kırk yedi T-B

44.1K 3.8K 2.2K
                                    

"Arda ben dışarı çıkıyorum, Erhan gelirse kapıyı açma." dedi Bulut ayakkabısını giyinirken.

"Olmaz abi." diye içeriden bağırdı Arda yalan söylemeyerek. Bulut gözlerini devirdi, zaten tepkisini ölçmek için söylemişti.

"Sıpa." mırıldanarak bedenini kaldırdı ve derin bir nefes alıp kapıyı açtı. "Ben gidiyorum."

"Tamam." dedi Arda yeniden.

Bulut kapıyı kapattı ve dışarı çıktı, merdivenlerden inerken aşağı katın kapısına bakmamak için çabalayarak hızlı hızlı aşağı indi. Dış kapıya vardığında günün heyecanını üzerinde hissediyordu ama gayet sakin ve umursamaz bir şekilde kapıyı açıp güneşli havaya çıktı.

Arabasına bir bakış attı ama bugün yürüyerek gitmesi gerekiyordu varacağı yere. Güneşli havalarda yürümek zaten daha bir hoşuna gidiyordu. Ellerini cebine koyup yürümeye başladığında üst geçite varmak üzereydi.

Sabahtan beri sigara içmediğini fark edip cebinden paketini çıkardı ve bir sigarayı dudaklarının kenarına koyup çakmağı buldu. Çakmağı bilerek tam olarak yakmıyordu ve rüzgar vurunca o küçük ateş tamamen kayboluyordu. Rüzgarın ters yönüne, arkasına dönüp sigarısını yakmaya dikkat kesildi. İnce sigara kağıdının ucu tutuştuğunda hafifçe eğdiği kafasını kaldırıp sigaradan bir duman çekerken karşıdan kendisi gibi umursamazca yürüyen çocuğa baktı.

Turgay'a gözleri saliselik olarak değerken onun bakışını anlamadığını görüp anında arkasına döndü. Dudaklarına hin bir gülüş yerleştirdi.

"Amına koduğumun dingili." diye mırıldandıp parmaklarının ucuna sıkıştırdığı sigaralı eliyle çenesini kaşıyarak yürümeye devam etti.

Onun dünden sonra kendisini takip edeceğini biliyordu, bu yüzden hiç şaşırmamıştı. Hatta o dangalak Türk dizilerinden hallice bir tavırla taksi tutup 'öndeki aracı takip edin' moduna girmesin diye yürümeyi tercih etmişti.

Biraz adımlarını hızlandırıp buluşmak için randevu ayarladığı çocuğun evine en kestirme yollardan yürümeye başladı. Turgay biraz gerisinde geliyordu. Bazen adımlarını bilerek yavaşlatıyordu gerizekalı çocuk kendisini kaybetmesin diye.

Kalabalık caddeye vardığında içkicilerin kamp kurduğu, kafaları güzel olan insanların arasından geçip turuncu taşlı apartmana ilerledi. Yürüdüğünden beri yaktığı üçüncü sigaradan son bir nefes daha çekip apartmandan içeri girdi.

Üçüncü kata çıkarken apartmanın penceresinden sokağa baktığında Turgay salağının hemen karşı duvara yaslanmış etrafı izlediğini gördü. Gözlerini devirip beşinci kata çıktı.

Zile birkaç kez basıp derin bir nefes aldı. Ediz sanki kapının önünde bekliyormuş gibi salise bile geçmeden kapıyı açıp kendisine yamuk bir gülüşle baktı.

"Hoş geldin yavrum." dediğinde Bulut kafasını sallayıp ayakkabısı ile içeri girdi.

"Hoş bulduk." deyip direkt salona geçti.

Biraz uzun bir süreyi burada geçirecekti.

--

"Zar tutuyorsun birader." dedi Ediz ağzında sigarasıyla. Diğer yandan da kızma birader oyununda sonuna yaklaşmış olan taşına bakıyordu.

"Lan bari burada zar tutuyorsun deme. Ne alaka amına koyayım." dedi Bulut ağzına bir cips atarken. Ona aldırmayıp gelen sayıyı ilerletti. Ve her zaman olduğu gibi kazandı.

"Öff sıkıldım." dedi Ediz ciğerine büyük bir zehir çekerken. Bulut geriye yaslandı, kendisi de sıkılmıştı.

"Ben de sıkıldım." yandan duran bitmek üzere olan sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktı.

"Acaba porno mu izlesek?" Bulut gözleri kısılırken bakışlarını ona çevirdi. Dediğinin aksine gayet saf duruyordu.

"Sonra da azıp beni mi sikeceksin?"

"İzin vermiyorsun ki." dedi bir kedi gibi koltuğa kafasını yaslayıp. Haşin olmasına rağmen oldukça masumdu.

"Denedim ama olmuyor işte." Bulut sıkıntı ile konuştu.

Turgay şerefsizinden sonra Ediz ile olmayı denemişti ama ön sevişmeden ötesine gidememişti. Normalde çok istemediği sürece pasif olmuyordu ama Turgay'ın kıskançlık damarını bildiği için defalarca başkalarının içine girmesini istiyordu.

Tabi ki bu düşünce biriyle yatma faslına gelene kadardı. Bunu yapmaya midesi kaldırmamıştı çünkü kalbinin bir odacığının onun için attığını biliyordu. Bu her ne kadar sinirlenmesini sağlasa da inkâr edilmeyecek bir gerçekti. Bunun farkına varıp ona göre hareket etmeye başlamıştı.

Kalbinin ritminin kimse tarafından duyulmasına ihtiyacı olmadığı için ilk başta hedefi sadece intikamdı. Ama bunu yaparken kendinden de ödün vermeyecekti.

"Biraz daha durayım gideyim. İşim gücüm var zaten." dedi Bulut kafasını geriye atıp.

"Seni acayip sikmek istiyorum Bulut." Ediz hipnoz olmuş gibi konuşuyordu. Kendisine zorla bir şey yapmayacağı için rahattı.

"Başkasını bulayım sana?" dedi dudaklarının kenarı kıvrılmışken.

"Senin o dar deliğin kimsede yok yavrum. Ve güzel kokun. Ve çekici oluşun, Ve-"

"Vermeyeceğim Ediz." dedi ifadesiz bir sesle.

"Orospu." dedi Ediz sinirle söylenip oturduğu yerden kalktı. Bulut gülmeden edememişti.

"Yemek söyleyeyim mi sana?" Ediz dayanamayıp sorduğunda Bulut kafasını olumsuz anlamda salladı. Ne kadar azgın olsa da içi temizdi ve kendisine değer veriyordu.

"Şimdi kalkacağım." Bulut'un lafı ile bakışları değişti.

"Ben de kalkayım,"

"Bir dur be azgın pezevenk." dedi Bulut ve sigarayı küllüğe bastırıp ayağa kalktı. Üzerindeki cips kırıntılarını sirkeledi. "Ben gidiyorum."

"İyi, git." dedi Ediz ortada öylece dururken.

Bulut etraftan anahtarlarını ve sigara paketini alıp kapıya doğru ilerledi. Aynanın önüne kendisine 'seksten çıktım' görüşünü verip yanı başında duran Ediz'e döndü. Aşırı yakışıklıydı.

"Daha sonra görüşürüz." deyip eğildi ve çenesinin kenarından öptü.

Ediz'de onu öptüğünde Bulut ıslık çalarak dışarı çıktı. Apartmandan dışarı çıkıp kemerinin tokasını düzeltti ve yürümeye başladı. O sırada gözü sokağın en köşesinde bekleyen sinirden deliye dönmüş Turgay'a değdi ama hemen kendini geri çekti.

Dilini köpek dişlerinde gezdirip keyifli bir gülümseme ile yürümeye başladı. Daha çok izleyecekti bu şerefsiz kendisini.

NO:31 Where stories live. Discover now