5. Bölüm: "Usta Yalancı"

5.8K 492 146
                                    

Multimedia'da  Nilgün Hanım var! Bölüm şarkımız Füsun Önal - Hep Seni Düşündüm

İyi okumalar! 

*

Okula vardığımda, üzerimde hala dünün şaşkınlığı vardı. Hani böyle, yatmadan önce üç duble Beyaz Kelebekler dozu almış, üstüne de Füsun Önal ile cila çekmiş gibiydim. Kalbim pamuklara sarılı bir tulum giymiş gibiydi. Bıraksam göğsümü dövecek hatta dışarı çıkıp birkaç insanın canını alacaktı. Yeni bir sanal bebek alınmış küçük bir çocuğun sarhoşluğu vardı içimde, İspanyol paça pantolonu ile gösteriş yapan bir ergen kadar kibirliydim.

Sınıfa adım attığımda, insanların benim sıramın etrafında toplandığını fark ettim. Aralarında bir şeyler konuşuyor ve kızgınlıkla söyleniyorlardı. Bana laf ettiklerini duyduğum birkaç kelimeden çıkarabiliyordum ama ne yaptığımı da bilmiyordum. Tabii ponçiğim, Favori'm Taylan'ın yalancıktan sevgilisi olmak dışında! İçimde ki kötü kadın karşılarına geçmek ve büyük bir kahkaha patlatarak eski Türk filmlerinde ki gibi şarap içmek istiyordu.

Sırama doğru yavaşça ilerlediğimde konuşan kalabalık sonunda beni fark etti ve geçmem için yol verdi. Saçlarını sarıya boyatmış bir kızın bana tiksintiyle bakıp öfkeyle söylendiğini görmedim. Ama onun gıcıklığını üstümden atamadan sıramın üzerinde ki şeyi fark ettim.

Beyaz, kırmızı bir kurdeleyle birbirine bağlanmış iki tane orkide sıramın üzerinde tüm güzelliğiyle duruyordu. Üstünde küçük bir not vardı üstelik. Nefesimi tutmuş fısıldaşmaların ortasında sırama yaklaşmıştım, ne olabilir diye düşünürken yazıyı gördüm.

Cennet'ime,

Sabah öpücüğü için beni bekle.

Olurdu ya, hayran kızlar gibi çığlıklar atıp deli gibi bağırmak istediğiniz anlar tüm gözler üzerinizde olurdu. İşte o anlardan birini yaşıyordum. Taylan eşcinsel olduğunu açıklayana kadar ya ben kalpten gidecektim ya da kendimi hapishanede bulacaktım. Zira bu mıncırdığımın uşağını kaçırmam işten bile değildi! Ben orada kaskatı kesilmiş orkidelerin üzerinde ki nota bakınırken tanıdık bir ses kalabalığın ardından bağırdı.

"Hey millet, neler oluyor orada?" Berru'nun sesi üzerine bir kaçı arkasını dönerken benim gönlüm dalgalar halinde kumsalı dövüyordu. Hemşerisini görmüş bir Karadenizli gibi tepiniyor, göğsümü delmeye çalışıyordu. Bunun bana yaşattığı garip bir haz vardı aslında.

Arım kalabalığı yarıp geldiğinde ve gözleri orkideleri, ardından da notu bulduğunda gözleri beni buldu. Kafamı yavaşça kaldırıp korkak bir bakış attığımda yüzünde ki ifadeyi okuyamadım. Annem beni bir elimde patlayan şeker diğer elimde kolayla gördüğünde ve ben ikisini boğazımdan akıtmaya çalışırken kendimi havai fişeğe dönüştürmek mi istediğimi sorup hayretler içerisinde bana baktığında yakaladığı ifadeyi onun gözlerinde görebiliyordum. Onun bakışlarını anlamak, bir hareketiyle duygularını çözmek benim işimdi ama o an bana kızıp kızmadığını bile kavrayamıyordum. Ondan Taylan ile ilgili bir açıklama yapmamıştım. En yakın arkadaşımdı o benim, elbet bana kızgın olmalıydı!

"Buna inanamıyorum," diye hayıflandı bir kız arkamdan. Diğerleri ona hak verirmiş gibiydi.

"Bende Taylan gibi birini istiyorum. Sıramın üzerinde çiçeklerle dolduracak bir erkek arkadaşa ihtiyacım var."

Berru birkaç saniye sonra bana bakmayı kesti, sıramızı çevirmiş arkadaşlarımıza dönüp elini onlara doğru salladı. "Tamam dostlar, gösteri sona erdi. Edebiyatçı gelecek birazdan yerlerinize gidin."

FAVORİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora