otuz üç - his.

8.3K 725 230
                                    

Selamlar! Keyifli okumalar canlarım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum. 💚

otuz üçüncü bölüm
[his.]

🗝️

"Belinay Hanım, buraya böyle giremez-"

Sinirle, "Kes sesini!" diye bağırdım ve önüne geldiğim kapıyı hışımla açtım. Açmamla abimi görmem bir olurken yeniden gözlerim doldu.

Cesur beni görür görmez, bir şey olduğunu anlamış olacak ki mavi gözleri endişeylle gölgelendi, "Caneda?" dedi sorarcasına. "Ne oldu?"

Olduğum yerde kalakaldım, "Yok," dedim öylece. "Yok."

Oturduğu yerden kalktı, "Ne yok güzelim," diyerek yanıma geldi ve yüzümü avuçları içine aldı. "Neden gözlerin dolu dolu?"

"Alparslan yok," dedim cılız bir sesle. Elimde güçsüzce tuttuğum not kağıdı yere düştü. "Hiçbir yerde yok."

Abim kaşlarını çattı ve yere düşen nota kaydı bakışları. Eğildi ve notu yerden alıp, "Üzgünüm?" diye sesli bir şekilde okudu. "Anlamadım, seni terk mi etti yani?"

"Hayır," deyiip duraksadım. "Yani bilmiyorum ama o beni terk etmez. Dün gece telefonuma yabancı bir numaradan üzgünüm yazan bir mesaj geldi. Umursamadım ama yine de Baha'ya attım tabii ki. Sonra biz Alparslan ile film izledik, ardından uyuduk. Her şey çok güzeldi. Sabah bir uyandım adam yok. Yerinde de bu not var-"

Abim sabırsızca araya girdi, "Uyuduk derken? Aynı yatakta mı?"

Umursamadım, "Sonra kalktım, evde kimse yok. Gencer, Ogün, Bertuğ, diğer adamlar... Hiç kimse yok. Şirketine gittim. Orada da yoklar. Sekreteri Çiçek de bilmiyor. O öyle arada gider dedi ama bana haber vermeden niye gitsin? Korkacağımı bilir."

Abimin odağı yine değişmedi, "Sadece uyuduğunuza eminsin değil mi?"

"Ya!" diye yükseldim sinirle. "Ben ne diyorum sen ne diyorsun? Alparslan yok diyorum!"

Gözlerini kapattı ve sakinleşmek adına derin bir nefes verdi. "Tamam... Sakiniz..." dedi tekdüze bir sesle. "Şirkete gidelim. Çağhan ile konuşalım, ben Alparslan'ı pek tanımıyorum neticede Türkiye'ye yeni geldim sayılır. Onların belki bir fikri vardır."

"Fikir istemiyorum," dedim sızlanırcasına. "Ya, ona Kılıç bir şey yaptıysa? Bu notun ve gelen mesajın tesadüf olması imkansız!"

"Kılıç, Alparslan'a bir şey yapacak?" diye sordu abim kaşlarını kaldırarak. "İmkansız. Gel gidelim." deyip elimi tuttu ve beraber onun şirketinden çıkarak Bozoğlu Holding'e yol aldık.

Ben o an Alparslan'ın şirketine en yakın yer olan, abimin benim adıma kurduğu derneğin de bağlı olduğu şirkete gelmiştim alelacele. Meraktan kuduracak gibiydim. Aklımdan ihtimaller, kötü düşünceler asla eksik olmuyordu.

Yol ne kadar sürdü bilmesem de ağlaya ağlaya bitirmiştim yolculuğu. Balım her ne kadar ağladığım için bana kızıp sakinleştirmeye çalışsada asla sakinleşmiyordum. Ya ona bir şey olduysa düşüncesi beni bitiriyordu, kalbimi acıtıyordu.

Odasına girip olayı baştan sona anlattığımız Çağhan abimin ilk tepkisi, "Uyuduk derken?" oldu.

Ağlayışım şiddetlenirken yüzümü ellerim arasına aldım. "Ben ne diyorum siz ne diyorsunuz ya!" diye çığlık atsam da sesim ellerim arasında yok oldu resmen. Ellerimi çektim yüzümden. "DELİRECEĞİM, BİRİNİZ CİDDİYE ALIN BENİ! NORMAL BİR DURUM DEĞİL BU!"

sinende geçen akşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin