SIR | Bölüm 28

5.8K 435 38
                                    



-SIR- Bölüm 28

Berna, Nur'un emriyle Ateş'i bulmak üzere İstanbul'a döndüğünde, ilk durağı tüm toplantıların burada yapıldığı yıkık kilise oldu. Kendini ele vermemek adına her zamanki gibi takındığı kapüşonu, bu kez onu gizleyemedi Ela'nın keskin gözlerinden. Ancak bir hamle yapmaktansa, sakin kalması gerektiğini fark eden Ela, içeridekilere onu kaçırmadan Berna'nın burada olduğunu haber vermek zorundaydı. Telefonunu yanına almadığı için kendine lanet ediyordu bir yandan.

Aklına gelen fikirse, kim bilir belki de  işe yarayabilirdi.

Gülce'nin kendisini duyabilmesi için, zihninde sesini yükseltebildiği kadar yükseltti. Kendisini duyuyor olduğundan emin olabilmek adına ''Eğer beni duyabiliyorsan, birkaç kuş yolla buraya!'' diye bir cümle geçirdi aklından. Saniyeler geçmeden iki  güvercin, Ela'nın ayaklarının dibine konduklarında, Çilli'nin gözleri parıldamaya başlamıştı.

''Berna burada! Sakın ikizlere bir şey belli etme ve Sarp'ı, Berna'nın görebileceği bir açıya, duvarın tam önüne götür!''

Ela'nın içini Gülce sayesinde Berna'yı kıstırabileceklerine dair bir heyecan kaplarken, kilisenin öbür yanından elleri son zamanlarda hep olduğu gibi ceplerinde, kambur ve yere bakarak yürüyen kişiyi gördü bu defa. Yiğit'ti bu. Ancak Mavi Göz sokağa döndüğü an, bu Berna'nın onu görür görmez kaçmasına yol açabilirdi. Bu nedenle Yiğit'in geldiği yöne doğru var gücüyle koşmaya başladı genç adamı kilisenin olduğu sokağa dönmeden yakalamayı umut ederek.

Koştu, koştu...

Dizleri titriyordu ancak başardı. Hızla kendini Mavi Göz'ün kollarına atarken, ona uzun zamandır ilk kez dokunuyor olduğunu fark etmesi uzun sürmedi. Elleri sanki kızgın bir sobaya değmişçesine kendini geri çekti ve ''Berna!'' dedi kesik nefeslerinin ardından. ''Berna burada!''

Yiğit, aylardır ona dokunma umudunu nihayet kaybetmişken Ela'nın ellerini teninde hissetmek bir an için canlandırdı Mavi Göz'ün ruhunu. Ancak bu his kısa sürede kendini yeniden bir hiçliğe bıraktı ve esas soruna odaklanmak zorunda olduğunu anladı. ''Ne demek burada?'' diye sordu hemen. ''Yakaladınız mı yoksa?''

''Hayır, Ateş için burada olmalı. Kilisenin arkasında, bak!''

Yiğit, Ela'nın gösterdiği yöne doğru dönerken ikisi de Berna'nın onları fark edemeyeceği bir yere doğru geri geri adımlamaya başladılar.

''İçeridekilere haber vermeliyiz. Yeniden kaçabilir.''

Yiğit telefonunu çıkarmaya yeltendiğinde Ela ikinci kez dokundu Mavi Göz'e ve kolundan tutup ona engel oldu. ''Gülce beni duyabiliyor, haberleri var.'' dedi derin bir nefes alarak. Sanki Berna'yı görmenin heyecanıyla Yiğit'e olan öfkesini unutmuş ve onu affetmiş gibi yumuşak çıkıyordu sesi. Anlatmaya devam etti.

''Sarp'ı, Berna'nın önünde durduğu tarafa götürmesini söyledim Gülce'ye. Eğer Berna, Sarp'ın da içeride olduğunu görebilirse, bir umut  kiliseye girebilir ve onunla ne işimiz olduğunu, neden burada olduğunu öğrenmeye çalışabilir. Bu düşük bir ihtimal biliyorum. Kimsenin onu hatırlamadığını sanıyor. Ama ikizler de içeride ve kiliseye girmesini sağlayabilirsek Berna'nın Nur hakkındaki gerçekleri öğrenmesini de sağlayabiliriz.''

''Zekice.'' dedi Mavi Göz. ''Ancak Sarp'ı gördüğünde içeri gireceğinden emin miyiz? Ateş'i kilisede göremeyince bir anda ortadan yok olabilir. Onu kaçırma riskini göze alamayız.''

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now