Tahmin

306 48 153
                                    

Tolga ameliyattan çıkalı bir gün olmuştu.

Doktorlar odasına yenice bu sabah girmeme izin vermişlerdi.

Saatlerdir düşünüyordum.

Olanları, Kağan'ın söylediklerini, Tolga'nın seçimini...

Ceren bodrumdaki güvenli odaya girerek kurtulabilirdi.

Ben ise Kağan'ın insafıyla kurtulmuştum.

Eğer Tolga yerine beni vurmayı ya da Tolga ile beni de vurmayı seçseydi ölebilirdim.

Tolga bunun farkında olmalıydı.

Buna rağmen kardeşini koruyan adamlardan birkaçını bile defileyi korusunlar diye çağırmamıştı.

Birkaç adam oradan ayrılıp bizi korumaya gelse kardeşine bir şey olmazdı.

Parmağımdaki yüzükle oynarken "Neden bunu bana yaptın?" diye sordum.

"Ölsem senin için sorun olmaz mıydı? Kağan'ın dediği gibi sadece bir piyon muyum?"

Gözlerim dolarken "Niye beni önemsemedin Tolga? Benim ölmem seni üzmez miydi?" diye sordum.

"Benim üzüldüğüm kadar üzülmez miydin?"

Gözümden akan yaşları sildikten sonra "Benim öldürülmeme göz yumdun." dedim.

"Madem önemsemiyorsun beni, madem sevmiyorsun beni neden bir aydır beni kendine bağladın? Neden bana evlilik teklifi ettin?"

Ayağa kalktım ve yüzüğümü parmağımdan çıkardım.

Çantamdaki kutusuna yüzüğü koyduktan sonra "Uyandığında bana iyi bir açıklama yapabilirsen bu yüzüğü geri bana verirsin." dedim.

"Benim ölme ihtimalimi sorun olarak görmeyişini nasıl açıklayabilirsin, bilmiyorum fakat başarabilirsen seni seviyorum. Geri dönerim."

Eğilerek alnından öptüm.

"Seni affetmek için senden bu durum için bir açıklama bekliyorum. Kimisi buna aşk der, kimisi ise enayilik."

Güldüm.

"Bende sanırım her ikisinden de var."

Odasından çıktıktan sonra kapıda bekleyen Murat ve Ceren'e baktım.

Ceren, "Uyandı mı? Neden erken çıktın?" diye sorduğunda "Hayır." dedim.

"Gitmem lazım, benim yerime sen gir."

Ceren, merakla "Nereye?" diye sorunca "Önemli bir şey yok, sadece hava almaya ihtiyacım var." dedim.

Ceren beni onaylayarak odaya girecekti ki onu durdurdum.

Elimdeki yüzük kutusunu ona verdim ve "Abine uyandığında bunu ver." dedim.

"Kendin niye vermiyorsun?" diyen Ceren kutuya baktığında ne olduğunu anlamıştı.

"Abimden ayrılıyor musun?" diye dehşetle sorduğunda "Sadece bazı cevaplara ihtiyacım var. Uyanıp o sorulara istediğim gibi cevap verirse yüzüğü geri takacağım." dedim.

"Şimdi ise... Bu yüzük bende kalmasa daha iyi."

"Filiz abim sana deli gibi aşık. Ne gibi bir soru olabilir? Neden ona bunu yapıyorsun?"

Murat, Ceren'in elini tuttu ve "Güzelim sen abinin yanına git. Ben ilgilenirim." dedi.

Ceren istemeyerek içeri girdiğinde Murat'a "Yalnız kalmak istiyorum." dedim.

"Sahil hafiften esiyordur, şimdi güzeldir. Gidelim mi?" diye sordu.

"Murat..."

"Hadi yürü."

Murat'ın zorlamaları ile sahile gittiğimizde boş bir banka oturduk.

"Sende bir haller var." diyen Murat'a "Tolga benim ölme ihtimalimi göz ardı etti." dedim.

"Bunu akşam anlatmıştın. Ben diğer durumu soruyorum."

Ona fark edip etmediğini anlamak için baktım.

"Ne olduğunu tahmin ediyor musun?" diye sordum.

"Aklıma hiçbir şey gelmiyor ama bir şeyler olduğunun farkındayım."

"Benimki de sadece bir tahminden oluşuyor ama..."

"Ama?"

"Güçlü kanıtlarım var."

"Filiz neler oluyor? Açık açık söylesene." diyen Murat'a "Hamile olabilirim." dedim.

"Ne?"

"Emin değilim ama adet dönemim çok gecikti."

"Başka?"

"Of bilmiyorum ama yani bende bir şeyler var."

"Doktora göründün mü?"

"Hayır."

"Neden?"

"Korkuyorum Murat. Ya Tolga'nın iyi bir açıklaması yok ise? Hamileysem bunu kaldıramam."

Gözümden yaşlar akarken Murat, "Bak şimdi hastaneye döneceğiz ve tahminin doğru mu diye bakacağız." dedi.

"Murat... En azından Tolga ile konuşmayı beklesek?"

"Dayı olacaksam bunu şimdi öğreneceğim." diyerek beni ayağa kaldırdığında derin bir nefes verdim.

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now