Hoşlanıyordum

331 48 134
                                    

Tolga ile otelin arka çıkışından çıkmayı başarmıştık. 

Birlikte yürürken telefonum çalınca arayana baktım.

Murat'tı. 

Telefonu açtım ve "Efendim." dedim. 

"Vardın mı diye merak ettim güzelim. Haber de vermedin." 

"Üzgünüm, haber vermeye vakit bulamadım."

Tolga kiminle konuştuğumu merak ederek bana bakarken Murat, "Olsun. Şimdi ne yapıyorsun? Yolculuk iyi miydi?" diye sordu.

"İyiydi, merak etme. Yenice otele yerleştik." 

"Sesin dışarıdaymış gibi geliyor. Müsait değil misin?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilemeyip kısa bir süre duraksadım. 

"Balkonda oturuyorum, sanırım dışarının gürültüsü geldi."

Yüzüğümü otel odasında bırakmıştık. 

Şimdi dışarıda olduğumuzu fark ettirmesem daha iyiydi. 

"Anladım güzelim. O zaman ben seni rahat bırakayım, güzelce dinlen. Arada beni haberdar et, aklım kalmasın."

"Merak etme, ederim."

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda Tolga, "Murat mıydı?" diye sordu.

"Evet, beni merak etmiş."

"Sanırım neredeyse bizi yakalatıyordun." dediğinde "Birazcık." dedim.

Gülüp "İyi kıvırdın." dedi.

"Tabii."

Bu sefer de Tolga'nın telefonu çalmaya başladığında "Rahat yok sanırım." dedi ve telefonuna baktı.

"Ceren."

Telefonu açtı ve "Efendim abim." dedi.

"Evet, vardık."

Ceren de Murat gibi merak edip aramış olmalıydı.

"Haklısın, haber vermeliydim ama müsait olamadım."

"Hayır abiciğim, onunla alakası yok. Ben müsait olamadım."

Ceren'i duyamama rağmen ne dediğini aşağı yukarı anlayabiliyordum.

"Nereye gideceksin?"

"Neden?"

"Harun'a söyle. O bıraksın seni."

"Hayır, tek gidemezsin."

"Evet, karışırım."

"Hayır dediysem hayırdır."

"Ceren kaşınma abim."

"Hem tek başına ne yapacaksın?"

"Gideceğin yere kadar Harun bıraksın."

"Seni bıraktıktan sonra tek kalırsın, rahatsız etmez."

"Hayır, takip etmez."

"Evet, yalan söylüyorum."

Konuşması komiğime giderken kendimi gülmemek için tutmaya çalışıyordum.

"Abim ben senin güvenliğin için diyorum." 

"Biliyorum büyüdüğünü."

"İyi, tek git ama bana konum atacaksın ve sık sık beni haberdar edeceksin."

"Aklım mı kalsın Ceren?"

"Ceren bak geldiğimde kötü olur."

"Ceren!"

Tolga telefona baktığında derin bir nefes aldı ve "Yüzüme kapattı." dedi.

"Kızı fazla darladın. Bence iyi bile dayandı."

"Ona bir şey olursa diye korkuyorum. Tek isteğim onu güvende tutabilmek."

"Kaç yaşına gelmiş. Kendi başının çaresine bakabilir."

"Benim çevremi bilmiyor musun? Her an tehlikede."

"Madem onun için bu kadar endişeleniyorsun onu tehlikeye sokan işleri bırak."

"Bunun olmayacağını biliyorsun." dediğinde "Neden?" diye sordum. 

"Neden olamazmış?"

"Babam beni salar mı sanıyorsun?"

"Salmaz mı?"

"Salmaz."

"Peki nasıl başladın bu işlere?" diye sordum, merakla.

"Babam doğduğum an beni bu işlere soktu. Benim pek seçme tercihim olmadı." dediğinde ne tepki vereceğimi bilemedim.

"Seçme şansın olsa..."

"Seçmezdim."

"Bırakmak ister misin?"

"İsterim de zor. Şimdi bu konuyu kapatalım mı? Günümüzü benim dertlerimi konuşarak mahvetmeyelim."

"Sen benimle ilgileniyorsun. Bir gün de senin hakkında konuşsak sorun olmaz." dediğimde gülümsedi.

"Teşekkür ederim ama benim işim konuşmakla düzelmez."

"Yine de konuşmak istersen buradayım."

"Teşekkürler."

Derin bir nefes aldı ve "İlk gün ne yapmak istersin?" diye sordu.

"Seçeneklerimi öğrenebilir miyim?"

"Turistlik yerleri gezebiliriz ya da bugün buradaki mağazalarımı gezip iş kısmını bitirebiliriz."

"Sence?" diye sordum.

"İş kısmını son güne bırakabiliriz." dediğinde gülümsedim.

"O zaman turistlik yerleri gezmeyi çok isterim."

"O zaman planımız hazır." dediğinde tebessüm ettim.

Nasıl olduğunu bilmiyordum ama Tolga beni yaşadığım dertlerden uzaklaştırmayı başarmıştı.

Ona baktım.

Ondan hoşlanıyordum.

Güçlü ve ZarifOn viuen les histories. Descobreix ara