BÖLÜM 15 | DAVETSİZ

Depuis le début
                                    

Çıt çıkarmadan dudaklarının arasına kıstırdığı sigaraya uzandım. İşaret parmağım ve orta parmağım arasında tuttuğum sigarayı alabilmem için gevşetip serbest bırakmadan önce derin bir nefes daha çekti içine. Soğuktan titreyen ellerimle ondan aldığım sigarayı dudaklarıma götürüp aceleci bir nefes çektim. Gecenin koynunda ilmek ilmek sökülen şafağı dikmek, aramızda çığlık çığlığa bağıran sessizliği dikmekten kolay olurdu. Ama bir kere bu hatayı yapmış, iğne ipliği benim elime vermişti.

Ortalıkta kıyamet sessizliği vardı. Gözlerimi yumarak zehiri ciğerlerime çekip tütünün yanarken çıkardığı çıtırtıyı dinledim. Sigaranın dibinde beş bilemedin on fırtlık kalmıştı. Çektiğin nefesin derinliğine göre değişirdi. Elimde git gide küçülen izmariti havaya doğru kaldırıp "başka var mı?" diye sordum. "Yok, tek dal almıştım dün gece, keyfine bak." deyip omzunu silkti. İzmariti sadece bir kol boyu kadar uzaklıkta, pencere pervazında duran küllüğe bastırıp bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim. Sağ yanımda hafif bir hareketlenme oldu. İçeri gideceğini sandım, ama gitmedi. Büyük ihtimalle üzerine yük bindirdiği ayağını değiştirmişti. Madem buradaydı, konuşmaya istekli değilse bile, beni dinleyecekti.

"Dün benim doğum günümdü biliyor musun?" dedim. Bakışlarındaki şaşkınlık hiçbir fikri olmadığını bas bas bağırıyordu. "Yani doğum günümmüş..." diye devam ettim. "Sen Élodie'nin hangi gün geleceğini söyleyene kadar ben de farkında değildim."

Kaşlarını hafifçe çatmıştı, söylediklerimin doğruluğunu tartar gibi bir hali vardı.

"2 Ocak değil mi?" diye sordum. "Evet, resmiyette, bir şekilde ulaştığın ya da gördüğün bütün belgelerin üzerinde öyle." Boğazıma oturan yumruyu geçirmem sanki mümkünmüş gibi sertçe yutkundum. "Annem beni evde yalnız başına doğurmuş. Komşular 'yeni yıla kadar bekleyelim, yaşamazsa kimlik çıkarma.' demişler. Sonra bakmış ki yeni yılda da hala yaşıyorum, nüfus idaresinin açıldığı ilk gün çıkarmış kimliğimi."

Burnumun ucunu donduran havadan derin bir nefes çekip bakışlarımı tekrar ufka doğru çevirdim. Gücüm çekilmişti. Biraz olsun takatim kalmamıştı. İki elimle sıkıca kavrayıp neredeyse tüm ağırlığımı verdiğim balkon demirlerinden bile daha soğuktu içim. "O yüzden, her şeyi bildiğini zannetme." diye mırıldandım.

"Doğum günün..." diyecek oldu.

"Kutlama." diyerek anında sözünü kestim. "Doğum günlerim kutladığım bir şey değil. Zaten kötü giden bir evliliği başarısız bir kurtarma girişiminden öteye gidemeyen bir durum bu. Geriye kalan sadece ölü bir adam ve ölü bir kadından ibaret." dedim ve cevap vermesine fırsat vermeden içeri doğru bir adım attım. Yine de gönlüm onu böylece bırakmaya bir türlü elvermiyordu.

Omzumun üzerinden tekrar ona doğru dönüp, "bandajlarını değiştirelim biraz kanaman olmuş umarım dikişlerde bir şey yoktur çünkü bir daha elime iğne alabileceğimi sanmıyorum." dedim işi biraz şakaya vurmaya çalışarak.

Bana gözleri parlayarak baktı ve yavaşça kafasını salladı. "Tamam, pansuman için gerekli malzemeleri almıştım, içeri geçelim." dedi.

***

"O gece." dedi. Vurulduğu geceden bahsettiğini biliyordum. "Dikkatsiz davrandım, onları hafife aldım. Bir de tabi..." dedi ve sustu.

Son kat sargıyı da açarken devamını getirmesi için "bir de tabi?" diye sordum. Bakışlarını karşıdaki duvara dikmişti ama gözünün önünde başka bir sahne oynuyordu. "Seni yalnız bırakmıştım." dedi zar zor duyulan bir sesle.

Duyduğum itirafla bir an elimin hareketlerine hakim olamadım ve kalan sargıyı hızlıca çektim. Dişlerinin arasından ıslıklı bir nefes çekti. "Özür dilerim çok özür dilerim." derken sanki bir işe yarayabilecekmiş gibi ona doğru eğilmiş seri bir şekilde dikişlerin üzerine üflüyordum. Diğer eliyle kolumu tutup beni kendinden hafifçe uzaklaştırdı. Sadece gözlerimi kaldırarak ona baktığımda çenesini sıktığını ve nefesini tuttuğunu farkettim. "Tamam acımıyor gerek yok üflemene." deyip sanki yeni fark ediyormuş gibi gereğinden biraz daha fazla sıktığı kolumu yavaşça bıraktı. İçinde bulunduğumuz durumun garipliğinden bir an önce kurtulabilmek adına pansuman için gerekli malzemeleri hızlı hızlı poşetten çıkarmaya başladım. Yine de o şirkete girdiği gece tam olarak ne olduğunu çok merak ediyordum. O az hasarla atlatabilmişti ama ya karşı taraf? Onlarda herhangi bir kayıp söz konusu muydu bilmem gerekiyordu. Zorlukla yutkunarak, "3 el silah sesi duydum." dedim. "Yani sen hala içerdeyken."

ASLANAĞZIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant