İnanmayacaktım

303 45 72
                                    

Ceren'den Devam

Peşimizden gelmeye çalışan herkesi atlattığımızda Murat, "Kafanı kaldırabilirsin." dedi.

Koltukta doğrulduktan sonra "Murat kolum acıyor." dedim.

"Ne oldu?" diyerek bana baktığında "Sen gelmeden önce vurduğum adam kolumu sıyıran bir kurşun attı." dedim.

"Elbet bizi bulacaklar. Duramayız."

"Ama canım çok yanıyor, iki saniye baksan."

Dikiz aynasından bana baktığında kendimi ağlatarak ona baktım.

Bu numara abimde ve Eski Murat'ta hep işe yarardı.

Şimdi de yaramalıydı.

"İleride bir benzin istasyonu var, oradan ilk yardım için bir şeyler alıp koluna bakacağım."

"Tamam."

Murat yola dönerken ona bakmaya devam ediyordum.

Çok değişmişti.

Üstü başı kir içindeydi.

Bakımlı değildi.

Eski Murat her gün tıraş olur, kendine bakardı.

Ve eski Murat silah kullanmasını bilmezdi.

Tanıdığım, sevdiğim adam değildi görünüşüyle ama hissediyordum.

Aynı Murat'tı fakat bu ona güvenmemi sağlamazdı.

Benzin istasyonuna geldiğimizde Murat, "Hemen geleceğim, buradan ayrılma." dedi.

"Tamam, buradayım."

Murat arabadan inip beni içeride kilitlerken ona baktım.

Silahını burada bırakmıştı.

Tabancasını aldım ve abimin öğrettiği gibi mermisini kontrol etti.

Vardı.

Horozunu kapattıktan sonra sadece Murat'ın gelmesini bekledim.

Gelip kapımı açtığında tabancayı ona doğrulttum.

"Arabanın anahtarlarını ver."

"Ceren tek başına o adamlardan kaçamazsın."

"Benim ilk amacım o adamlardan kaçmak değil, beni sevdiğini söyleyip çekip giden adamdan kurtulmak."

"Neden?"

"Neden mi? Sana güvenmiyorum!"

"İyi, silahımı da al ve beni burada bırakıp git. Bizi öldürmek için gelen adamlar için beni hediye paketi de yapmak ister misin?"

"Duygu sömürüsü yapma."

Anahtarı bana verdi ve "Ölüme terk et beni, bekleme." dedi.

"Tamam." dedim ve ön koltuğa geçip arabayı çalıştırdım.

Murat bana sadece bakarken onu tekrardan geride bırakma fikri canımı yakıyordu.

İlk bıraktığımda abim onu yaralamıştı.

Şimdi ise ölebilirdi.

"Beni inandırman için bir dakikan var."

"Elimde somut hiçbir delil yok."

"Neden beni terk ettin?" diye sordum, usulca.

"Etmedim."

"Bana bir kere bile ulaşmaya çalışmadın Murat!"

"İmkanım yoktu!"

"Neden yoktu? Abim seni vurdu diye mi? Abim bizim ilişkimize izin vermiyor diye mi? Neden?"

"İlişkimiz açığa çıktığı için beni cezalandırdılar. Ben ameliyattan çıkar çıkmaz hiç bilmediğim bir yere götürüldüm. Bir aydır orada bağlı tutuluyorum."

Sinirle el bileklerini açıp gösterdi.

Bileğini tamamen sarmalayan bir yara izi vardı.

"Beni de al, abinin yanına gidelim. Orada bana ne yapmak istiyorsanız yapın. Bıktım artık, her türlü cezaya hazırım."

Derin bir nefes aldım.

"Yanıma gel otur."

Murat hızlıca yanıma oturduğunda "Ellerini, torpido gözünün üzerine koy. Hareket ettirdiğin an arabadan seni atarım." dedim.

Dediğimi yaptığında arabayı sürmeye başladım.

"Telefonun var mı?" diye sordum.

"Hayır. Bir aydır iletişim cihazlarından uzağım."

"Abim evi temizlemeyi başarmış mıdır?"

"Kesinlikle evet. Tolga muhtemelen büyük bir orduyla eve dalmıştır."

Mantıklıydı.

Biz varana kadar bir kez daha baskın bile yapabilir.

Derin bir nefes aldım ve arabayı ev yoluna kırdım.

"Beni seviyor musun?" diye soran Murat'a bakmadan "Senden nefret ediyorum." dedim.

"Bu bir cevap değildi."

"Bence bu kesin bir cevaptı."

"Beni sormayacak mısın? Sevip sevmediğimi." diye sorduğunda "Ne dersen inanmam. Sana güvenmiyorum." dedim.

"O bileklerinin sebebi bile başka bir şey olabilir."

Hiçbir şey diyemedi.

"Haksız mıyım?"

"Haklısın."

Beni sevdiğini duymak isterdim.

"Sormadın ama ben seni hala seviyorum. Ayrıldığımız günlerde senin için ailemi karşıma almayı planlıyordum."

Duygularımı kullanıp bana zarar vermek isteyebilirdi.

İnanmayacaktım.

Bunun için kendimi zorlayacaktım.

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now