Not

372 51 49
                                    

Tolga Bey'in odasına yürürken arkamdan bana seslenen biriyle durdum ve ondan yana döndüm. 

Daha önce görmediğime emin olmadığım bir adam bana doğru yürüyordu. 

"Filiz Hanım."

"Buyurun."

İyice yanıma yaklaştıktan sonra çevrede birinin olmadığına emin olup elindeki notu bana uzattı.

"Kağan Bey yollattı."

"Kağan Bey?"

Başıyla beni onayladığında kağıdı aldım ve bunun bir numara olup olmadığına emin olmadığım için "Alt kattan Kağan Bey mi?" diye sordum.

"Hayır, anlarsın ya."

"Anlamıyorum."

"Kağan Bey sizin gibi beni de buraya gönderdi." dediğinde bunun bir numara olduğunu anlamıştım. 

Tebessüm ederek "Sanırım notunu yanlış kişiye ulaştırdın." dedim. 

"Yok, eminim."

"Ben değilim." dediğimde elimden kağıdı alacaktı ki elimi geriye çekti.

"Yine de bu bende kalsın. Sonuçta bana gelmiş, geleni geri çevirmek ayıptır."

"Yanlış kişi olduğunuzu söylemiştiniz."

"Ve siz de doğru kişi olduğumda direttiniz."

Konuşacaktı ki onu durdurdum. 

"İşe dönmeliyim, mesaj için teşekkürler. İyi çalışmalar."

Bir şey demesine fırsat vermeden ona arkamı döndüm ve Tolga Bey'in odasına gittim.

Kapıyı tıktıklayıp içeri girdiğimde Tolga Bey'in uzun siyah masasının ondan çok da uzak olmayan bir noktaya sandalye getirildiğini gördüm.

Tebessüm ederek Tolga Bey'e baktım. 

Attığı yemde Kağan'ın adını kullanması bir şeyleri tahmin ediyor olduğunu gösteriyordu. 

Dostunu yakın, düşmanını daha da yakın tut mantığı demek...

"Geldin demek." dediğinde onu onaylayıp sandalyeme baktım.

"Oturabilir miyim?"

"Tabii."

Masanın çevresini dolanıp sandalyeme oturduğumda eşyalarımı masaya koydum. 

Benim için bir bölüm ayırmıştı. 

İşe başlamadan önce notumu açıp okudum. 

"Öğle aranda karşıdaki kafenin arka sokağında beni bekle."

Dudak kıvırdım. 

Basit bir numaraydı.

Yoksa basit gösterilmeye çalışılan derin bir plan mıydı?

Bu adama güvenemezdim.

Her şeyi yapabilirdi.

Her şeye hazırlıklı olmam lazım. 

"Tolga Bey." dedim, ona dönerek.

Kağıtlardan başını kaldırmadan "Söyle." dedi.

"Şirketten tanımadığım biri bana bir not verdi."

Bakışlarını kazanmayı başarmıştım.

"Ee?"

"Kağan Bey'den dedi ama şirkette o her kimse tanımıyorum ve notu biraz garip."

"Nasıl garip?"

"Beni şirket dışından bir yere çağırıyor."

"Nereye?"

"Tenha bir yer galiba, bilemedim. Korktum da. Acaba şey Hakan Bey mi? Kendisini işten attırdım diye mi yaptırıyor acaba?"

Yalanıma biraz daha çabalasam ben bile inanacaktım.

"Ver bakayım notu."

Not kağıdını ona uzatıp okuduktan sonra "Hakan olamaz ama ben bu Kağan her kimse ilgilenirim." dedi.

"Peki." 

Sırıtarak önüme döndükten sonra dosyamdan çizim eşyalarımı çıkardım. 

Tolga Bey'in sabah yırttığı tüm fikirlerimi en baştaki ,Kağan'ın karışmadığı, hali ile çizecektim. 

Pişman da olmayacağıma inanıyordum. 

Çizmeye başlayacağımda Tolga Bey'in kağıdıma baktığını fark ettim. 

Çalışırken sürekli bakmazdı umarım. 

Çizmeye başladığımda dahi bakışlarını çekmeyince "Bitince size göstermeyi planlıyorum." dedim.

"Ben de öyle umut ediyordum." diyerek bakmaya devam edince "Demek istediğim şeydi." dedim.

"Neydi?"

"Bitince zaten göstereceğim için şimdi izlenmeye gerek yok gibi."

"Rahat edemiyor musun?"

"Stres oluyorum."

"Peki öyleyse." diyerek önüne döndüğünde "Teşekkür ederim." diye mırıldandım.

Başıyla beni onayladığında ilk yırttığı resimlerden biri olan ilk çizimimi tekrardan çizmeye başladım.

Kendime güveniyordum.

Bu çizimleri ona beğendirecektim.

Göz ucuyla ona baktım.

Daha köstebekliğe başlamamıştım.

Yine de beni fark etmişti, şüphelenmişti.

Acaba bu not farkında olduğunu gösterme şekli miydi?

Dikkatli olup vazgeçmemi mi söylüyordu?

Herhalde bir şeyleri bilse bu kadar iyi yaklaşmak yerine Hakan Bey'e yaptığını yapardı.

Yakalanma ihtimalim beni korkuturken derin bir nefes aldım.

Sorun olmayacaktı, buna izin vermeyecektim.

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now