yirmi sekiz - kurtuluş.

11.6K 875 342
                                    

Keyifli okumalar ballarım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummm 💚

yirmi sekizinci bölüm
[KURTULUŞ]

🗝️

 0912.

Girdiğim şifrenin doğrulanmasıyla önümdeki kapı sessiz bir şekilde açıldı. Derin bir nefes versem de henüz tehlikenin geçmediğinin farkındaydım.

Açılan kapıdan girmeden önce hemen duvardaki güvenlik kamerasına bir el hareketi çektim. Ne olur ne olmaz belki Kılıç piçi görürdü de götüne falan girerdi.

Kapıdan girdiğimde Ayça'nın da dediği gibi lüks bir gece kulübünün izbe bir köşesinde buldum kendimi. Hemen ardımdan kapıyı kapattım ve kalabalık arasından ilerlemeye başladım. O kadar gürültülü bir ortamdı ki kimse tuhaf kapıdan çıkan tuhaf kızı umursamamıştı bile. Sanırım hepsinin kafası belli bir miktar güzeldi.

İnsanların bazıları dans ediyor, bazıları bir striptizcinin etrafına toplanmış tezahürat yapıyor, bazıları da sadece içiyordu. Kalabalık, istemsizce bana güven verirken hala Kılıç'ın mekanında olduğumun farkındaydım.

Sarhoş ve terli bedenleri ittire ittire kendime yol açarken kaçınılmaz son gerçekleşti ve sert bir bedene çarptım. Tam dengemi kaybetmiş düşecektim ki çarptığım kişi hızla kolumu kavrayarak bunu engelledi. Bakışlarımı karşımdaki kişiye çevirdim.

Bu, Merih'ti.

Ela gözleri yüzümü arşınlarken tanımış olacak ki dudakları aralandı. Sadece peruk taktığım için direkt tanınıyordum zaten. "Belinay," dedi hayretle. "Sonunda!"

Kaşlarımı çattım, "Ne demek istediğini anlamadım ama yolumdan çekilirsen iyi olur. Buradan çıkmam lazım."

"Zaten senin için buradayım," demesiyle kaşlarım iyice çatıldı.

"Ne?"

"Şuan tüm yeraltı ve emniyet seni arıyor. Ben de önlem için Kılıç'ın mekanına geldim. Gerçi az önce mesaj geldi, Alparslan ve ailen Kılıç'ın seni tuttuğu evi bulmuşlar fakat sen yokmuşsun. Kaçtın demek."

Kafamı kaşıdım, "Buldular demek," diye mırıldandım.

"Hadi gel," diyerek beni kolunun altına aldı. "Seni götürmem lazım buradan."

Onun adımlarına ayak uydururken, "Bunu neden yapıyorsun?" diye sordum. "En son benden nefret ediyor gibiydin. Neticede seni kandırdım."

Bir an duraksar gibi olsa da çabuk toparladı, "Sana demiştim. Saçının teline dahi zarar gelmesine izin vermem, her ne kadar gerçek olmasa da sevdiğim kadınsın. Senin ölmen demek, İksir'in de ölmesi demek."

"Özür dilerim Merih," dedim sadece.

Bana herhangi bir cevap vermedi. Onunla yüzleştiğimiz günden beri yüzüm gülmemişti. Belki de onun duygularını sömürmemin cezasıydı yaşadıklarım. Merih gerçekten İksir'i çok seviyordu, öyle böyle değil. Şu zamana kadar gidip diğer mafyalara gerçek kimliğimi söylememesinden belliydi zaten sevgisi. Ya da şuan burada olmasından.

Gece kulübünden çıktık ve anında valenin getirdiği arabaya bindik. "Karakola sür," dedim o arabayı çalıştırdığında. İlk önce gidip ifade vermem gerekiyordu. Devam ettim, "Tüm yeraltı seni arıyor dedin de, hepsi benden nefret ediyor. Niye arasınlar?"

Merih gözünü yoldan ayırmazken cevapladı, "Çünkü sen hem Tuğrul Bozoğlu'nun kızısın, hem de koskoca Alparslan Karacan'ın sevgilisi. Canına susayan aramasın."

sinende geçen akşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin