otuz iki K-A

51K 4.4K 3.1K
                                    

"Sizinkiler evde mi?" Sıla'nın soru ile kafasını yana çevirip baktı. Kız sonunda istediğini elde etmişti. Evirip çevirip kendisini ders çalışmak için eve davet ettirmişti. Neyse ki gördüğü diğer kızlar gibi fena biri değildi.

"Evet, evdeler." dediğinde kız rahatlamış bir şekilde gülümsedi. Onunla yalnız kalmak istiyordu ama o kadar da yalnız olmak istemiyordu.

"Anladım."

Kerem cebindeki elini oynatıp anahtarı hazırladı, apartmanın önüne geldiklerinde kapı açıldığında bakışları o yöne kaydı. Asef bilekliğini düzelterek dışarı çıktığında irkildi. Onu her gördüğünde olduğu gibi kalbi hızlı hızlı atıyordu.

Asef yakasını da düzeltip apartmanın kapısını kapatmak üzereyken bakışlarını çevirdi. İkisi göz göze gelince Kerem istifini bozmamak istese de gerilmişti. Asef'in gözleri Sıla'ya dönünce hafifçe kaşlarını çattı ve kapanmak üzere olan kapıyı itip ayağını kapının girişine koydu. Bildiğin barikat gibi duruyordu. Ama daha çok öylesine duruyormuş havası vermişti. Siyah kargo pantolonu ve postalı ile asker gibi duruyordu.

Kerem bu hareket ile kaşlarını çatarken apartmanın önüne gelmişlerdi bile. Sıla bir Asef'e , bir de kendisine dönüp baktı. İki ateşin ortasında kalmış gibiydi.

"Birader çekilde geçelim." dedi Kerem mesafeli bir şekilde. Asef o kadar rahat duruyordu ki sinirleri bozulmuştu.

"Yok, yönetici içeri kızları almayın dedi." alayla konuşup yerini daha da sağlamlaştırdı. Kerem'in kaşları çatıldı.

"Ne alaka lan?" diye sorduğunda Asef bu sefer alaylı halinden kurtulup kaşlarını çatarak Kerem'e baktı. Şimdi sinirli görünüyordu.

"Giremez diyorum birader. Uzatma."

Geçen ki konuşmadan sonra ilk yüz yüze gelmeleri böyle olmamalıydı. Kerem'in düşündüğü şeyle yüzü asıldı ama sinirlerine de hakim olamayıp Asef'in kolundan tutup çekti. Asef afallasada dengesini bulup karşısında durdu.

"Sıla, sen içeri geç. Ben geliyorum." dedi Kerem gözlerini Asef'ten ayırmadan. Sıla'nın gözleri ikisi arasında dolaştı.

"Kerem boşver." dedi fısıldayarak. Elini Kerem'in koluna koyduğunda Asef'in ateş saçan gözleri oraya odaklandı. Dişlerini sıkmaya başlamıştı.

Kerem onun bu yönünü ilk defa fark ediyordu. Kıskançlık. Ya da başka bir duygu. Ama kızın eli biraz daha orada durursa kız olduğuna bakmadan o eli tutup çekecek gibi duruyordu. Kerem kolunu yavaşça çekti.

"Sıkıntı yok. Sen geç, bizimkiler evdeler. Geleceğini biliyorlar." dedi bu sefer kızın gözlerinin içine bakarken. Sıla emin olamasa da kafasını sallayıp derin bir nefes aldı ve son kez Asef'e bakıp yarım açık olan kapıdan girdi. Kapı arkasından kapanırken Kerem bakışlarını ateş saçan gözlere çevirdi.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Kerem dişlerinin arasından. Asef kolunu çekip bir adım yaklaştı.

"O kızı neden getiriyorsun?" deliye dönmüş gibiydi. Kerem ona şokla baktı.

"Tek sorun o kız mı amına koduğumun yerinde?" sesini yükselterek konuştu dayanamayarak.

Asef sesini duyunca irkildi ve sinirli ifadesi kayboldu. Bir adım geriye giderken sinirli ifadesi de kaybolmuştu.

"Kerem konuşalım mı?" diye sordu sakin bir sesle.

"Konuş." dedi Kerem tok bir sesle.

"Yalnız kalabileceğimiz bir yerde? Gel arabam şurada." deyip eliyle karşı kaldırımı gösterdi.

Kerem birkaç saniye yüzüne çatık kaşları ile baktı, ardından arabaya baktı. Onunla konuşacaktı ama Asef gelmeyeceğini düşünmüş olacak ki bir adım yaklaştı.

