Zarif Manolyam

354 50 123
                                    

Otele girdiğimizde bizi bir ekip karşılaşmıştı.

Tolga aralarından biriyle tokalaşıp konuşurken çevreyi incelemeye koyuldum.

Bu kadar akıcı yabancı dil konuşabiliyor olması ilgimi çekmişti.

Aksanı...

İnsanda farklı hisler uyandırıyordu.

Anladığım kadarıyla aralarındaki en yetkili kişi bana da "Hoş geldiniz." dediğinde tebessüm ettim.

Teşekkür edip sohbete dahil olduğumda Tolga'nın bana baktığını hissettim.

Merakla ona döndüm.

Gerçekten bana bakıyordu.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum.

"Akıcı konuşuyorsun."

"Eh, biliyorum bir şeyler."

Birilerinin bursu sayesinde uzun bir dönem kurs almıştım.

Tolga odasının anahtarını alırken bana da bir anahtar verilir diye bekledim lakin tahmin ettiğim gibi olmadı.

Tolga bana döndü ve "Gidelim mi?" diye sordu.

"Ama tek bir anahtar var."

"Evet."

"Bunun anlamı..."

"Tek bir oda var."

"Seni zengin sanıyordum." dediğimde güldü ve "Maddi durumum çıkarlarıma göre değişiyor." dedi.

"Yakışıklı olunca bu sapıklığın romantik mi gelecek sanıyorsun?" diye sorduğumda güldü ve "Gidelim mi?" diye sordu.

"Öncelikle benim bir..."

Cümlemi tamamlamama izin vermeden elimi tuttu ve beni asansöre doğru sürüklemeye başladı.

"Ben ciddiyim."

"Ben de ciddiyim."

"Tolga."

"Efendim."

"Aynı odada falan kalmam."

"Peki. Bizi takip edenler gece sana uykunda suikast düzenlerler ise yetişemem."

"Ne?" diye sordum, dehşetle.

Yüzüğüme baktı ve "Nerede olduğumuzu her an bilebiliyor." dedi.

"O zaman mesafemize dikkat etmeliyiz." deyip elimi çektim.

"Otelin dışındalar."

Birisinin beni, bizi izlemesi beni gererken asansör gelmişti.

Tolga benim için kapıyı açtı ve "Rahatsız olacaksan sana ayrı bir oda tutabilirim. Önüne adam dikerim ama seni korumaya almam görünürse dikkat çeker. İş birliğimizi anlayabilirler." dedi.

Asansöre binerken "Umarım odada iki ayrı yatak vardır." dedim.

Arkamdan asansöre binip çıkacağımız katın düğmesine bastı ve "Gelecekte tek yatak isteyeceksin." dedi.

"Nasıl bir gelecekmiş o?" diye sordum.

Dudak büzdü.

"Her türlü yaşayacağız. Spoi yemeğe gerek var mı?" diye sorduğunda güldüm.

"Çok eminsin, sonradan hüsrana uğrama."

"Daha önce hiç olmadı."

"Daha önce isteğin bir kadındı?"

"İlkler iyidir Zarif Manolyam."

Lakap niyetine söylediği söz hoşuma giderken gülümsedim.

Asansör durduğunda kapıyı benden önce açıp geçmem için yol açtı.

Bu hallerine gülüp asansörden indim.

"Çok acele davranıyorsun. Ya sevmiyorsan, hevesten ibaretsem?"

"Bunun olmadığını biliyorum."

"Nasıl?"

"Fazla sorgulama." derken odamızın kapısını açtı ve "Hadi içeri gir." dedi.

Onu dinleyip içeri girdiğimde karşımda neredeyse bir duvarı kaplayacak cam bana Paris'in en büyük manzarasını sunuyordu.

Heyecanla cama yürüdüm ve Eyfel Kule'sine baktım.

"Çok... Çok yakınız."

Tolga arkamdan yaklaştı ve usulca sarılırken "Beğenmene sevindim." dedi.

Ona döndüm ve "Beğenmek mi? Buraya bayıldım." dedim.

"İstersen gezmeye çıkabiliriz." dediğinde hevesle kabul edecektim ki durdum.

"Birileri bizi takip ederken zevkli olmaz."

"Onlardan gizli devam edebiliriz."

"Ya onlardan kaçamazsak? Beraber yakın görünürsek yanlış anlaşılır."

Tolga parmakları ile yanağımı usulca okşarken "Ben sana asılan patronum. Sen ise planların doğrultusunda beni reddetmeyen minik köstebeğim." dedi.

"Köstebek?"

"Öyle değil misin?"

"Başta belki."

"Beni batırmak istiyordun." diyerek güldüğünde "Sen istesen de batamazsın." dedim.

"Ama istersen batarım."

"İlla gelirlerini istemiyorsan benim üzerime yapabilirsin." dediğimde güldü ve "Yavaşlamalısın." dedi.

"Sen kendini frenlemiyorsun."

"Dişe diş mi?"

Başımla onu onayladım.

Gülümseyerek yanağımdan öptü.

"Hazırlan, yarım saate çıkarız."

"Eh çok ısrar ettin." diyerek koşturmaya başladığımda güldü.

"Hiç istemiyorsun gibi."

"Sırf senin için hazırlanıyorum." derken bizden önce getirilen eşyalarımızdan kıyafet seçiyordum.

Güçlü ve ZarifWhere stories live. Discover now