SIR | Bölüm 4

17.3K 1.2K 415
                                    


-SIR- | Bölüm 4

''Uyanıyor!''

Başımdaki şiddetli zonklayış, avuç içlerimdeki terleme ve etrafımda toplanan dört kişi...

''Ne oldu bana?''

Sorum karşısında Bulut kendini yanıma bırakarak ''İyi misin Ela? Bayıldın, bir şeyin var mı?'' diye sordu hemen. Doğrulmaya çalıştım.

''İyiyim. Başım... Başımı çarptım sanırım.''

Fısıltıyla kurduğum cümlenin ardından bir süre birbirleriyle bakıştılar. Sanki benden duymayı bekledikleri ilk şey bu değilmiş gibi şaşkındı her biri.

Bir yere sağlam geçirmiş olmalıydım.

Doğrulmaya çalışarak yerden destek aldığım sırada Gülce ve Bulut kollarımdan tutup beni yerden kaldırdılar.

''İyisin değil mi?''

Elimi enseme doğru götürürken kaşlarım çatıldı. Neden bayıldığımı kendi içimde bir süre sorguladım ancak sonuç alamadım.

''Neden bayıldım durduk yerde?''

Furkan kolunu tutarak ''Kolumun kırıldığını görünce bayıldın, biz de anlamadık. Kırık tuttu herhalde.'' gibi saçma bir espri yaptığında diğerleri de yapmacık bir şekilde gülümsediler.

''Daha önce hiç böyle olmamıştı. Hem nasıl kırdın ki sen kolunu?''

O an üzerimdeki şaşkın bakışlar iyice arttı. Yiğit'in gözlerini yüzümden ayırmıyor oluşu bana ayrı bir rahatsızlık verirken Gülce ''Okula dönsek iyi olacak.'' dedi ve ekledi. ''Daha revire uğrayacağız.''

''Gel bakalım.'' diyen Bulut kolumu omzuna atmaya yeltenince onu durdurdum.

''İyiyim, yürüyebilirim.''

Okuldan çıktığım andan sonrası aklımdan uçup gitmiş gibi hissediyordum. En son Gülce'yle birlikte Yeşim Hoca'nın yanından ayrıldığımız an vardı zihnimde. ''Gülce.'' diye fısıldadım. ''Başımı çarptığımdan olsa gerek kafam gitti. Niye gelmiştik biz buraya?''

Birbirlerine yine az öncekini aratmayan gizemli bir bakış daha attıktan sonra sorumu Gülce değil Mavi Göz cevapladı.

''Gülce'yle bizi okula çağırmak için geliyordunuz. Furkan kolunu kırınca derse yetişemedik, Yeşim Hoca da bizi merak edip sizi göndermiş.''

Mavi Göz'ün cevabı beni tatmin etmemişti. Sanki biri beynimden hatırlayamadığım o anların görüntülerini itinayla temizlemiş gibi hissediyordum. Ne Yeşim Hoca'nın, Furkanları çağırmamız için bizi onların yanına gönderdiği kısmı hatırlıyordum, ne de ormana geldikten sonra olanları. Hatırladığım tek şey, Gülce'yle sınıftan ayrıldığım ve birlikte buraya yürüdüğümüz anlardan ibaretti ve bu hiç de normal değildi.

''Ben de revire görünsem iyi olacak. Başımı baya sert çarpmış olmalıyım.''

''Tabii, bir sen eksiksin.''

Mırıldanarak yanımdan geçen Mine'yi bu kez duymazdan gelemedim ve ''Neden böyle davranıyorsun ki?'' diye sordum merakla. ''Ne yaptım ben sana?'' Burun kıvırmak dışında bir cevap alamadığımdaysa Gülce koluma girerek ilk gün yaptığı gibi ''Sen ona bakma.'' demekle yetindi. Onları birbirine yakınlaştıran şeyin, geçirdikleri kaza olduğunu düşünüyordum ancak fikrim gittikçe değişmeye başlıyordu. Mine'nin sıcakkanlı bir tip olmadığı belliydi. Ancak diğerleri ile arasındaki mesafe ince bir duvardan ibaretken bana ördüğü duvar, onlarca kat çimento kaplıydı sanki.

SIR (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang