıldandım kendi kendime. "Cidden oldu mu bunlar?" Ellerimi suratımda gezdirdim. Sonra daha da emin olmak için yanağımı çimdikleyiverdim. Biraz sert sıkınca acıdı tabi ama oradaydım, yani bunları totoşum yorgandan çıkmış, tek kolum yastık altında bense yatağımda horuldayarak uyurken görmüyordum.

"Taylan beni öptü!" dedim çığlık çığlığa. "Favorim beni öptü!"

Allah!

Kalbim teklerken beynimde işe karıştı.

Çal keko çal!

"Honki ponki tonu nok, çalala bimbo bori rok, muşi muşi hobobo koni nok, şiki şiki şayne tiki tak tok!" Bir yandan da kıvırarak penguen dansımı yapmaya başladım. Uzun zaman olmuştu dansımı yapmayalı be! "Allaaah!" Penguen dansından oyun havasına döndüm bir anda. İki elimi birleştirip parmak şıklatırken göbek atmaya çevirdim dansı.

Taylan beni öptü!

Hemde dudişten!

Muck muck yaptı!

"Ay Allah'ım günah yazma sen!" dedim bir anda oyunun ortasında. Yazmazdı herhalde? Masum bir öpücüktü zaten ya. Çok çok masum.

Biraz daha oynamaya devam ettim, daha sonra da kendime gelmem gerektiğini anlayıp durdurdum kendimi. Sevgi kelebeği misali uçarak, konarak çıktım okuldan. Danslar, türküler eşliğinde eve geri gittim. Depresif çıktığım evden nirvanaya ulaşmış şekilde geri dönmüştüm. Taylan Nediz etkisi buydu işte!

Yine aklıma gelince "Ay yerim ben onu!" dedim. O güzel bakan güzlerini, gülerken çıkan yanaklarını... Yamyam yapıverecekti bu çocuk beni. Valla yapacaktı!

Hal böyle olunca hızımı alamadım bir de evde oynayıverdim. Açtım bir Bim Bam Bom'u. Bağıra bağıra söyleyerek kıvırttım.

Hırsından, çatlasın düşmanlar!
Benimde artık bir sevgilim var!

Ciddi ciddi biz şimdi sevgili mi olmuştuk? Gerçekten mi? Kesintisiz mi? Ay ben o aileye gelin mi gidecektim?

Hani bu erkeklerden hoşlanıyordu? Ne olmuştu.

Ay kız sonunda çocuğun hormonlarını da bozuverdin!

Bozmuştum valla. Aşkı için dağları delen Ferhat gelip önümde diz çökmeliydi. Aşkımla çocuğun geyliğini kurutmuştum be! He-he-heyt!

"Ben bu gazla, Viyana kapılarına dayanır, Fizikten yüz alır ve de gider kendimi köpeklerle dolu bir binaya kapatırım, yine ölmem be!" Yatağıma attım kendimi. Bu seferde oyada debelendim. Ama sevinçten.

Telefonum çalınca tüm sevinme seansım yarıda kaldı.

Bir koşu salona gidip montumun cebinden çıkardım telefonu. Arayan Çağlar'dı. Onunda çekecektim kulağını! Hem benim Çekik Gözlü'mün kuzeniyle çıkıp hem nasıl onu öperdi.

"Alo?" dedi telefonu açtığım anda. Sinirli sinirli burnumu çektim.

"Çağlar?"

"Benim. Nasılsın?"

"Perşembe akşamı yaptıkların yüzünden kızgınım. Senin başın bağlı değil mi?"

Çağlar karşı taraftan güldü. "Öyle mi?"

"Bana kelime oyunu yapma. Sevgilini nasıl aldatıp Taylan'ı ö-ö-ö-öpersin?" diye sordum. Şuan Favori'nin beni öptüğünü kabullensem bile o anı hatırladıkça kötü oluyordum!

"Sana geri dönsün diye." dediğinde dilime engel olamadım.

"Seziyor ben sende biraz kaşarlık." Yoda'yı taklit ederek konuştuğumda kahkaha attı.

"Hmm. Olabilir." Gözlerimi devirdim. "Ama işe yaradı değil mi? Söz verdiğim gibi düzeldi aranız."

"Bak," Göremeyeceğini bilsem bile parmağımı salladım. "bu sefer böyle gizemli laflarla sıyrılamazsın. Açık açık bana her şeyi anlatacaksın."

"Tamam, sanırım bunu yapabilirim. Ama önce Taylan'ın açıklamasını dinle."

Kaşlarımı çattım. Bu çocuğun her şeyi bilmesinden korkuyordum artık.

"Sen nasıl?" derken kapı çaldı. Kapının sesini duyunca da susturdu beni.

"Taylan geldi. Git kapıya bak. Yarın buluşalım. Söz her şeyi anlatacağım."

Başka şansım yoktu. Kapıya giderken, "Tamam," dedim. Nereden esti bilmem ama o an kendimh "Sağ ol." derken buldum.

"Görüşürüz Cevahir."

Kapıyı açtım ve Taylan'a gülümseyip telefonu kapatmadan önce, "Görüşürüz Çağlar," diye mırıldandım.

...

FİNALE SON 4

FAVORİWhere stories live. Discover now