elli - düşman.

7.8K 617 248
                                    

Selamlar canlarım. Biliyorum uzun zamandır yoktum. Bundan bir buçuk ay önce bir işe başladım ve bunu benim ilk iş deneyimim olarak bile sayabilirsiniz. İlk iki haftam alışma süreciyle geçti fakat sonrasında çalıştığım yerden memnun olmadığım için işten çıktım. Hemen ardından yeni bir işe başladım, şuan hala oradayım. Gayet güzel gidiyor fakat hala daha alışma sürecindeyim.

Şunu söyleyebilirim ki, çalışan bir insanken bir şeyler yazmak çok zor geliyor. Ufacık zamanın kalıyor, onda da dinlenmek istiyorsun, zaman ayıramıyorsun.

Bölümlerin süresi nasıl ilerleyecek inanın bilmiyorum ama eskisi gibi her hafta gelemeyecek malesef. Beni anlarsanız sevinirim. 💜💜💜

Sizleri seviyorum. Yorumlarınızı çok özledim. Keyifli okumalarr. 💚💚💚💚





ellinci bölüm
[DÜŞMAN]

🗝️


Gözlerimi açtığımda ilk hissettiğim şey vücudumdaki acıydı. Ağzımın üstüne örtülen bez parçası paniklememi sağlarken görüntüm netlik kazandı ve etrafımı nihayet seçebildim.

Soğuk, izbe ve son derece pis bir yerdeydim.

Tam üstümdeki florasan lamba bir yanıp bir sönüyor, kendimi korku filminde gibi hissetmemi sağlıyordu.

Bir sandalyenin üstündeydim. Vücudum iplerle sımsıkı çevrelenmiş, sandalyeye sabitlenmişti. Beni buraya nasıl getirdilerse, elbisemden dolayı açıkta duran bacaklarımda çizikler ve kurumuş kan lekeleri vardı.

Neredeydim? Beni kim kaçırmıştı?

Benim şuanlık bir düşmanım yoktu ama İksir ile Alparslan'ın vardı elbette. Hangisi diye düşüne düşüne çıkmaza girerdim...

Off tam da Kılıç ölmüştü, mutluyduk... Battı değil mi? Battı. Battı.

O an aklıma gelen şeyle olduğum yerde irkildim. Rasim. Hassiktir. Rasim.

Yaralıydı, yerdeydi, kanlar içindeydi. O görüntüyü tekrar hatırlayınca içim çekilir gibi oldu. Gözlerimden hızla yaşlar akmaya başladı. İçimden bol bol ettim. Rasim'e bir şey olmasın diye. Umarım beni kaçırdıkları yerde bırakmışlardır onu diye de dua ettim. Bulunması daha kolay olurdu. Eğer beni kaçıran adamlar onu da aldıysa belki de çoktan ölmüştü.

Allah'ım yine nasıl bir belanın içindeydim ben?

Bulunduğum yerin kapısının açılmasıyla hızla oraya dikkat kesildim. İçeri üç tane takım elbiseli adam girdi. İstemsizce gerilirken üstüme üstüme geldiler. Biri, bedenimi sandalyeye zamk gibi yapıştırmış olan ipi çözerken diğer ikisi kollarıma asılarak sertçe beni oturduğum yerden kaldırdılar.

Bu adamlar koruma olduğu için herhangi bir şey sormadım. Ki sorsam da cevap değil, yüksek ihtimalle karşılık olarak bir tokat alırdım. O yüzden hiç çenemi yormadım. Beni fazlaca kaba hareketlerle depo gibi yerden çıkardılar ve koridorda yürütüp merdiven çıkardıklarında küçük bir villanın içinde olduğumuzu gördüm. Anında görebildiğim, seçebildiğim ve tahmin ettiğim giriş çıkış yerlerini aklıma kazarken gözlerimi etraftan asla ayırmıyordum.

Camı bahçeye açılan salona geldiğimizde beni tekli koltuğa adeta fırlattılar. İçlerinden birisi, iri eliyle yanaklarımı sertçe sıkarak dudaklarımın büzüşmesini sağlarken, "Kaçmak için tek bir harekette bulunursan hiç acımam sıkarım kafana." dedi tehditkar bir ifadeyle.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 29, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

sinende geçen akşamlarWhere stories live. Discover now