"Lütfen, çok uzun sürmez." dedi ikna etmek ister gibi.

Kerem birkaç saniye daha durup arkasını döndü ve arabaya ilerledi. Anında arabanın açılma sesi geldi. Sürücü koltuğunun önünden dolanıp yana geçti. O kapıyı kapatırken Asef'de arabaya binmişti.

Arabayı çalıştırırken ikisi de birbirine bakmıyordu. Sokaktan çıkıp oturdukları yere arabayla 5 dakika mesafesi olan deniz manzarasına giderken tek kelime çıkmıyordu ikisinin ağzından. Araba durduğunda önlerinde çok güzel bir deniz manzarası duruyordu. Ve simit satan bir çocuk.

Kerem hâlâ kaşları çatık bir şekilde otururken onun sesini duydu. Fark etti ki o konuşmadan kendisi de ağzını açmayacaktı.

"Geçen gün dediğin şeyleri çok düşündüm.." diye başladı. Sesi sakin çıkıyordu. "Ben.. senin böyle hissettiğini bilmiyordum."

"Bildin de ne oldu?" dedi kendini tutamayarak. Asef sıkıntılı bir nefes alıp ona döndü.

"Bak Kerem, ben hayatım boyunca bir dolu homofobik ile karşı karşıya geldim. Ya da dışarıdan homofobik duran eşcinseller ile... Ve onlar yanımdayken farklı, dışarıda ise daha farklıydı. Lisede onlardan birinin arkadaşları ile bir olup ağzımı burnumu kırdığını biliyorum ben. Ve ondan önceki gece benimle öpüşmüşken." diye acı ve sinir dolu sesiyle anlattı. Kerem'de bakışlarını ona çevirdi.

"Seninde onlardan biri olduğunu düşündüm ve bir ders vermek istedim." dediğinde Kerem gözlerini kapattı ve yavaşça açtı.

"Çok iyi bir ders verdin. Ama ben bu dersi almıyordum zaten Asef. Yanlış dersi verdin." dedi sakince.

"Seninle yakınlaştığımızdan beri aklımdan kötü bir şey geçmedi ki benim. Bu yüzden yaptığın o şey bana çok koydu." dedi ardından gözleri dolmuştu. Uzun süredir içinde tuttuğu şeyleri anlatma fırsatı bulunca konuşma aşkı ile yanıp tutuşmuştu.

"Sen benim için o kadar farklıydın ki. Hayallerime en çok yakışan kişiydin sen." dedi hafifçe gülümseyip. Bunun acı dolu bir gülümseme olduğunu yabancı biri bile görse anlardı. Asef nefesini tutmuş onu dinliyordu.

"Şimdi içinden belki de benimle dalga geçiyorsun ne anlatıyor bu diye..." dediği sırada Asef kafasını sağa sola olumsuz anlamda salladı hızla. Kerem yutkunup devam etti. "O kadar küçük hayallerim var ki... Onları düşünüp mutlu oluyordum. Üstüne senle düşününce daha da mutlu oluyordum."

Asef'in gözlerinin dolduğunu görünce bakışlarını çevirdi ve deniz kenarına dikti.

"Fernweh demiştin bana, onu araştırdığımda daha doğrusu anlamını öğrendiğimde sana daha çok bağlandım. Sanki..." deyip gözlerini kapattı. Her şeyi söylememesi gerekiyordu. "Neyse."

Asef yüzünün her köşesini inceledi. Her şey kafasında daha net oturmuştu. Bir süre öylece durdular.

"Seni seviyorum." dedi Asef birden. Sesi öyle derinden gelmişti ki Kerem afallayarak ona döndü.

Asef sadece onu izliyordu. O an gözlerinde ki sevgiyi gördüğüne emindi. Ağzını açıp tek kelime bile söyleyemeden önüne döndü.

Bir süre daha öylece durdular. Asef gözünü ayırmadan bakıyordu ve bu Kerem'in kalbini tarifi imkansız bir şekilde yoruyordu.

"Eve geçelim." dedi sadece.

Asef itiraz edecek gibi olasa da ardından kafasını sallayıp arabayı çalıştırdı ve deniz kenarından çıktı. Kerem duyduğu itiraf ile kendisini daha iyi hissediyordu şimdi.

Kapının önüne geldiklerinde inmeden önce Asef'e bakmadan aşağı indi. Bakamıyordu çünkü yaralı hissediyordu.

Ne yapacağını bilmiyordu. Aklına gelen söz ile sıkıntılı bir şekilde apartmanın kapısını açıp içeri girdi.

'Katilini affedersen, seni bir kez daha öldürür.'

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin