Elizabeth deniyordu, gerçekten deniyordu. Bunun için ona minnettardım ancak tamamen üzgün olduğum için bir şeylerle ilgileniyormuş gibi görünemiyordum.

Üzgün. Kelime buydu.

Sonunda '' Sadece bir süre burada oturmak istiyorum. " diye cevapladım ve Elizabeth kafasını sallayarak dikkatini tekrar parka verdi.

Buraya geldiğim günü hatırlıyordum. Bütün uçuş boyunca kendi kendimi bunun doğru olmadığına inandırmayı deniyordum ancak Harry'i arayıp ulaşamadığımda bunun gerçekten olduğunu biliyordum.

Eve döndüğüm için annem ve Elizabeth oldukça memnun olmuşlar ve beni coşkuyla kollarının arasına almışlardı. Felaket bir şekilde baktığımı gördüklerinde, her zaman olduğu gibi ters giden bir şeylerin olduğunu anlamışlardı.

İlk başta onlara olanları söylememiştim, doğruca yatağıma gitmiştim. Uyumuştum, ihtiyacım olan tek şey buydu-- sadece uyumak.

O gece ilk kabusumu gördüm. Gözyaşları içinde ve terden sırılsıklam bir halde uyandığımda annem ve Elizabeth endişeyle içeri dalmışlardı.

Onlara her şeyi anlattım.

Onlara bütün detaylarıyla Harry'i anlatmıştım. Bazı yerlerde, onlara Harry'nin benim için yaptığı, doğum günümde bana kalemler almak veya beni hayvanat bahçesine götürmek gibi ufak şeyleri ve iğneleyici esprilerini anlattığımda gülüşüyorduk. Tek bir ayrıntıyı bile kaçırmadan Harry ile ilgili sevdiğim ne varsa anlatmıştım. Bunun üzerine üçümüz de benim odamda uyuyakalmış ancak gece üçte uyanarak ağlamaya başlamıştık. İkisinin arasında uzanıp tavana bakarken Harry'nin yeşil gözlerini ve büyüleyici gülümsemesini bir daha asla göremeyeceğimi hatırlıyordum.

'' Şey... bu gece bir parti var. " Elizabeth tekrar konuştuğunda ona baktım.

" Tamam. " dedim.

" Benimle gelmek isteyeceğini umuyordum? "

Kaşlarımı kaldırarak " Hayır teşekkürler. " dedim.

" Haydi ama, biraz eğlenebilirsin, Rosie. "

İsmimi o şekilde kullanmasıyla irkildim. Harry'nin bana bu şekilde seslenişini hatırlamıştım. Takma adım Jason ile olan rahatsız edici geçmişimi hatırlatırken aynı zamanda ilk başlarda Harry'nin gür sesiyle bana bu şekilde seslenerek beni nasıl kızdırdığını da hatırladım. Ve  bugün kalbim milyonuncu kez kalbime ağrılar girdi.

'' Gelmesem iyi olur. " dedim sonunda.

" Annem ve ben senin için endişeleniyoruz. " dedi Elizabeth. '' Şu an çok... donuksun. "

" Donuk? "

" Sadece çok sessiz ve mutsuzsun. Bu bizi biraz endişelendiriyor. "

'' Eh, hayatımda en çok değer verdiğim insan vuruldu, yani... '' Sadece bunu diyebilmiştim ve Elizabeth cevabımla şok olmuş gibiydi ancak hızla geri toparladı. '' Söylediğim tek şey senin mutlu olmanı istiyorum, Rose. ''

'' Parti bunun için işe yaramayacak. "

" Peki. "

Sessizlik.

" Ben eve gitmek istiyorum. " dedim ve Elizabeth hızla kafasını sallayarak oturduğumuz banktan kalktı.

Parktan çıkıp, arabayla eve gelene kadar konuşmadık. Eve geldiğimizde salondan annemin yaptığı yemeklerin kokuları geliyordu. Koridorda durmuş, çantalarımızı askıya asmıştık.

Elizabeth'e " Ben odama gidiyorum. " dedim ve bir cevap beklemeden hızla odama girdim.

Bu zamanlarda zihnim benim en büyük düşmanımdı. Yaptığım tek şey Harry ve onun hakkındaki her şeyi tekrar tekrar düşünmekti.Ben iğneleyici bir şaka yaptığımda nasıl gözlerini devirdiğini ya da geceleri beni nasıl kibarca eve bıraktığını hatırlıyordum. Benim Panera' daki öğle yemeğimi nasıl ezberlediğini ve her zaman hesap konusunda nasıl tartıştığını, iki elma ve bir armutla hokkabazlık yaparak nasıl kendi kendini yaraladığını ya da yanaklarım allık sürmüş gibi kızarana ve dudaklarım şişene kadar beni öpüşünü ve beni tekrar öpene kadar kafasını benimkine yaslayıp nefeslerimizi düzenleyişimizi hatırlamıştım.

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin