kırk sekiz - aşk.

6.2K 547 280
                                    

Canlarım ciğerlerim keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi, bol bol yorum yapmayı ve bölüm sonundaki açıklamamı okumayı unutmayın. Sizleri seviyorummm 💚💚💚💚

kırk sekizinci bölüm
[AŞK]

🗝️


Karşımda oturan doktor, bakışlarını sonuçlarımın olduğu bilgisayardan çekip gözlerimin ta içine baktı. "Nakile uygunsunuz."

Derin bir nefes verdim. "Şükür," diye fısıldadım.

"Adınızı sıraya yazacağız fakat normal listedesiniz. Durumunuz acil değil neyse ki."

"Ne yazık ki," diye mırıldandım.

Doktor haliyle anlamayarak kaşlarını çattı, "Ne yazık ki mi?"

"Boşverin," diyerek sorusunu baştan savdım.

"Riskleri unutmadınız değil mi?" diye sordu. "Geçen gelişinizde anlatmıştım."

"Unutmadım," dedim usulca.

"Kalp nakli gerçekten zorlu bir süreç. Hem psikolojik, hem fiziksel olarak çok yorulacaksınız. Nakil sonrasında vücudunuzun yabancı olan kalbe alışma süreci fazlasıyla acı verici olacak ama sonunda hayat konforunuzun ne derece değiştiğini gördüğünüzde iyi ki diyeceksiniz."

"Umarım," derken ayaklandım. "Ben artık gitsem iyi olacak. Her şey için teşekkür ederim, görüşmek üzere." deyip karşımdaki adamla vedalaştım ve bulunduğum odadan çıktım.

Hastanenin koridorunda yürürken aklım karmakarışıktı esasen. Evet mutluydum, evet yıllar boyu bu anın hayalini kurmuştum, evet yıllar boyu kalbimden nefret etmiştim... Ama şimdi niye böyle hissediyordum? Garipti. Sevinçliydim ama buruktum da. Mutluydum ama kırıktım da.

Hastaneden çıktım ve yakındaki sahile yürümeye başladım. Çok geçmeden deniz kokusu burnuma dolarken gülümsedim. Yürüdüm, yürüdüm ve en sonunda bir banka bıraktım kendimi. Hava yavaş yavaş kararıyor, hafif rüzgar esmeye başlıyordu.

Öylece denizi izledim. Önümden yürüyüşe çıkmış insanlar geçti, biraz ilerideki baloncudan balon alan çocuklar neşeyle süzüldü, mutlu çiftler geldi fotoğraf çekindiler, simitçi tezgahı kapattı akşam olduğu için, baloncu yerini değiştirdi, köprünün ışıkları yanmaya başladı, yanıma peçete satan bir çocuk geldi, oturdu, bekledi ve gitti, yanıma koyduğum çantamdan aldığı parayı farketmediğimi sandı, farketmesini de istemedim zaten, gününü kurtarmak istiyordu belki de umursamadım o yüzden, öylece denizi izledim.

Bütün bunları, elim kalbimde izledim. Öylece kalbimin atışını dinledim serin havada.

"Abla," diyen birisiyle irkildim.  Hemen yanımda bacağımı dürten maksimum 7-8 yaşlarındaki çocuğa baktım. Ağlıyordu, "Abla abimi dövüyorlar," dedi içli içli ağlarken.

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Kim? Ne?" Hala ağlayan çocuğu omuzlarından tuttum. "Canım sakin ol ve bana anlat. Anne-baban buralarda mı?"

Küçük elleriyle gözyaşlarını silmeye çalışırken, "Hayır," dedi ve elimi tutarak beni oturduğum yerden kaldırmaya çalıştı. "Abimi dövüyorlar lütfem yardım et."

Çantamı kaptım ve anlamsızca etrafı süzüp çocuğun peşine takıldım. "Nerede abin? Kim dövüyor onu?" diye sordum koşarken peşinde beni de sürükleyen çocuğa.

sinende geçen akşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin