SIR | Bölüm 6

15.3K 1.1K 410
                                    



-SIR- | Bölüm 6

Yeşil bir hamaktı. El örgüsü... Annemin elleriyle hazırladığı ve babamın büyük bir özenle ağaçlara bağladığı yeşil bir hamak. Tam yanımda oturmuş, dilini dışarı sarkıtarak gözlerime içli içli bakan sarı renkteki o büyük köpek, hiç ses çıkarmıyordu. Bir kez salladım elimi ona doğru. Aklımca 'gel' işareti yapıyordum ancak köpek uzaklaşmaya başlayınca yüzüm düştü. ''İyi misin Ela'm?'' diye sorunca babam, numaradan kafamı salladım ve gözlerimdeki buğu yok olsun diye birkaç kez kırptım kirpiklerimi. Ona 'iyi değilim' dersem cezalandırılacakmışım gibi hissederdim çünkü. Masaya birkaç tabak yerleştiren annemin bana doğru gelişi... Yüzündeki o mükemmel gülümseme... Elini kalbine götürdüğü ve ardından bana uzatarak 'can içim' dediği an...

''Ela! Uyan güzelim hadi.''

Kulağım Yiğit'in sesiyle dolarken gözlerimi açmak için zorladım kendimi. ''Ela?'' diye bir kez daha fısıldadı Mavi Göz. Derin bir nefes eşliğinde gözlerimi tamamen açmayı başardım ancak kalbimdeki ağırlık, nefes alışımı güçleştiriyordu. Hemen etrafıma bakındım.

Ne güzel bir bahçe vardı beni bekleyen, ne de yeşil bir hamak...

Hava hala karanlıktı ve o an rüya gördüğümü anladım. Soluklanarak ellerimi yüzüme götürdüğümde, yanaklarımdaki ıslaklık avuç içlerime değdi.

''Ağlıyordun. Ne gördün?'' diye sordu Yiğit merakla. Yanaklarımı silerek gözlerine baktığımda değişik bir şeyler hissettim. Sanki benim için endişelenmiş gibiydi. ''Kabus muydu?'' diye sordu bu kez. Kafamı iki yana salladım.

''Çok güzel bir rüya gördüm.''

''Güzel bir rüya gördün ve ağlayarak uyandın. Doğru mu anladım?''

Kaşlarını çatarak kurduğu cümlenin ardından tebessüm ettim. ''Annemi gördüm.''

Yiğit birkaç saniyeliğine afallarken ''Sen uyumuyor muydun?'' diye sordum hemen. Amacım konunun bir an evvel dağılmasını sağlamaktı. Kendini geriye doğru yaslayarak elleriyle yüzünü sıvazladı ve ''Sayılmaz.'' dedi. ''Rahat mı edemedin?'' dedim bu kez tıpkı onun gibi kafamı geriye doğru atarak. Cevap vermek yerine kafasını bana doğru çevirince, gözlerimi kaçırıp kaçırmamak arasında gidip geldim birkaç saniye. Ancak mavinin en güzel tonu karşımdayken diğer ihtimal kendini çoktan yok etmişti.

''Garip...'' diye fısıldadığında dudaklarım aralandı. Asıl garip olan kendisiyken ikinci kez garip olduğumu söylüyordu bugün.

''Neden garip olduğumu düşünüyorsun?'' Ardından ''Garip olduğumu düşündüğün için mi okulda benden uzak duruyorsun?'' diye ekledim fırsatını bulmuşken. Mavi Göz saniyeler boyunca gözlerime baktı. Sorularıma cevap vermiyordu ancak onlardan kaçmıyordu da. Sanki sorduğum hiçbir sorunun değeri yokmuşçasına inatla susmaya devam ediyordu.

''Cevap vermeyecek misin?''

Israr evresine geçtiğimde bir cevap almayı umuyordum, o da susmak için yemin etmiş bir şahit gibi konuşmamakta ısrarcı davranıyordu. Sinirlenmeye başlıyordum. ''Tamam...'' diye söylendim kendi kendime. Ardından bakışlarımı Mavi Göz'den kaçırdım ve ''Belki de gitmelisin.'' diyerek ayaklanmak için doğruldum. Ancak bileğimden yakaladı ve kendine doğru çekti bedenimi. Aramızdaki mesafe deminkine nazaran iki kat azalırken ''Yiğit...'' diye fısıldadım. ''Neden böyle davranıyorsun?''

Bakışlarındaki buğu, karanlığa aldırmadan kendini belli ediyordu. Biraz daha yaklaştı ve saçlarımı kavradı uzun parmaklarıyla. Kıvırcık sayılabilecek kadar karışık olan saçlarımı sağ omzumda topladığında diğer kısım tamamen açıkta kaldı. Nefes alışverişlerimin hızlanmaya başladığını hissediyordum. Kontrol etmek elimdeydi belki. Ancak bunu yapabilecek gücü bulabileceğimi sanmıyordum. Mavi Göz usulca saçlarımın açıkta bıraktığı tarafa doğru yöneldi ve sıcak dudaklarını boynuma dokundurdu.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now