altmış bir

29.7K 2.9K 1.3K
                                    

Arda tırnaklarını yerken duş alan Bulut abisinin banyodan çıkmasını bekliyordu. O kadar sabırsızdı ki iki gündür sakince beklemesine rağmen şimdi on dakika bile ona fazla geliyordu.

Erhan'ın hareketlerini izlemişti ve kesinlikle gizli bir iş çevirdiğini anlamıştı. Telefon konuşmalarında hep uzakta konuşuyor, kendisine bir şey söyleyecek gibi oluyor ama daha sonra vazgeçiyordu.

Arda inanmak istemese de, aldatılıyor olabilirdi. Gözlerini açıp kapattı, düşünmekten deli olacaktı neredeyse. O sırada banyonun kapısı açıldığında oturduğu mutfak masasından banyonun kapısına bir bakış attı.

Bulut her zaman banyoda giyinip çıktığı için altında bir eşofman, üstünde ise hiçbir şey yoktu. Sadece kolyesi buğdaya yakın teninden sallanıyordu. Vücudunda ise hiçbir tüy bile yoktu.

"Abi," diye seslendi Arda, Bulut saçlarını küçük bir havlu ile kuruturken bakışlarını ona çevirdi ve elini durdurmadan göz kırptı ne oldu anlamında. "Gelir misin?"

Asef abisi olsa ona daha fazla yardımcı olabilirdi ama onun aklı o kadar doluydu ki muhtemelen hiçbir yardımı dokunmazdı. Onun dertlerinin arasında bir de kendi derdi ile rahatsız etmek istemiyordu.

"Para mı isteyeceksin?" diye sordu Bulut mutfağa girerken. Tezgaha yönelip bir bardak çıkardı.

"Hayır, akıl alacaktım." dedi Arda, evet ondan çoğu zaman para istediği için ilk onun aklına gelmiş olması normaldi.

"Ne konuda?" dedi Bulut sürahiden büyük bir bardağa su doldurup suyu kafasına dikerken. Havluyu ise omzuna koymuştu dik bir şekilde.

"Erhan konusunda." suyu içerken kaşları çatıldı. Anında bir problem olduğunu anlamıştı. Çünkü Erhan hakkında pek konuşmazdı ve ilk defa bu kadar tedirgin duruyordu. Suyu yarısında bırakıp bardağı tezgaha indirdi.

"Hayırdır, üzdü mü seni?" dedi Bulut kardeşinin gözlerinin içine bakıp yanda duran sandalyeyi çekip otururken. Arda derin bir nefes aldı, bunu söylemek bile ona zor geliyordu.

"Sanırım beni aldatıyor."

Bulut'un gözleri yerinden çıkacak gibi oldu, ardından sinirle kaşlarını çattı, bedenini biraz daha yaklaştırıp kardeşine yaklaştı.

"Kiminle?" dedi Bulut, hemen kavga moduna girmişti. Bu sefer de Arda'nın kaşları çatıldı.

"Abi burada konu kiminle aldattığı mı? Aldatıyor işte beni." 

"Tamam aldatıyor ama yabancıyla aldatması var, onda dayak yer. Bir de tanıdık, güvendiğin biriyle aldatmak var, onda da muhtemelen ikisi dayak yer." Bulut kesin kesin konuştu.

"Kızla aldatıyor abi, sanırım yani." Arda hâlâ huysuzca konuşuyordu.

Bulut birkaç saniye düşündü ve ardından ayağa kalkıp odaya gitti, geri geldiğinde elinde telefonu vardı, anında kulağına doğrulttu ve yeniden sandalyeye oturdu.

"Piç Turgay, bizim eve çık." dedi Bulut, karşıdan bir ses geldi ve kaşlarını çattı. "Hayır, vermeyeceğim." dedi ama Arda'nın kendisine baktığını anlayınca bakışlarını kaçırdı. "Film biletini vermeyeceğim." diye düzeltti.

Arda o ne kadar çabalasa da anlamıştı ve bakışlarını kaçırdı. Bulut birkaç küfür daha edip telefonu kapattı. Tam tamına üç dakika sonra zil çaldı. Bulut'un dudaklarında istemsiz bir gülümseme oluştu.

O kapıyı açmaya gittiğinde Arda kollarını masaya koyup çenesini de üzerine koyup önünde ki duvarı izledi. Kapının açılma sesini ve anında gelen sulu öpücük seslerini duysa da aldırmadı.

"Dur..bir.." Bulut abisinin sürekli lafı kesiliyordu. "Kapıyı- kapatayım.. ulan."

En sonunda küfür ede ede içeri geldiğinde az önce gittiği halinden daha farklı duruyordu. Boynu kızarmış, dudakları ıslaklıktan dolayı parlaktı ve saçları değişmişti. İki saniyede savaştan çıkmışa dönmüştü.

"Azgın göt yav." dedi yeniden yerine otururken. Arda ona bir şey demeden sırıtarak içeri gelen Turgay'a baktı.

"İki günlük depomu doldurdum." Bulut'un yanında dikilip elini beline koyduğunda Bulut gözlerini devirdi.

"Kes, başka bir konuyu konuşmaya geldik zırto." dedi Bulut.

"Neymiş?" dedi ve ardından tezgahta duran içi yarı dolu bardağa gözleri değince kolunu uzatıp bardağı aldı ve nefes nefese kaldığı için aniden kafasına dikip yeniden yerine bıraktı. Bulut kafasını kaldırıp başında dikilen Turgay'a baktı.

"Erhan, Arda'yı aldatıyormuş." Turgay  hiç afallamadı bile.

"Yapar." dedi sanki çok güzel bir şeyini söylermiş gibi.

"Nasıl yapar ya?" diye cırladı Arda. Turgay bu sefer bakışlarını ona çevirdi ve omuz silkti.

"Bizim ev pezevenk kaynıyor çocuk adam, yaparlar yani."

Arda daha fazla yıkılmıştı sanki. Burnunun direği sızlarken masaya çevirdi bakışlarını.

"Senin aldattığın gibi değil mi? O kızları unutmadım orospu çocuğu." Turgay mutfakta umursamaz bir şekilde bakışlarını gezdirdi.

"Allah belamı versin, gün yüzü görmeyeyim." ezbere konuşuyordu sanki, Bulut dişlerini sıkıp baktı. Kendisini savunmayıp böyle konuşunca da daha fazla kızamıyordu.

Bulut önüne döndü ve birkaç saniyelik sessizlik oluştu.

"Ee ne yapacağız o zaman? Asef ile beraber dövsek mi?" dedi Bulut, Arda'nın gözlerinin içine bakarken. Ama o sırada lafa yeniden Turgay atladı.

"Erhan hepinizin anasını siker ama benden söylemesi, ülkücü kurt üç beş çakaldan korkmaz." dedi ama ardından ekledi. "Sana demedim aşkım."

"Sen niye Asef'e bu kadar sinirlisin?" dedi Bulut dayanamayarak. Turgay aniden ciddileşti ve sinirlendi.

"Sinirli değilim." dedi, Bulut bunu daha sonra sorgulayacaktı. Her iki tarafta da bir şeyler dönüyor gibiydi.

"Neyse, o zaman yargısız infaz yapmadan bekleyeceğiz. Erhan'ı suç üstü yakalayacağız." dedi Bulut, ikisi de kafasını salladı. Ama Arda dudaklarını bükerek oturuyordu.

"Lunaparka götüreyim mi seni?" dedi Turgay gevşek gevşek. Arda sinirle kaşlarını çattı.

"Abi şuna bir şey de." dedi Arda. Bulut sinirli bir nefes alıp ayağa kalktı. Turgay'ı kolundan tuttu.

"Ben şimdi onu lunaparka götürürüm." dediğinde Turgay gevşek gevşek gülümsedi.

"Uçuyoruz babaaa."

Onlar mutfaktan çıkıp, Bulut'un odasına girdiler ve saniyeler içinde kapı kilitlendi. Arda aynı saniye kafasını masaya gömüp içini çekti.

Yanlış anlaşılma olması için dua ediyordu.

****

Gençler final yapacağım ya yakında, eğer değişik bir ayrıntı düşünüp onu yazma hevesi ile buraya gelmezsem...

NO:31 Onde as histórias ganham vida. Descobre agora