Özel Bölüm: "Damat Kınası"

3.8K 313 22
                                    

Orada durmuş, elimdeki telefonu kıracakmış gibi sıkıyordum. Sokağın ortasında tüm yolu tıkarken havaya zıpladım ve bir anda çığlıklar atmaya başladım. Herkes bana bakıyordu.

"Oley! Oley! Yaşasın be! Artık bir üniversiteliyim! Bekle beni Gündoğan Üniversitesi! La la la la la!" Bana şaşkın şaşkın bakan teyzeye gülüp el salladım. "Üniversiteliyim ben! Üniversite! Yee!"

Etrafımda zıpladım ve kollarımı salladım. Hemen annemi aramalıydım. Anında rehberden annemi bulup numarasını aradım. Bekleyemiyordum açmasını. İnsanlar bana bakarken sırıtıp kenara doğru çekilip parmak uçlarımda sallanmaya başladım.

"Aç, aç, aç hadi." Ben sallanırken birkaç dakika sonra açtı annem. "Annee!" diye böğürdüm anında. "Kııız! Bil bakalım kim üniversiteye gidiyor! Cevahir, Cevahir, Cevahir! Artık resmen üniversiteliyim! O Melahat'in kızı da çatlasın ha! Bana gidemezsin diyordu gudubet. Kimmiş gidemeyen? Yalın aradı sadece katsız 20 yanlışla diplerdeymiş bu salak! Birde yanlışların götürdüğü var... Bana çeyiz döşe diyordu, şimdi başlasın bakalım dantel örmeye!"

Ben susunca annem inledi. "Ne uzun konuştun, konuyu unuttum be kızım! Ağız tadıyla sevindirmiyorsun bile."

Sallanmaya devam ederken, "Alamadım ki hızımı," diye naz yaptım.

Güldü karşı taraftan. "Üniversiteye mi gidecekmiş benim kızım?"

"Evet! Evet!" diye çığlıklar attım. "Artık sana Ankara'dan kart atarım beybisi!"

Yakışır!

Tabi yakışacak bre! Bugüne bugün üniversiteliyim ben!

"Höst, cıvıma hemen," Annem anında Hitler moduna döndü. "Nerdesin şimdi?"

Ay ben onu unuttum ya!

Kolumdaki saate baktım ve sevinç çığlıklarından on dakika daha da geçirmiş olduğumu fark ettim.

"Eyvah!" Koşmaya başladım. "Taylan ile buluşacaktım ama sonuçları görünce sevinmekten unutuverdim! Ay ağaç ettim çocuğu!"

"Hadi kapat, sıpa." dedi ve gülerken suratıma kapattı telefonu. Cebime tıkmaya çalışırken telefonumu tüm gücümle koşmaya devam ettim.

En sonunda Kutsal Mekan'a ulaştığımda Taylan'ı neredeyse uyuklarken buldum. Trafik, yol, sevinç derken yarım saattir bekletiyordum çocuğu! Yuh sana Cevahir, plakların çizilsin Cevahir!

"Taylan," dedim masaya varınca aceleyle. Zavallı aşkım irkildi hemen. "Özür dilerim, özür dilerim!" Dudaklarımı büzüp üzgün surat yaptım. O halimi görünce güldü.

"Sorun yok," Elini öne doğru uzatıp dudaklarım sıktı. En sevdiğim şeydi. Böyle bebek sever gibi yapıyordu ya eriyordum. "Şimdi affedildin!"

Sırıttım. "Sonuçlar açıklanmış!" Sandalyeye oturdum. Ayaklarımı sallıyordum, o ise bu sevincime gülen suratıyla ortak oluyordu. "Baktın mı?"

"Evet," Garson çağırıp bana limonlu maden suyu söyledi. "Tepkilerine bakılırsa sen çoktan bakmışsın."

"Gündoğan Üniversitesi! Sen?"

"Ertal," diyip çakmam için elini kaldırdı.

İkisi de Ankara'daydı!

Ya Allah bismillah!

"Allah be!" diyip ponçiğimin eline bi' beşlik çaktım. Çaktığımda yakaladı elimi. O an maden suyum geldi.

