kırk iki - cezaevi.

6.5K 576 168
                                    

Selamlar canlarım! Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın! Sizleri seviyorummmmm 💚💚💚💚

kırk ikinci bölüm
[CEZAEVİ]

🗝️


Düşüncelerim çığlık çığlığa koşuşturuyordu beynim odacıklarında. Zorlukla gözlerimi kırpıştırdım. "Ne olacak şimdi?" diye sordum yeniden. "Nasıl direkt cezaevine gönderilir?"

Zaten suçlu bir adama aşık olduğumun bilincindeydim. Sevdiğim, aşık olduğum, uğruna gözümü kırpmadan canımı verebileceğim adam asla masum değildi. Bunu biliyordum. Hatta onu ifşalayan da bendim, cezaevinde çürümesi gerektiğini düşünen de... Şimdi niye yanıyordu canım?

Onsuz mu kalacaktım? Alparslan'sız mı kalacaktım? Ölmek daha iyi bir seçenekti, bu kesindi. Ne zaman çıkacaktı, ne olacaktı? Ya da... Çıkacak mıydı? Mafya oluşu bile çok uzun yıllar içeride kalmasına müsaade ederken, aldığı canları saymıyordum bile. Uzun yıllar... Çok uzun yıllar... Alparslan'sız nasıl dururdum? Zaten annemsizdim, zaten Akçın'sızdım... Bir de onsuz mu olacaktım?

Alparslan'sız bir Tomris. Alparslan'ın Tomris'i. Bir tek onun Tomris'i. Diğerlerinin belki Caneda'sı, belki Belinay'ı ama sadece onun Tomris'i.

"Şşt," diyerek önüme çöktü Bahadır. "Sakin ol. Kötü ihtimalleri aklından sil. Çoktan sevgilinin avukatları geldi. Cezaevine gitmesine şuan için engel olamasalar da çıkarmak için ellerinden geleni yapacaklardır."

Bahadır'ın bacağıma koyduğu elini tuttum sıkıca. Düşecek gibi hissediyordum. Oturuyordum ancak yine de düşecek gibi hissediyordum. Üşüyecektim sanki, soğuk esiyordu.

Omzumda bir el hissettim, "Şimdi aklınıza getirmiş gibi olmayayım ama," dedi Çağhan, Bahadır'a bir bakış atarak. "Bizi niye serbest bıraktılar?"

"Neden sadece Alparslan?" diye sordum kısık bir sesle.

Bahadır umutsuzca başını iki yana salladı. "Savcı, Alparslan'ın mafya kimliğini ve bulunduğu kaçakçılık operasyonlarını öne sürmüş fakat yalnızca Alparslan için yapmış bunu. Sadece onun adı geçiyor. Sadece onu cezaevine attırmak istiyor. Diğer mafya babaları yok."

İfadesiz bir sesle konuştum, "Kılıç'ın işi olabilir mi?" dedim direkt. "Beni asla Alparslan'a yar etmeyeceğini söyledi ama öldüremedi. Alparslan'ı öldürmek için kendine ortam ayarlıyor olabilir mi?"

Bahadır hafifçe çenesini kaşıdı, "Olabilir. Mantıklı," dedi gözlerimin içine bakarak ve ayağı kalktı.

Ben de kalktım, "Alparslan'ın hangi cezaevine gönderileceği belli mi?"

Ohooo dermiş gibi bir ifadeye büründü. "Çoktan."

Başımı onaylarcasına salladım.

Göz kırptı, "Ne yapacaksın?" diye sordu.

Cevabım netti, "Gerekeni."

Babamın sert sesini duydum, "Kendini tehlikeye atacak bir şey yapmayacaksın."

"Kendimi tehlikeye atmayacağım ama sevdiğim adamı da kurda kuşa yem etmeyeceğim baba." dedim net bir tavırla.

sinende geçen akşamlarWhere stories live. Discover now