Müzayede

319 44 238
                                    

Açık arttırma başladığı andan itibaren Tolga ve Kağan arasında soğuk bir çatışma vardı.

Tolga, gece bana aslında ne almak istediğini tek tek göstermişti.

Şimdi ise asıl istedikleri gelene kadar fiyatları arttırıp açık arttırmayı Kağan'a bırakıyordu.

Sanırım bütçesinin azalmasını ve asıl istediklerinin kendisine kalmasını istiyordu.

Tolga'nın istediği bir kolye açık arttırmaya çıktığında müzayedeyi sunan görevli açık arttırmayı yedi yüz bin dolardan başlattı.

Önlerden gelen ilk teklifin üzerinden çok bir süre geçmemişti ki Tolga istediğini almayı başardı fakat Kağan yüzünden istediğinden daha pahalıya gelmişti.

Bu yüzden istediği inci küpelere fazla teklif vermeyip başkasının almasına izin vermişti.

Tolga'ya eğildim ve "İstersen Kağan'ı ortadan kaldırabilirim." dedim.

"Sen bana mı özeniyorsun?" diye sorduğunda güldüm.

"Güçlü olan sensin ben güce başvuramam."

"Öyleyse?" diye sorduğunda üstüme baktım.

"Onu etkileyip bir kenara çekebilirim."

"Bu güzelliğin benden başkasını etkilemesini izleyemem."

"Ama..."

Eliyle dizimi tuttu ve "Gerek yok." dedi.

"Emin misin? Sana fazla pahalıya patlıyor."

"Benim şirketimden ayrılmış kendini iş adamı diye gören beceriksiz bir herif amacımı benden çalamaz."

"Sen öyle diyorsan." dediğim sıra görevli benim en çok beğendiğim, pembe elmaslı yüzüğü açık arttırmaya çıkardı.

Kağan'a baktığımda bunu çok istediğine emindim.

Ve ilk teklif geldi.

"On milyon dolar!"

"On iki milyon dolar!"

Tolga numarasının yazılı olduğu kartonu kaldırdı ve "On beş milyon dolar." dedi.

Kağan, "Yirmi milyon dolar!" dediğinde Tolga'ya fısıldayarak "Çok hızlı arttırıyor." dedim.

"Bende bu iş, sakin. Sadece güven." dedi Tolga ve derin bir nefes aldım.

"Peki."

İlk teklifi yapan adam,  "Yirmi üç milyon dolar!" dedi.

"Yirmi beş milyon!" diyen başka birinden sonra Kağan, "Otuz milyon dolar!" dedi.

"Otuz bir milyon dolar!"

"Otuz iki milyon dolar!"

"Otuz iki milyon beş yüz bin dolar!"

Arttırılan mevla düşürülürken Kağan da teklif vermeyi azalmıştı.

"Otuz dört milyon dolar!" denildiği sıra Kağan artık tamamen çekilmişti.

Ama diğerleri kolay pes etmiyordu.

Tolga herkes zorlanmaya başlamışken teklifi sundu.

"Kırk beş milyon dolar!"

Ben de tam olarak böyle bir hamleden korkuyordum.

Başka kimseden ses çıkmazken Kağan ile göz göze geldim.

Kaybettiği için kendine ya da Tolga'ya sinirliydi.

Yüzük Tolga'ya satıldığında Tolga bana döndü ve "Bana güvenmeni söylemiştim." dedi.

Gülümsedim.

"Yine de çok pahalı. Değil mi?"

"Dünyanın en zengin insanlarını araştırdığında benim adımı listede görürsün."

Egosuna gülerken "Muradına erdin." dedim.

"Kesinlikle."

Müzayedenin devamını sadece izleyerek geçirmiştik.

Bittiğinde ise Tolga almayı başardığı mücevherleri alıp dışarı çıkmıştık.

Tolga ile dışarıda sohbet ederken Kağan yanımıza geldi ve "Sevgilim." dedi.

Tolga seslenişinden kaynaklı sinir olurken "Efendim." dedim.

"Müzayede yüzünden Tolga'nın yapması gereken işler vardır. Bence sana ihtiyacı yok." dedi.

"İhtiyacımın olmaması mesaisinin bittiği anlamına gelmiyor."

"Nişanlım ile bu seyahati değerlendirmek istiyorum. Bence izin alabilirsin." diyen Kağan'a cevap verecektim ki Tolga sinirle "İş için getirdim Filiz'i buraya. Siz balayına çıkın diye değil." dedi.

Tolga, "Tolga abartmıyor musun?" diye soran Kağan'ı umursamadı ve gelen araca bakıp "Filiz arabaya bin, işine devam edeceksin." dedi.

Kağan'a baktım ve "Üzgünüm, sonra konuşuruz." dedim.

Cevap vermesine izin vermeden arabaya bindiğimde Tolga da yanıma oturdu.

Tolga şoföre hareket etmesini söyledikten sonra bana döndü ve "Bu adamın yüzsüzlüğü beni öldürecek." dedi.

"Sakin ol, çok sinirleniyorsun."

"Sinirlenirim tabii."

Usulca elini tuttum ve gülümseyerek "Onun sözleri hiçbir zaman önemli olmayacak." dedi.

Gülümsedi.

"Olmayacak."

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now