4. Bölüm: "Kişilik Listesi"

7.7K 533 197
                                    

Multimedia'da Efdal var! Bölüm şarkımız Şenay - Honki Ponki.

İyi okumalar!

*

Taylan'ın attığı mesajla birlikte çılgın penguen dansı yapmakla ağlamak arasında kalmıştım. Bunun için geçerli nedenlerim vardı. Birinci neden Taylan'ın bana mesaj atmış olmasıydı. İkinci neden onun bana bir lakap takmış olmasıydı. Üçüncü neden benim nasıl olduğumu sormuş olmasıydı. Dördüncü neden ise, bana yeniden 'sevgilim' demişti! Beşinci neden bana resmen randevu vermişti. Altıncı neden, Taylan Nediz, benim Çekik Gözlü Fındığım, gülüşüne kurban olduğumun çocuğu bana mesaj atmıştı!

"Evir çevir, kıvır çevir salla!" diye bağırarak yatağımdan zıpladım. Telefonumu yatağa atarak tüm heyecanımla kalçamı kıvırtmaya başladım. "Salla, salla, salla titret!" Ardından yatay geçişle Şenay'a bağlayarak şarkı söylemeye başladım. Bunu yaparken kollarımı öne uzatıp yerimde yürüyormuş gibi abartılı adımlar atıyordum. "Honki ponki toni nok, çalona bimbo bori rok, muşi muşi hubobo kozi zok, çiki çiki şayne tiki tak tok!" Popomu sallayıp etrafımda döndüm. "Hiçbir anlamı yok sözlerin, sadece rahatlamak için söyledim! Sende mi öğrendin? Aferin! Haydi gel beraber söyleyelim!"

Telefonuma arkamı döndüm, popomu yatağıma doğru sallayarak heyecanla yeniden bağırdım. O an resmen vücudumda bir horon halayı geçiyor, kalbim çiğ köfte gibi bir usta tarafından yoğruluyordu. Beynimin her bir noktası apaçi dansı yapar gibi sallanıyordu. Kesinlikle kendimde değildim. "Honki ponki toni nok, çalona bimbo bori rok, muşi muşi hubobo kozi zok, çiki çiki şayne tiki tak tok!"

"Cevahir!" diye odama giren annemle bir anda konserim sona erdi. Popomu eğilmiş sallar bir biçimde kapının eşiğinde duran anneme bakarken buldum kendimi bir anda. Tepesinden bağladığı yazmasına bakılırsa ya yemek yapıyordu ya da ortalığı topluyordu. Üzerinde eşofmanlarımdan biri –yine- vardı. Kaşlarını çattı ve popoma baktı. Anlaşılan ikinci bir akşam dokuz terliği yiyecektim! "Ne yapıyorsun yavrum sen?"

"Dans ediyordum..." diye mırıldandım yavaşça. Ardından hemen kendimi düzelttim ve yavaşça başımı eğdim.

"Çocuğum gerçekten, şu aralar başına güneş mi geçti yavrucuğum? Niye kendi kendine bağırıp oranı buranı sallıyorsun?" Annemin soran bakışları yüzüme çarptığında, cevap bulmak benim için havuz problemleri çözmekten daha zordu. Allah'ım, üzerime o an on iki matematik sorusu kalsa bu kadar bocalamazdım.

Anneme Taylan'ı anlatamazdım, neden birden bire sevgili olduğumuzu sorardı bu yüzden sırrımızı da söylemeyeceğime göre susmam gerekiyordu... Onun yerine aklıma gelen en mantıklı şeyi söyledim: saçmaladım.

"Ya annem, güzel sultanım. Var ya benim arım balım peteğim bana gitmiş şu arayıp bulamadığım Şenay albümünü almış. Bende heyecandan duyunca ne yapacağımı şaşırdım, bir anda Honki Ponki'yi söyleyesim geldi. Özür dilerim çok ses çıkardıysam."

Annem iç geçirip odama girdi. Yanıma gelip elini kaldırdı ve saçlarımı okşadı. Eğer eli şöyle mıncıklamak için daha da aşağıya inerse kalbimin sesini duyacaktı kesin. Ay o zaman kesinlikle şuracıkta erirdim.

"Güzel çocuğum, sen niye bu kadar garipsin, he annem?" Annem bana soran gözlerle baktığında burnumu kırıştırıp surat astım.

"Anne ya insan hiç yavrusuna garip der mi? Garip filan değilim ben." Dudaklarımı büzdüğümde annem gülüp şaka maiyetinde kafama vurdu.

"Ah benim güzel kızım... Hadi bakalım toplan da mutfağa gel, yemek yiyelim. Saat neredeyse iki buçuk oldu. Karnım acıktı, birazdan CSI New York başlayacak." Sultanım kapıya doğru ilerleyip odadan çıktığında iç geçirdim.

FAVORİWhere stories live. Discover now