kırk beş - amir.

5.5K 540 299
                                    

Selamlar aşklarımmm! Yeni bölümle geldimmmm. Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummm 💚💚💚


kırk beşinci bölüm
[AMİR]



🗝️




Kulaklarım uğuldarken oturduğum yerde bacaklarımın titrediğini hissettim. Derin derin nefesler almaya başladığımda resmen özlem soluyordum.

"Ee bize müsaade o zaman," deyip Alparslan'ın girdiği kapıdan çıkan kızları duysam da bir şey diyemedim.

Yerimden zorlukla kalktım, "Alparslan?" dedim tekrar inanamazcasına.

Başını hafifçe sola doğru yatırdı, "Güzel bebeğim?"

Bu, kalbimi hızlandıran bir eylem olurken hızlı birkaç adımla resmen karşımdaki adama atıldım. Kollarımı boynuna dolayarak sımsıkı sarıldım ona. "İnanmıyorum Alparslan," dedim güzel kokusunun doya doya içime çekerken. "Nasıl çıktın? Safir mi yardım etti çıkmana? Allah'ım, şükürler olsun ya," derken sesim titredi.

Boynuma bir öpücük bırakırken, "Hala farkında değilsin, değil mi?" diye sordu.

Gözlerim dolu dolu şekilde ondan ayrıldım. "Neyin?" dedim yüzünü incelerken. Gülümsedim ve uzanıp yanaklarına, dudaklarına kısa öpücükler bıraktım iç çekerek. Nasıl da özlemiştim... "Çok özledim seni," diye fısıldadım. Ellerim kirli sakallarından boynuna, oradan da geniş omuzlarına düşerken kıyafetine gözüm takıldı.

Üstünde, Safirlerin giydiği düz siyah tüm kaslarını saran bir tişört, yine siyah bir pantalon vardı. Hareketlerim durdu. Bakışlarım, kolundaki Türk bayrağı ve göğsündeki istihbarat armasına kaydı. Bir adım geri çekildim ve onu boydan boya süzdüm. Belindeki silah yutkunmamı sağlarken Gamsız'ın sesi beynimde yankılandı resmen.

İstihbarat müdürümüz ile tanışacaksın.

Gözlerim yeniden Alparslan'a tırmandı. "Neler oluyor?" deyip sakin bir sesle kalakaldım. "Ne bu?" Dudaklarımı ıslattım. "İstihbarat müdürü..." dedim sorarcasına.

Tepkimi büyük bir ciddiyetle ve hiç kaçırmadan izlerken başını olumlu anlamda salladı.

Köşeli jetonum nihayet düşerken ellerim dudaklarıma kapandı, "Sen istihbarat müdürü müsün?" diye bir çığlık attım.

Bana doğru bir adım atsa da şokla birkaç adım geri kaçtım. "Güzelim anlatacağım, sakin ol!"

Ellerimi yanaklarıma koyarak şokla mal mal Alparslan'a baktım. "Sen istihbarat müdürüsün!" dedim ve neden yaptığımı bilmeden kendi eksenim etrafında döndüm. Ardından sağa sola öylesine yürümeye başladım.

Sanırım şaşkınlıktan kafayı yemiştim.

"Ajansın sen, askersin!" dedim yeniden ve ellerimi yanaklarıma daha çok bastırarak dudaklarımın büzüşmesini sağladım. O sırada bunun farkında değildim. Bir de, "Allah!" diyerek yere çömeldim. Kırmızı Oda Boncuk gibi malak malak yere baktım.

sinende geçen akşamlarWhere stories live. Discover now