on dokuz - meyhane.

15K 938 456
                                    

Merhabalar ballarım! Nasılsınız, umarım çok çok iyisinizdir. Bu bölümü yazarken gerçekten çok eğlendim. Su gibi akıp gitti valla, umarım siz de beğenirsiniz.

Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol satır arası yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum! 💚

on dokuzuncu bölüm
[MEYHANE]

on dokuzuncu bölüm[MEYHANE]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🗝️

Deniz kenarında bulunan, büyük ve güzel bir meyhaneydi. Canlı müzik de olmalıydı ki, bir kadının sesi gümbür gümbür kulaklarıma doluyordu. Kapıyı açtım ve içeri girdim.

Güzelliğine nazaran, pek dolu değildi. Sıra sıra masalar, bar kısmı ve tahminimi yanıltmayan canlı müzik kısmı vardı.

Gözlerimle etrafı taradığımda nihayet aradığımı buldum. Alparslan Karacan. Cam kenarının en dipteki masasına, sırtı bana gelecek şekilde oturmuştu.

Beyaz gömleği altından bile belli olan geniş sırtı alt dudağımı ısırmama sebebiyet verdi. Ona doğru ilerlemeye başladım. Yanımdan geçmek üzere olan bir garsonu durdurdum ve, "Bir çay alabilir miyim?" deyip Alparslan'ın oturduğu masayı gösterdim. "Hemen şu masadayım."

Garson hızla beni onaylayıp giderken ben yoluma devam ettim. Masanın başına geldiğimde onun rakı içiyor olduğunu gördüm. Gömleğinin kollarını dirseklerine kadar çekmiş, ilk birkaç düğmesini açmıştı. Gözleri masanın üstünde bir noktaya dalmış, oradan ayrılmıyordu. Beni farketmedi.

Birkaç adım daha attım ve tam karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Çıkan sesle birlikte nihayet bana baktı. Yüzünde anlık bir afallama yaşandı. Kaşlarını çattı, "Siktir," dediğini duydum. Sağ gözünü ovuşturdu, "Azıcık içmeyle sarhoş mu oldum amına koyayım?"

"Yok ya olmamışsındır," dedim hafif gülerek.

"Tomris?" dedi şaşkınlıkla.

Onun tepkisini taklit ettim, "Alparslan?"

"Ne işin var senin burada?"

Arkama yaslandım, "Senin yanına gelmek istedim," dedim usulca. "Yanında olmak istedim."

Kaşlarını çattı bu sefer, "Anlayamıyorum Tomris," diye mırıldandı. "Sen neden benim yanımda olmak isteyesin ki?"

Gözündeki imkansızlığıma ağlayasım gelirken iç yanağımı ısırarak bu hisse mani oldum. O esnada çayım da gelmişti. Garson teşekkürümden sonra giderken, benden hala cevap bekleyen Alparslan'ı, "Çünkü artık inanıyorum," diye yanıtladım.

Yerinde dikleşti. Kahve gözlerinde beliren umut taneleri tam kalbime saplandı. "Neye?" diye sordu.

"Gerçek olduğuna," dedim gözlerim dolarken. "Evet, kendi kendime inanamadım buna. Birisinden yardım almam gerekti ama yine de inandım işte," derken omuz silktim.

sinende geçen akşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin