SIR | Bölüm 33

5K 365 60
                                    



-SIR- Bölüm 33


Yiğit'in söz ettiği mekana vardığımız an Gülce'nin koluna dokundum ve ''Bir şeyler duyabiliyor musun?'' diye sordum sabredemeden. Gülce ''Bekle biraz, odaklanmam gerekiyor.'' dediğindeyse elimi ağzıma götürerek susturmaya çalıştım kendimi.

''Olmuyor.''

''Ne demek olmuyor!?''

''Ela'nın düşünceleri dikkatimi dağıtıyor, biraz uzaklaşın benden.''

''Ama-'' diyecek olduğumda Mavi Göz beni omuzlarımdan tutarak Gülce'den birkaç adım uzaklaştırdı. Bana rahatlıkla dokunmaya başlamış olması, her şeyin düzelmeye yüz tuttuğuna işaretti belki de. Korkusuzca gözlerime bakabiliyor olması, Ateş'i bulacağımızı ve teyzemi geri getirdiğimizde aramızdaki şeyin yeniden alevleneceğini düşündürüyordu ona besbelli. Teyzemin dönüşünden hemen sonra istediğim tek şey Mavi Göz'ün kollarına atılmak ve boynuna sığınıp hasret kaldığım kokusuyla bunca zamandır tadamadığım huzura varabilmekti. Onu affedebilmeyi öyle çok istiyordum ki başarmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı.

O sırada Gülce hüzünlü bakışlarıyla yanımıza doğru yürümeye başladı.

''İçeride birileri var ama aralarında Ateş'in olduğunu hiç sanmıyorum Ela. Üzgünüm.''

''Nasıl emin olabiliyorsun? Ateş'in sesini daha önce hiç duymadığını söyleyen sen değil miydin? Ya içerideyse?!''

''Ela sakin ol.'' diyerek beni susturmaya çalıştığında kırgınlık dolu bir ses tonuyla devam etti. ''Yardım etmeye çalışıyorum.''

''Hayır! Yardım etmeye çalışmıyorsun. Denemekten korkuyorsun. İçeri girmekten, eğer Ateş oradaysa yenilmekten korkuyorsun. Bu yüzden böyle söylüyorsun değil mi?!''

Gülce hayal kırıklığına uğramış bakışlarını yüzümde gezdirirken yavaşça gözlerinin dolduğu anı görebiliyordum. Ona söylediklerim için pişman olmam birkaç saniyeden daha kısa zamanımı almıştı. Ancak çok geçti. ''Bunu söylediğine inanamıyorum.'' diyerek arkasını döndü ve uzaklaştı. Yiğit arkasından birkaç kez seslense de durmadı. Haklıydı. Onu defalarca kez kırmıştım ve artık alttan alabilecek yeri kalmamıştı. Halime yeteri kadar katlanmıştı bile. Şimdiyse fazla ileri gitmiştim.

''Ben tam bir aptalım!'' dedim alnıma okkalı bir tokat patlatırken. Mavi Göz bu hareketimle elimi tutarak dibime kadar girdiğindeyse sıcak nefesi kendime gelmeme yetmişti.

''İçeri girmeliyiz Yiğit. Ateş içerideyse onu bir kez daha göz göre göre kaçıramayız.''

Mekana doğru adımlayacağım sırada bir kez daha önüme geçerek beni durdururken ''Gülce'yi duydun.'' dedi. ''Bize yalan söylemek için hiçbir sebebi yok. En az senin kadar çok istiyor o da Ateş'i bulmayı. İnan bana Ela, ekipteki herkes senden fazla istiyor her şeyin kendi normalimize dönmesini.''

Bakışlarındaki samimiyetti beni vaz geçiren. Kafamı sallayarak mekana bir kez daha baktım ve tam tersi yöne, kiliseye doğru çevirdim adımlarımı. Yiğit ''Teşekkür ederim.'' diye fısıldadığında bu teşekkürün sebebini sormak istemedim. Fazlasıyla biliyordum çünkü. Ona inandığım, güvendiğim içindi...

Mavi Göz bir daha asla ona inanmayacağımı, belki de sonsuza kadar ona güvenemeyeceğimi düşünüyordu. Ancak ben öyle iyi görüyordum ki onun kalbini, sonuçlarını bildiği halde olanlar tekrar yaşansa aynı şeyi yapacağına ve beni kaybetmek pahasına yine beni yaşatacağına emindim. Onu affedemiyor olsam da dürüstlüğüne kendimden daha çok güvendiğim tek kişiydi. Ve öyle de kalacaktı.

SIR (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora