33. Bölüm: "Huzurevi Çetesi"

Start from the beginning
                                    

Berru'nun küslüğü öğle yemeğine kadar sürdü. Beni hiç takmadan sınıftan çıkıp gözden kayboldu. Taylan'ı üzenler bitiyordu Berru başlıyordu. Ben ne yapacaktım böyle? Peteğim kalkıp gidince bende telefonumu ve cüzdanımı alıp sınıftan çıktım. Ponçik yanaklım buluşalım demişti, bir Taylan Nediz bekletilmezdi günahtı.

Neşeyle merdivenlerden inip bahçeye çıktım. Kızların çoğu lazerli bakışlarıyla hala beni süzüyordu. Kulaklarımda çınlayan Triple Kill! nidaları bu sefer daha alçaktı, artık Efdal ne tür bir ayar verdiyse bana karşı tutum sergilemekte çekimserdi hepsi.

Taylan, Efdal ve Damla oturmuşlar konuşuyorlardı. Bende yanlarına doğru ilerledim. Çoktan yiyecekleri almışlardı görebildiğim kadar. Bende yanlarına geldiğimde gülümsediler. Damla Efdal'i ayağını yukarı kaldırıp itmeye bile son verdi.

"Sonunda! Artık yiyebilir miyiz?" Efdal konuştuğunda gülümseyip Taylan'ın yanına oturdum. Yanağını ponçikleyerek sevdiğimin evladı hamburgerlerden birini ona attı.

"Al ye, al. Çatladın." Efdal şevkle hamburgerin paketini açmaya başlayınca Damla yine onu itekledi.

"Ya gitsene be!" diye inledi Damla. Efdal ise oralı bile değildi.

Taylan hamburgerimi hazırlayıp bana uzattı yeniden. Bende yavaşça elime alıp kalbim Delisin'de dans ederken kemirmeye başladım. Ayy. Dün bir kabustu bugün ise rüya.

"Valla kepçüksün Efdal. Kokuşmuşsun Efdal. Kulaklarından seni tavana assınlar da olmayan beyin hücrelerin burnundan aksın Efdal!" Damla yine benim sevgili yarıma söylenirken Taylan bu sefer onunkini uzattı.

"Kavga etmeyin artık, yeter." Hamburgerlerinin yanına ayranlarını uzattı. "Bugün didişmek yok, tamam mı?"

"Kuşlar, böcekler, dağ, taş, çayır..." diye mırıldandım bende.

"Ama yani bunu gel de ona söyle! Her daim dibimde. Sabah göbek atarken bana para takmaya çalıştı ya!"

Gözümün önüne dansöz kıyafetiyle göbek atan Damla ve peşinden koşup para takmaya çalışan göbekli, kel bir Efdal geldi. Para takarken Damla ona topuklu ayakkabısıyla geçiriyordu. Efdal'de yere yığılıyor göbeğiyle hopluyordu.

"Ay, haha!" diye bir kahkaha atıverdim. Aklımda kurduğum hayal bana çok komik gelmişti. Tüm masa ise bana bakıyordu.

"İnsan sevgili yarısı acı çekerken güler mi?" Efdal dudak büktü. "Hain..."

"Ay, ay, ay!" Elimdekini bırakıp masada öne doğru eğildim. Hemen yanaklarını kapıverdim tabi.

O da benimkileri.

"Bak yenge bunu alışkanlık haline getirme ha." Fakat çoktan alışkanlık haline gelmişti.

"Siz ne yapıyorsunuz?" Damla kaşlarını kaldırdı.

"Yanak sıkma düellosu." dedi Efdal. "Sen anlamazsın Ay Yüzlü'm."

"Evet! Senin gibi düşük seviyeli hücrelerin..." Efdal'e çemkirirken beni fark etti. "ve Cevahir'in yapacağı şey gibi duruyor!"

"Ya bana çemkirip niye sevgili yarımı kayırıyorsun? Hayvan mıyım ben?" Efdal yanağımı iki yana iyice çekince bende onunkileri çektim. Yüzlerimizin şekli değişmişti resmen.

"Hayır," dedi Damla burnu havada. "sen hayvan değil heyvansın."

Taylan yemeğini yerken güldü. Ay o gülüş... Kalbimi hoplatan o gülüş... Kurban olurum ben senin tombul yanaklarına! "Heyvan mı?"

Damla Taylan'a dönüp "Hayvan'ın ultimate'i. Ona ancak bu yakışır!" dedi hamburgerini ısırırken.

"İşin zor," dedim Efdal'e. Hala yanaklarımızı sıkıyorduk karşılıklı.

FAVORİWhere stories live. Discover now