SIR | Bölüm 32

5.2K 359 63
                                    



-SIR- Bölüm 32

Sarp'ı kiliseye getirdiğimizde titreyen ellerini hala daha kontrol altına alabilmiş değildi. Üşüyor gibi bir hali vardı korkudan ziyade. Uğradığı şok ve yaşananların gerçeklikten bu denli uzak oluşu da şu an yaşadığı karmaşanın bir parçasıydı hiç şüphe yok.

''İyi misin?'' diye sordu Mine tereddütle uzattığı bardağın arkasından. Sarp bardağı alarak suyu kafasına dikerken kafasını iki yana salladı.

''Siz olmasaydınız...''

''Şimdi bunları konuşmayalım. Önemli olan şu an iyi olman.''

Sarp'ın gözlerinde bariz bir hüzün vardı. Yeniden kafasını sallayarak Mine'nin olanları konuşmaya devam edip daha fazla olumsuz düşünce yaymak istemeyişini anlayışla karşıladı ve sustu. Bu sırada Yiğit telaşla kiliseden içeri girdi.

''Sanırım Ateş'in nerede olabileceğine dair bir iz buldum.''

Elindeki kâğıdı hızla Bulut'a verirken soluklanmak üzere taburelerden birine oturdu önce. Kalbimin gümbürdeyerek atışından olsa gerek ne konuştuklarını net bir şekilde duyamıyordum. Bu nedenle onlara doğru birkaç adım yaklaştım.

''Okula gittim. Aslında amacım trafo odasına inip orada başka kimlerin olduğunu anlayabilmek için ipucu aramaktı. Ama koridorda Yeşim Hoca'yla karşılaştım. Beni biraz azarladı. Şu deneme sınavından ve bizim artık verilen bu şansa yeteri kadar değer vermediğimizden bahsedip durdu. Sonra da kendi kendine sinirlenip Zaten bu sıralar okulda garip şeyler oluyor. Hiçbir öğrencimi okula dönmeye ikna edemiyorum. diye söylendi hırsla.''

''Ateş miydi bahsettiği?''

Mavi Göz kafasını sallarken ''Ben de merak edip sordum kimden bahsettiğini.'' dedi. ''Başta isim vermedi. Okulu bıraktığı için ona çok kızgınmış, dönmesi için de ikna etmeye çalışmış. Ama çocuk ikna olmamış, Yeşim Hoca'yı dinlemeyip aceleyle yanından ayrılmış. Çok önemsemedim o isim vermeyince ama Ah Ateş! deyince, taşlar yerine oturdu.''

''Nerede görmüş Ateş'i?''

''Üç gün önce, okulun alt sokağındaki manavdan çıkıyormuş. Orada karşılaşmışlar.''

''Manav mı?'' diye ayaklandı Mine. ''Manav ne alaka?''

''Muhtemelen yiyecek bir şeyler aldı işte. Anlasanıza, Nur'un yanına dönmemiş. Hala buralarda bir yerlerde. Yalnızca iyi saklanıyor hepsi bu.''

Umutla öne doğru fırladım. ''Bulacağız değil mi onu?'' diye sordum Mavi Göz'ün gözlerinde kaybolurken. Gözlerini benden kaçırmayışı, onun da umudunun tazelendiğini anlamam için yetmişti. Bu sırada Bulut omzuma dokundu ve ''Bulacağız tabii.'' dedi içten bir tavırla. Yiğit yeniden sözü devraldı.

''Ateş hepimizi tanıyor. Onu ararken kendimizi öyle iyi gizlemeliyiz ki hiçbir şey anlamasın ve kendini avucumuzun içinde bulsun.'' Okan'a doğru dönerek ''Sana çok iş düşecek. Hazır mısın?'' diye sorduğunda Okan keyifsiz halini bir kenara bırakarak kafasını sallamakla yetindi. Biz oturmuş, hangi yolu izleyeceğimiz hakkında tartışmaya devam ediyorken Sarp'ın ''Beni de sayın.'' deyişiyle kaşlarımı çattım. Kimseden çıt çıkmıyorken yeniden konuştu.

''Az önce Ateş'in hepinizi tanıdığını ve bu yüzden de kolay kolay kendini size belli etmeyeceğini söylemediniz mi? Beni tanımıyor. En azından Berna'dan duymuşsa bile isim olarak biliyordur. Size yardım etmek istiyorum.''

''Çok tehlikeli.'' dedi Mine arkasına yaslanarak. ''Seni böyle bir oyunun için atamayız. Hem Okan-''

''-Umurumda bile değil. İhtiyacım varken siz beni yalnız bırakmadınız. Şimdi de benim size bir faydam dokunsun istiyorum. Bırakın, Ateş'i bulmanıza yardım edeyim.''

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now