Teklif

392 52 24
                                    

Oturduğum sandalyede yerimde duramazken telefondan Kağan Taşkın ile olan mesajlaşmama bakıyordum. 

Onu aradığım gün birkaç saat sonra bana yazmıştı.

"İyi akşamlar Filiz Hanım. Pazar günü öğlen saat iki buçukta müsait misiniz?"

"Tabii, müsaidim. Nereye gelmem gerekiyor?"

"Sizin için zor olmayacaksa şirketime yakın bir kafe var. Size konum bilgilerini gönderirim."

"Zor olmaz, gelirim."

"Tamamdır. Pazar günü görüşürüz."

"Görüşürüz Kağan Bey."

Telefona bakmaya devam ederken yanıma ne zaman geldiğini bilmediğim Kağan Taşkın, "Filiz Hanım?" dedi.

Anında ayağa kalktım ve "Hoş geldiniz Kağan Bey." dedim. 

Tebessüm ederek "Hoş buldum." dedi ve karşımdaki sandalyeye oturdu.

Yerime kalp gümbürtüsü ile geri otururken "Gelip beni tanımazsınız diye mesaj yazacaktım ben de size." dedim.

"Eğer anlamasaydım sorardım." dediğinde tebessüm ettim. 

Onu beklerken kendime kahve söylemiştim. 

"Kusura bakmayın, sizi beklerken siparişimi vermiştim." 

"Ne kusuru, sizi ben beklettim. İyi yapmışsınız." dedikten sonra garsonu çağırdı ve kendi için de kahve söyledi.

Heyecandan bacağım titrerken derin bir nefes aldım.

Konuşmaya başlamam lazımdı, onu buraya ben çağırmıştım.

Ne demem gerektiğini kaç gündür içimden tekrar etsem de Kağan Taşkın karşıma oturduğunda kafam boşalmıştı.

"Burayı kolay bulabildiniz mi?" diye sorduğunda başımla onu onayladım. 

"Evet, buldum."

"Pazarları da çalışırım, bu yüzden şirketten pek uzaklaşmak istemedim."

"Deseydiniz şirkete gelirdim. Sizi de işinizden alıkoydum." 

"Şirketten uzaklaşıp nefes almam lazımdı. Aslına bakarsanız iyi de oldu."

Kafenin camından görünen görkemli şirkete baktım.

"Baya da uzaklaşmışız." dediğimde güldü.

"İnsanların beklentisi yüksek, bunu karşılamak için çok çalışmak lazım."

Kahvesi gelirken çevreye baktım. 

İki adam bizi izliyordu.

Düzgün tiplere benziyorlardı ama bize baktıklarından eminim.

Tolga Polat bir şeyleri anlamış olabilir miydi?

Daha işe başlamadım bile.

Ama amcam öttüyse?

İyice paranoyaklaştın Filiz.

Bundan haberi olmayacak.

Olamazdı. 

Yine de huzursuzlaşmıştım.

Kağan Taşkın'a döndüğümde "İyi misiniz?" diye sordu.

"Evet, iyiyim."

"Öyleyse lütfen teklifinizden bahsedin. Telefonda söylemediniz, merak ediyorum."

"Konu Tolga Polat." dediğimde kaşları çatıldı.

"Tolga Polat mı?"

"Evet. Kendisinin şirketinde yarın işe başlıyorum."

"Ve?"

"O adamla düşmansınız, ben ise onun piyasaya sürmeyi planlayacağı her türlü tasarıma ulaşabilecek çalışanıyım."

Nereye bağlamak istediğimde anladığında yüzünde hayal kırıklığına benzer bir ifade belirdi.

"Ne demek istediğinizi anlıyorum fakat ben dürüst ve kurallara uymayı seven bir adamım. Ne kadar sevmesem de Tolga Polat'ı hile ile yenmeyeceğim."

Kahvesinden sadece bir yudum almış olmasına rağmen masadan kalktığında "Bu görüşme burada bitmiştir." dedi.

Hızla ayağa kalktım ve kolundan tuttum.

"Lütfen az dinleyin."

"Bu konuda kararım değişmeyecek. Üzgünüm Filiz Hanım."

Adamların bize bakmaya devam ettiğini fark edebiliyordum. 

"Bakın derdim para falan değil. Eğer siz kabul etmezseniz başkasına bu teklifi sunacağım. Elbet kabul eden çıkar."

"Bu teklifi kaç kişiye sundunuz?"

"İlksiniz."

"İlk ve son olarak kalayım. Bu sektördeki çoğu kişi Tolga Polat'tan korkar ve böyle bir teklif kendilerine geldiğinde bunu ona söylerler. Sizin zararınıza olayım."

"Siz?" dedim, sorarcasına.

"Siz söylemeyecek misiniz?"

"O adam bunu öğrenmeyi, siz de öğrendiğinde size yapacaklarını hak etmiyorsunuz."

"Kağan Bey sizin işinizde titiz olduğunuzu bilerek geldim buraya."

"Kabul etmeyeceğimi biliyordunuz. O zaman niye beni aradınız?"

"Çünkü hedefime tek başıma ulaşamam. Yardımınıza ihtiyacım var."

"Üzgünüm, kimse için kendi kurallarımı esnetemem."

"O adamın ailesi yüzünden önce babamı sonra annemi kaybettim. Eğer ailemin intikamını alamayacaksam neden varım?"

İstemeden gözlerim dolmuştu. 

Gözlerime, gerçekliğe kısa bir süre baktıktan sonra pes edercesine nefesini verdi.

"Peki."

Dediğine gülümseyerek "Sorun olmayacaksa sohbete dışarıda devam edebilir miyiz?" diye sordum.

Bize bakan adamlar beni fazla rahatsız etmişti.

"Neden?"

Ona yaklaşıp fısıldayarak "Altı numaraları masada oturan adamlar bize bakıp duruyor, rahatsız oldum." dedim.

"Onlar benim çalışanlarım, muhtemelen beni bir kadınla gördükleri için merakla bizi izliyorlar."

O zaman Tolga Polat'ın adamı değillerdi.

Rahatlayarak bir nefes verdim. 

"Ben hesabı hallediyorum, sonra sizin hikayenizi dinleyeceğim." dediğinde ona her ikisi için de itiraz edecektim ki beni dinlemeden kasaya gitti.

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now