SIR | Bölüm 40

5.2K 332 93
                                    



-SIR- Bölüm 40


Hastaneden çıktığım gün Mavi Göz ortalarda yoktu. Bulut'a onun nerede olduğunu ve neden gelmediğini sormak istesem de cevaptan zaten emindim. Bu işe bir de diğerlerini karıştırarak merak uyandırmam, yalnızca dikkat çekmem anlamına gelirdi. Belimde ince bir sızı varmış numarası yapmak, belki de o ağrının gerçeğiyle baş etmekten daha zordu. Doktorların sorularına doğru dürüst yanıtlar veremiyordum ve yara izimin olduğu bölgeyi göstermek istemediğimden şüphe uyandırıyordum. Neyse ki Furkan imdadıma yetişmişti de beni kontrol etmeye her gelişinde uzaktan notlar alarak taburcu olmam konusunda bir sakınca olmadığına dair doktoru ikna etmeyi başarmıştı.

Tabii gücü sayesinde.

Havalar hala soğuktu ve girilmeyi bekleyen önemli bir sınavın tarihi çoktan gelip çatmıştı. Eski hayatım gözlerimin önünden akıp giderken, Yeşim Hoca ile karşılaşmamız, Şans Sınıfı'na ilk girişim gibi birçok anı canlanıyordu gözümde. Bulut ve Mine'nin dediğine göre Furkan'a ihtiyaç kalmadan Yeşim Hoca'nın kurulu ikna edebilmesi için onunla konuşmayı başarmışlardı. Benim ameliyat olduğumu ve bir çocuğun hayatını kurtarma evresinde olduğum için bu denli garip davrandığımı, kendilerinin de benim yanımda olmak için okula uğramadıklarını ve gözlerinin başka hiçbir şeyi görmediği konusunda yaptıkları konuşma, anlaşılan Yeşim Hoca'yı etkilemeyi başarmıştı.

Bu nedenle sınavımız bugünden tam iki gün sonrasına ertelenmişti.

Şüphe uyandırmayacak oluşumuz beni rahatlatıyordu ancak yine de Yeşim Hoca'nın kafasında oluşturduğumuz çoğu soru işaretini kolayca gideremeyeceğimizi biliyordum. Onu defalarca kez atlatmayı başarmış olsak da, üzerinde sürekli güç kullanarak hayatındaki parçaları yok etmek ya da  iradesini kontrol altına almak zalimce gelmeye başlamıştı. Sorgulayıcı tavrı ve baskısı üzerine ne yapacağımızı konuşmak üzere Bulut'ların evine gitmeye karar verdiğimizde Mavi Göz'ü orada bulup bulmayacağımı merak ediyordum.

Okan arabayı çalıştırırken Berna onun yanına, Bulut ve Hakan da arkaya benimle birlikte oturdular. ''Sonunda özgürlük.'' diye söylenerek elimi dakikalardır sanki acı çekiyormuşum gibi sabitlediğim belimden çektim ve kendimi geriye doğru bıraktım.

''Ne zaman geçti yara izin? Fark etmediler değil mi?''

''Ameliyattan birkaç saat sonra çoktan kaybolmuştu. Furkan olmasa fark edebilirlerdi ama ucuz yırttık.''

Berna kafasını salladı ve elindeki su şişesini bana doğru uzatırken ''Yiğit ne zaman dönecekmiş?'' diye sordu. Kaşlarımı çattım.

''Nereden, ne zaman dönecekmiş?''

Berna o an pot kırdığını anlamış bir ifadeyle dudağını ısırırken Okan'a döndü ve gözlerim tıpkı onu taklit ederek Okan'da sabitlendi. Dikiz aynasından yansıyan yüzü, Berna'ya öfkelenmişe benziyordu. Bulut sessizliğini korurken cevap alabileceğimi düşündüğüm tek kişiye, Hakan'a doğru döndüm.

''Nerede Yiğit?''

Hakan arabanın içindekilerle göz göze gelirken ''Neden ben?'' diye söylendi boşluğa. Ancak bakışlarım son derece ciddiydi ve sorumun cevabını almadan da yüzünden çekilmeyeceklerdi. İnatçı kimliğimi anladığı an ''Pekala!'' dedi ve ellerini iki yana kaldırdı. ''Birkaç günlüğüne şehir dışına çıktı. Bulut'a bile nereye gittiğini söylememiş, biz de bilmiyoruz.'' İmalı bakışlarımı yüzünde dolaştırmaya devam ettiğimde ''Yemin ederim ki doğruyu söylüyorum.'' diye ekledi.

Sessiz kalmayı tercih ediyordum. Nereye gittiğini kimseye söylemeden ortadan kaybolmuş oluşunun sorumlusu bendim. Kendimi öyle kötü hissediyordum ki, eğer kafasını karıştırmasaydım şu an tam da istediğim gibi yanımda olacağını biliyordum. Ondan kaçmaya bir son vermişken, şimdi onun benden kaçmasına neden oluyordum. Belki de açıklayabilseydim böyle olmayacaktı ancak her iki türlü de Mavi Göz'e zarar vermiş olacağımı bildiğimden iki arada kalmanın yorgunluğunu yaşıyordum. Bedenim, günlerdir yatıyor oluşuma rağmen hiç dinlenememiş gibiydi. Esas yorgunluğumun zihnimde olduğunu ve zihnimin bedenimde oluşturduğu ağırlık yüzünden böyle hissettiğimi bir kez daha anlamıştım. Şimdiyse düşüncelerime bir yenisi daha eklenmişti ve zaten karmaşık olan aklım, iyiden iyiye bulanmıştı. Ne zaman bitecekti sahi? Bunca bilinmezlik etrafımızda kol gezerken, her birini çözmeyi başararak kayıplar vermeden bu savaşı kazanabilecek miydik? Artık bir engel kalmadı diye düşündüğümüz her an yeni bir engel önümüze çıkıyordu ve engelleri aştıkça yenilerine göğüs gerecek gücü bulabilecek miydik?

SIR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin