Risk

502 60 51
                                    

"Bu adamı ifşalamanın imkansız olduğunu, onu ifşalasan bile peşine düşeceği kesinleşti yani." diyen Murat'a baktım.

Öyleydi.

"Kendi kimliğimi vermeden onları şikayet etsem?"

"Polat soyadını biraz araştırdım ve araştırmam yetti."

"Ne buldun?"

"Hiç hoş olmayan bilgiler."

Anlamayarak "Bir sivil bile onların yaptıklarını böyle kolay bulabiliyorsa nasıl yakalanmıyorlar?" diye sordum.

"Asıl olay da bu!" dedi, Murat.

"Her şey ortada olmasına rağmen dokunmaya kimse cesaret edemiyor. Dokunsalar daha büyük zararları olacağını herkes biliyor."

"İyi, polis karıştırmayız."

"Ne yapacaksın, mafyacılık mı oynayacaksın?"

Oflayarak kanepede bacaklarımı uzattım.

"Bu adam bu kadar büyük işlere karışıyorsa düşmanı da çoktur."

Murat, merakla "Ee?" dedi.

"Bu adamın iş hayatında onu batırmak isteyen çok düşmanı vardır."

"Ağzındaki baklayı çıkar Filiz."

Sırıtarak Murat'a baktım.

"Tolga Polat'ın şirketinde işe başlayacağım ve onun düşmanlarına şirketini batırmaya yetecek kadar bilgi aktaracağım."

"Saçmalama Filiz. Çok uçtun."

"Niye?"

"Hadi işe girdin diyelim. O bilgilere ulaşman çok zor. Hadi ona da ulaştın diyelim. Bunun düşmanları ile nasıl anlaşma yapacaksın?"

Konuşacaktım ki bana izin vermedi.

"Hadi onu da yaptın diyelim. Bu adamların eli kolu uzun. Senin yaptığını anlarlar."

"Murat, babam da bunu istiyormuş. Beni boşu boşuna yıllarca bu işe hazırlamış olamaz."

Derin bir nefes aldı.

"Amcanın kanıtı yok. Eğer öyleyse bile babanın gözünü kin boyamış oluyor. Hayatını riske atamazsın."

"Şöyle düşünelim... O şirket dünyaca ünlü ve orada çalışırsam hem maaşım iyi olur hem de iyi çalışmalara imza atarsam ün yaparım."

"Ha yani sadece çalışmak için." dediğinde başımla onu onayladım.

"Yeme beni."

"Her şirkette şansımı denemem gerekmez mi?"

"Filiz hayatını kurabileceğin bir iş arıyorsun. Hayatını sonlandıracak bir iş değil."

Omuz silktim.

O şirkete girecektim.

Ya güzellikle ya da zorla.

Murat bana cevap verecekken kapı çalınca Murat ayağa kalktı ve "Konuşma burada bitmedi." deyip kapıya gitti.

Konuşma sürse bile kararımdan dönmeyecektim.

Murat elinde pizza kutuları ile dönünce "Eve mi söyledin? Ben yemek hazırlardım." dedim.

"Hazırlama diye söyledim zaten."

Murat kutuları sehpaya bırakırken "Niye, sevmiyor musunuz yemeklerimi?" diye sordum.

"Bugün gücün üzüldü, yorulma diye güzelim."

"Paranı az biriktir. İleride lazım olur."

"Boşuna mı kazanıyorum o paraları? Harcayacağım tabii."

"Birikim nedir, bilir misin?"

"Hayatını biraz anlık yaşamayı öğren Filiz. Kazandıklarım şu an için yeterli, gelecekte de yeterli olacak."

"Her şeye tedbirli olmak gerekir."

"Tedbirsiz yakalandığım bir durum olursa babam var."

Keşke benim de olsaydı.

Gülümseyerek bana baktı ve "Her şeyden önce sana sahibim. Sen yanımda olursun." dedi.

"Yanında olurum tabii ama Polat Holding'te işe giremezsem beş parasız."

"Beni dinlemeyeceksin, değil mi?" diye sorduğunda sırıttım.

"Kesinlikle."

"İyi özgeçmişini oraya da bırak. Eğer işi kaparsan ilerleyemediğini de görürüz."

"Tabii." dedim, inanmadan.

"Sen var ya..."

"He ne olmuş bana?"

"Uzak durman gereken tek soyada gidiyorsun."

"Babam bu yüzden yetiştirmiş. Tabii gideceğim."

"Daha fazla konuşmadan yemeğini ye, soğuyacak."

"Sen iste yeter." dedim ve sırıtarak pizza kutularından birini kucağıma aldım.

Kutuyu açtığımda karşı karşıya kaldığım mantarlara baktım.

"Bu sanırım senindi." diyerek kutuyu ona uzattığımda aldı ve "Çok şey kaybediyorsun." dedi.

"Doktor olan sensin. Alerjim olan o mantarı yersem ne olacağını benden iyi bilirsin."

"Nasıl tepki verdiğini görmek isterdim."

"Beni denek olarak kullanamazsın doktor."

"Düşünmeye cüret edemem."

Gülerek kendi pizza kutumu aldım.

Murat, dostum olduğu için şanslıydım.

Güçlü ve ZarifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin