Korkmuyorum

379 52 49
                                    

Kahvelerimiz geldiğinde getiren çalışana tebessüm ettim.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim, afiyet olsun."

Çalışan terastan indiğinde Tolga Bey'e geri döndüm.

"Hakan Bey'e ne olacak?"

"Cezasını vereceğim."

"Cezası ne olacak?" diye sordum, korkuyla.

"Bunu sorma." dedi ve kahvesinden bir yudum aldı.

"Neden? Ona ne yapacaksın ki?"

"Az önce bunu sorma, dedim."

"Duydum."

"Ama sormaya devam ediyorsun Filiz."

"Çünkü cevabını istiyorum. Lütfen cevabını verin."

"Cevabını söylemek zor değil ama sen etkilenirsin. Bence bugün olabildiğince etkilendin."

Kahve fincanı ile oynarken "Onu öldürecek misin?" diye sordum.

Cevap vermeden sigarasını içmeye devam edince "Tolga Bey." dedim.

Bana baktığında "Yaptığı şeyden ben etkilendim, onun cezalandırılmasını en çok ben istiyorum ama bir insanın ölümüne sebep olmak istemiyorum." dedim.

"Kendin için mi?" diye sorduğunda başımla onu onayladım.

"Bunun vicdan azabı ile yaşayamam, hayatımı etkiler."

Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.

Gözlerini göğe çevirdiğinde "Tamam." dedi.

"Tamam mı?"

"Zorlama işte, öldürmeyeceğim."

"Peki." dedim, sırıtarak.

Başını benden yana çevirdiğinde sırıttığımı görüp güldü.

"Pek de etkilenmemişsin gibi duruyor." dedi.

"Nereden çıkardınız bunu? Çok etkilendim."

"Dürüst olun. Sırf gitmeyeyim diye sarılıp ağladınız."

Gözlerimi kaçırırken "O kadar belli oluyor mu o?" diye sordum.

"Eh işte, biraz."

"Böyle şeyler olabilir."

"Tabii, olur."

Kahvemden bir yudum alıp onun gibi sandalyeye yaslandım.

"Diğer işimi biliyorsun." dediğinde ona bakmadan onu onayladım.

"Ne zamandan beri? İşe başladıktan önce de biliyor muydun?"

Onu önceden bildiğimi söylemem daha iyi olurdu.

İleride başım yanarsa bunu da kanıt olarak öne sürebilirdi.

"Hayır, işe girince öğrendim."

"Korkmadın mı?"

Ona baktım.

Merakla cevabımı bekliyordu.

"Bana zarar verecek misiniz?" diye sordum.

"Sana zarar vermem için bir sebep yok."

Tabii şu anlık.

İleride öğrenirse beni bitirirdi.

Öldürürdü.

"Öyleyse korkmuyorum."

"Buna sevindim." derken beklemediği bir cevap almışa benziyordu.

"Başkaları korkuyor mu?"

"Evet. Bazıları arkalarına dönmeden gidiyor, bazıları ise korkuyla yanımda çalışmaya devam ediyorlar."

"Aptallarmış."

"Ne?" deyip güldüğünde omuz silktim.

"Bana imkan verseniz tüm gün sizin yanı başınızda size danışarak çizim yapmak isterim."

"Peki." dediğinde doğru mu anladım diye merakla cevabını açmasını bekledim.

"Neye peki dediniz? Anladım, anlamında mı? Yoksa..."

"İşlerime mani olmadığın sürece yanımda çalışabilirsin."

Sırıtarak "Gerçekten mi?" diye sordum.

"Gerçekten."

"Sırf korkmuyorum diye mi?"

"Sırf yeteneklisin diye. Projemizi yakından takip etmek isterim."

"Çizimlerimi yırtmasanız daha yakından takip edebilirdiniz."

Kırıldığımı belli edercesine başka yerlere döndüğümde "Filiz." dedim.

"Hı."

"O tarz en büyük rakibime ait."

"Efendim?"

"Ne olursa olsun eşitlik sağlamayı sever, çizimlerini ona göre yapar. Senin çizimlerin ya ondan örnek alınarak çizildi."

"Ya da?"

"O çizdi."

"Hepsi benim kalemim, yemin ederim."

"Ben buna inansam bile başkaları inanmaz. Şirketimize zarar verir."

"Üzgünüm, bilmiyordum."

"Bunu bilip bilmemen önemli değil. Ben senden başka bir şey bilmeni istiyorum."

"Neyi?"

"Çizimlerini bizim şirketimize uygun hale getirmeyi."

"Sanırım bunu yapabilirim."

"Nasıl?"

"Yırtmadığınız son iki kağıttan üstte duranı hatırlıyor musunuz?"

"Evet."

"Onda önde duran taşı büyütmek istiyorum. Diğerlerini küçültmek."

"Ondan büyük bir taşın üretimi işimizi zorlar."

Yanlış bir yol olduğunu düşünmüştüm ki ayağa kalkıp gülümsedi.

"Hadi, gidip o tasarımı düzeltelim."

"Gerçekten mi?"

Başıyla beni onayladığında yerimden hızlıca kalktım.

Sigarasını söndürüp çöpe attıktan sonra üstünü toparladı ve "Acemiye böyle büyük bir proje verdiğim için hata yaptığımı söylüyorlardı." dedi.

Şaşırarak ona baktım.

"Başarısız olursam?"

"Bizim başarısızlığımız olur."

Güçlü ve ZarifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin