SIR | Bölüm 5

17.6K 1.1K 385
                                    



-SIR- | Bölüm 5    

Yiğit'in dün geceki hareketinin ardından kafam delicesine karışmıştı ancak kimseye anlatabileceğim bir durum değildi yaşadığımız o kısacık an. Sınıftakilere bahsedemezdim. Teyzeme anlatıp akıl almaya çalışsam, eminim ki yanlış anlayıp beni soru yağmuruna tutardı. Mavi Göz'ün neden böyle dengesizce davrandığını düşünmekten tüm gece uyuyamamıştım ve başım çatlamak üzereydi. Sonunda uyumaya karar verdiğimdeyse çoktan sabah olmuştu.

Okula gitmem gerekiyordu.

Kısa bir sürede hazırlandım. Saçlarımı toplamak için aynanın karşısına geçtiğimde, yüzümdeki belirgin çiller çarptı gözüme. Mavi Göz bana Çilli diye hitap ediyordu. Sanki ağzından birçok kez duymuşum gibi alışmıştım bana taktığı bu isme, yadırgamıyordum. Parmaklarımı usulca çillerimde gezdirdim.

''Çok fazlasınız.''

Düşünme...

Bileğimdeki lastik tokayla saçlarımı gelişigüzel bağladıktan sonra teyzemi uyandırmamaya özen göstererek evden çıktım. Yol o gün gözümde büyüyordu. O sıra Yiğit'in dün okul çıkışı neden servise binmemi istediği şimşek gibi çaktı beynimde. Başından beri yanıma gelmenin, kolum için bir şeyler yapmanın peşinde olduğunu, evimi öğrenmek için de beni servise binmem konusunda ikna etmeye çalıştığını anlamıştım. Bakışlarım istemsizce sol omzuma kayarken, gülümsediğimi bir araba kornasıyla kendime geldiğim ana kadar fark edememiştim. Bu hiç de hayra alamet değildi. Yiğit, yalnızca tek bir gecede, düşüncelerimin tamamını kaplamayı başarmıştı ancak bunun beni iyi yönde etkilemediği aşikardı. Bir an önce okula gitmem gerekiyordu. Derslere girmem, Yeşim Hoca'yı dinlemem ve kesinlikle başka hiçbir şeyle ilgilenmemem...

Yapabilirdim değil mi?

Okulun bulunduğu sokağa doğru adım attığımda etraftaki kalabalık çekti dikkatimi. Genelde okula geliş saatlerimi dersin başlayış saatine denk getirmeye özen gösteriyordum. Böylece itici bakışları üzerime çekmeden doğruca sınıfa çıkabiliyordum. Ancak bu defa biraz daha erken çıkmıştım evden. Bu da okulda okuyan diğer öğrencilerle mecburen karşılaşmama neden oldu.
Onlardan çekindiğim büyük bir gerçekti. Onların da bize ne gözle baktıkları belliydi. Burada istenmiyorduk. Aslında istenmememizin asıl nedeni, diğer öğrencilerin ailelerinin bizden çekiniyor olmalarıyken ; onların her an bize zarar verecekmişçesine saçma bakışlar atıyor olmaları büyük bir ironiydi doğrusu.

''Fazla dikkat çekiyorsun.''

Mine'nin aniden yanımda belirerek kurduğu cümle, kaşlarımın çatılmasına neden olduğunda ''Ne?'' diye sordum demeye çalıştığı şeyi anlamadığımı belirtircesine.

''Biraz hızlı yürü. Saçma bakışlar atıp duruyorsun etrafa. Bir de elindeki kitaplara sanki olası bir durumda seni kurtarabileceklermiş gibi sıkı sıkı sarılmışsın. Fazla dikkat çekiyorsun.''

Açıklaması, ne demeye çalıştığını hala tam olarak anlamam için yeterli değilken Furkan'ın ''Günaydın kızlar!'' diyerek kolunu omzuma atması ve konuyu dağıtması bir oldu. ''Günaydın Mine'ciğim. Bakıyorum bugün de aynı suratsızlığın üzerinde.''

Furkan'ın tespiti içimde gülme isteği uyandırsa da kendimi tuttum. Mine'nin benden hoşlanmadığını gayet iyi anlamıştım artık. Onu karşıma almak istemiyordum. Gerçi ben kimseyi karşıma almak istemiyordum. Ne kimseyle papaz olmak ne de kimsenin prensesi olmak gibi bir derdim yoktu. Sorunsuz bir sene istiyordum yalnızca. Hepsi bu.

Mümkünmüş gibi.

Okul binasından içeri girdiğimiz an içimdeki o ruhani ses yeniden kendini belli ederken derin bir nefes aldım ve duraksadım. ''Ne oldu?'' diye sordu Furkan.

SIR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now