SIR | Bölüm 8

13.7K 1K 154
                                    



-SIR- | Bölüm 8

Onur'un arabasına binerek okuldan ayrıldığımdan beri içimden bir ses geri dönmemi söylüyordu ancak insanların gözünde korkak, ürkek kız pozisyonuna düşmek istemiyordum. Bu nedenle derin nefesler alarak kendimi rahatlatmaya çalıştım. En fazla ne olabilirdi?

''Anlat biraz, neden buradasın? Hikayen nedir? Merak ediyorum seninle ilgili olayları.''

Ara ara bana dönerek kurduğu cümlelerin ardından gülümsedi. ''Biraz heyecanlanıyorum işte. Anlarsın ya.''

Anlamıyordum. Onur'un davranışlarında bir türlü yakalayamadığım bir samimiyet vardı. Sanki zorlama duruyordu üstünde bana karşı sergilediği tutum. Belki de kuruntu yapıyordum. ''İftira atıldı.'' dedim anlatmaya nereden başlayacağımı bilemeyip, en kolay olanını seçerken. ''En yakın arkadaşlarımdı ve suç benim üzerime kaldı. Sonrası da buradayım işte.''

''İftira mı?'' dedikten sonra patlattığı o iğrenç kahkahanın ardından ''Benden saklamak zorunda değilsin. Açık ol.'' dedi bu kez. Çatılan kaşlarıma eşlik ederek ''Ne konuda açık olmamı istiyorsun? Anlamıyorum.'' diye sordum.

''Yani iftira attılar ve sen de okuldan atıldın. Tamam insanlara bu uyduruk hikayeyi yutturuyor olabilirsin ama ben yemedim güzelim. Anlat açıkça, korkma. Sır saklayabilirim.''

''Birincisi herhangi bir sırrım yok. İkincisi zaten olduğu gibi anlattım. Değiştirmeden, uydurmadan... Ve üçüncüsü, arabadan inmek istiyorum. Sağa yanaşır mısın?''

Sinirle kurduğum cümlelerin ardından kemerimi çözdüm ve çantamı kavradım. Ancak Onur, beni arabadan indirmeye niyeti yokmuşçasına sol şeride geçerek gaza yüklendi.

''Onur gerçekten inmek istiyorum.''

Yüzüme baktığında ''Özür dilerim Ela.'' dedi ve yavaşladı önce. Ancak yine de durmadı. ''Lütfen kemerini takar mısın? Bu eşekliğimi telafi etmeme izin ver. Seni bir yere götüreceğim.''

Sinirim hala tazeyken ''Onur.'' demiştim ki yeniden kesti sözümü.

''Bak biliyorum patavatsız ve kaba biriyim. Ama emin ol yenmeye çalışıyorum bu huyumu. Gerçekten beni böyle tanımanı istemiyorum Ela. Bir şansı hakketmiyor muyum gerçekten?''

Derin bir nefes alarak soluklandım ve kemerimi yeniden taktım. Ardından arkama yaslanarak tek kelime etmemeyi tercih ettim gideceğimiz yere varana kadar. Ancak kemerimi yeniden bağlamış olmam bile Onur'un neşesini yerine getirmeye yetmişti. ''Bak ne diyeceğim, konuştukça her şeyi batırıyorum. En iyisi müzik dinlemek.'' Parmakları radyoya uzandığında gözlerimi yumdum ve bugünün acilen bitmesini diledim içimden. Uyuşuk müzik, kulaklarıma dolduğunda gergin halim biraz olsun hafiflemişti. Birkaç dakika boyunca yalnızca altımızdan kayıp giden asfaltı seyre daldığım sıradaysa Onur arabayı durdurdu ve ''İnelim.'' dedi.

Bir şey söylemeden kemerimi çözdüm. Çantamın kulpunu omzuma geçirdim ve arabadan indim. ''Nasıl?'' diye sordu gözlerini büyük oyun salonunun üzerinde gezdirirken. Burayı biliyordum. Daha önce birkaç kez önünden geçmiştim ancak içeride neler döndüğünü az çok bildiğimden hep uzak durmayı tercih etmiştim. ''Neden buradayız?'' dediğimde Onur şaşırmışçasına süzdü beni.

''Beğenmedin mi yoksa? Güzel vakit geçirebileceğimizi düşünmüştüm.''

Bir adım geriledim bu cümlenin ardından. ''Onur ben buranın nasıl bir yer olduğunu biliyorum. Büyük bir oyun merkezinden fazlası burası...'' Onur'un değişen yüz ifadesine karşılık ''Neden getirdin beni buraya? Ne geçiyor aklından?'' diye sordum hemen. Korkmaya başlamıştım. Ancak korkularımın yersizliği Onur'un ''Ela gerçekten özür dilerim. Böyle bir tepki vereceğini düşünmemiştim. Hemen gidebiliriz istiyorsan.'' demesiyle gün yüzüne çıkmış oldu. Ancak yine de Onur'a güvenmiyordum. Onda adını koyamadığım bir şey, beni itiyordu.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now