"Şerefe," dedi kendi gazoz şişesini kaldırarak. Bende benimkini kaldırdım ve çarpıştık. O sırada, iki derede bir öpücük kondurdu elime.

İçim gıcıklanıyor hocam! Bir hoş oluyorum hocam! Tutun beni Allah rızası için yoksa kötü şeyler olacak hocam!

Ona gülümseyip bir yudum aldım gazozdan. "Ay nasıl sevindirik oldum! Ne yapsam, penguen dansı mı yapsam!" Sesli düşünürken Taylan baş parmağını kaldırdı.

"Hadi yap!" Güldü. "Bayılıyorum o hallerine."

"Sende beni iyice palyaço yaptın haa!" dedim kızmış gibi. "Sevgili yarıma şikayet ederim seni."

"Bende onu döverim," Omuz silkti.

"O seni-" diyecektim ki duraksadım. "Ayy bir şey yapmasın yazık." Sevdiceğimin dayak yemiş halini düşündüm de böğrüme böğrüme yumruklar yedim, göğsüme bir ağırlık çöktü.

"Evet, yazık bana." Bu sefer o dudaklarını büzüp bana şirinlik yaptığında ısıracakmış gibi dişlerimi birbirine vurdum.

"Ham ham ham! Isırırım ha!"

"Isırdın zaten!" Kolunu uzattı ve bileğinde ki o minik ısırığı gösterdi. "Milletin sevgilisi öper benimkisi ısırıyor. Sen beni yersen kime 'aşkım' diyeceksin?"

"Ama bilerek yapmadım ki..." Köpek gibi kulaklarımı aşağıya eğerek büzüldüm. "Çok şirinlik yaptın bana. Tutamadım kendimi. Yanağını mı ısırsaydım?"

"Isırmak yerine öpseydin daha mutlu olurdum 3C." Bileğini gözümün önünde salladı. Dayanamayıp elini tuttum.

"Ama sende gidip kedi taklidi yaptın. Sevimlilik seviyem Dişsiz yüzünden iyice artmışken hemde! Sonra da yanaklarımı sıktın."

"Isırman mı gerekirdi minik penguen?" Dudağımı sarkıtıp ısırdığım yeri öpüverdim.

"Özür dilerim..." Boştaki elimi uzattım ona. "Sende beni ısır, ödeleşelim."

Gözlerini bana dikip elimi tuttu ama ısırmadı. "Isıracağım tek şey doğumundan sonra minik kızımız olacak."

Öldüm.

Cidden öldüm! Cidden!

Kızımız dedi! Evlilik iması yaptı, bebeğe direk olarak daldı! İstiyor beni eşi olarak! Ay ay!

"Hastır," Titredim. "Bir daha de,"

Kahkaha attı bakışlarıma bakarak. "Kı-zı-mız. Ay hayır, yeni bir ısırık geliyormuş gibi bakıyorsun."

Aç kurt bakışlarımı fark edip silkelendim. "Sende aksettirme beni. Kalbime iniyordu! Denir mi ya öyle bir anda."

"Tekrar diyeyim mi?" Kaşlarını kaldırdı.

Ama gerçekten kaşınıyordu artık!

"Isırırım!"

"Dikkat, penguen ısırabilir," diye yazı asacağım üzerine."

"Bende sana damat kınası yakacağım. Kızımız, dedin ya."

"Annen seni bana verirse. Bir de dayıların." Güldü. Parmaklarımı okşadı.

"Vermez mi? Hindistanda olsak başlık parası niyetine damadı olman için araba bile alırdı be. O daha çok istiyor." Gülümsedim. Düğünü düşündüm...

Kalbim...

Yok düşünemiyorum...

"İyiki girdin hayatıma, benim tatlı, şapşirik, Filiz Akın'dan hallice Cennet'im," Bana öyle seslenince içim gıcıklandı, masanın üzerinden öpsün diye uzanarak yanağını uzattım.

O da kocaman öptü.

...

Daha fazla özel bölüm olacak. Bu kendi adıma bir tebrik bölümü.

FAVORİWhere stories live. Discover now