on üç - pasta.

13.3K 908 680
                                    

Keyifli okumalar ballarım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Seviyorum sizleri! 💚

on üçüncü bölüm
[PASTA]

🗝️

"Selam," diye mırıldandım yanlarına vardığımız Çağhan ile Canberk'e.

Canberk huysuzca kaşlarını çattı ve benden küçük olmasına rağmen boyu benden bir hayli uzun olan Çağın'a bir bakış attı, "Abiciğim?" dedi uyarıcı bir tonla, sorarcasına.

"Belinay ile az önce karşılaştık ve onu maçımı izlemeye davet ettim abi," diye açıkladı Çağın.

Canberk bana ters bir bakış attı. Çağhan ise onu umursamadan bana bir baş selamı verdi. "Merhaba Belinay," dedi tok bir sesle. "Nasılsın?"

"İyiyim teşekkürler, sen nasılsın?"

Şık takım elbisesinin içerisinde adeta karizma konuştururken, "İyiyim," diye yanıtladı beni ve Çağın'a bir bakış attı. "Artık içeri geçelim."

Çağın onu onayladı ve hepimiz okulun girişine doğru ilerlemeye başladık. Canberk adeta beni görmezden gelirken Çağın'ı kolunun altına aldı ve saçlarını karıştı. "Kazanın da gelin abisinin koçu," dedi gaz vererek.

Çağın bir kahkaha attı, "O iş bende."

Çağhan da uzandı ve Çağın'ın saçlarını karıştırdı gülerek. Üçü de neşeyle gülüyorlardı. Onları yüzümdeki tebessümle izledim.

Basketbol sahasının bulunduğu alanın önüüne geldiğimizde Çağın, "Benim takımımın yanına gitmem lazım," diyerek bizden ayrılacağını belirtti.

Gülümsedim, "Bol şans," dedim usulca.

Bana teşekkür etti ve abilerinin de telkinleriyle yanımızdan ayrıldı. Ardından üçümüz de yavaş yavaş dolmaya başlayan tribünün en ön sırasına oturduk. Sağımda Canberk, solumda ise Çağhan oturuyordu.

Çağhan, "Belli ki Çağın seni sevmiş," deyip yarım bir gülüş attı. "Yoksa buraya çağırmazdı."

Omuz silktim, "Beni herkes sever," dedim alayla ve devam ettim. "Canberk hariç," deyip ona yan bir bakış attım.

Canberk yine ve yine bana ters ters baktı, "Katılıyorum," dedi huysuz bir sesle.

Güldüm.

Onun diğer kardeşlerine nazaran daha fevri, daha duygularını uç noktalarda yaşayan birisi olduğunu biliyordum. Bana nefret beslemesi de normaldi ayrıca. Sayemde mesleğinden olmuştu. Haklı olan ben olsam bile, bunu kaldıramaması da olağandı.

Çağhan ise diğer kardeşlerine nazaran biraz daha... Obsesifti. Evet, bu doğru bir tanım olabilirdi onun için. Her zaman belirli standartlar içinde giyinirdi.  Her şeyi düzenliydi... Her şeyi. Gün içerisinde neler yapacağını, hangi yemekleri yiyeceğini ve hatta hangi marka su içeceğini bile bir önceki haftadan belirlerdi.

Duyduğuma göre aşırı düzenli, aşırı titizdi. Az önce çıkardığı temiz bir bezle oturacağı yeri güzelce silip öyle oturmuştu hatta. Evdeki birkaç yardımcıyı sırf "Simetrik iş yapmıyorlar" diye işten çıkardığını bile öğrenmiştim.

Çağhan usulca kulağıma doğru yaklaştı, "Mesleğini çok seviyordu," dedi Canberk için.

"Mesleğini seven insan onu tehlikeye atacak şeyler yapmaz." dedim net bir sesle. "Abilerinin pis işlerinin üzerini örtmek gibi mesela..."

sinende geçen akşamlarWhere stories live. Discover now