yirmi sekiz K-A

48K 4.6K 3.1K
                                    

"Kerem şu videoya baksana bir." dedi Sıla kolundan çekiştirip gülerek ekrana baktırırken. Kerem çayından içerken ekrana gözlerini kısarak baktı ve videoyu izledi.

Video aşırı kısaydı ve gerçekten komikti. Büyük bir kahkaha atarken ikisi birlikte gülmeye başlamıştı. Kısa ve gerçekten güldüren videoların hastasıydı.

"Bunu bana göndersene." dedi Kerem ekrana tıklayıp dm yerine basarken. Sıla gülerek kafasını salladı.

"Tamam." dedi ve Kerem'in başlarda olan ismine tıklayıp videoyu gönderdi. Kerem o sırada dm kutusuna dikkat kesildi. Kendinden başka hiçbir erkek yoktu. Üç kız arkadaşı ve kendisinin sohbeti duruyordu.

Rahatsızca kıpırdanarak önüne döndü. Sıla'nın kendisine aşık olduğunu biliyordu. Onun dilinden hiç duymamıştı, ortak arkadaşı alttan alttan vurguluyordu sadece. Sıla o kadar temiz biriydi ki sevdiğini söylemeye bile çekiniyordu.

"Böyle videolar buldukça atarım sana." ekranı kapatıp masaya koyarken. Kerem gülümseyerek kafasını salladı.

"Tamamdır." dedi ve önünde döndü.

O sırada izlenme hissiyle bakışlarını kafeteryanın girişine çağırdığında Asef'in ona kaşlarını kaldırmış, hafif bir gülümseme ile baktığını gördü. Bu gülümseme elbette samimi değil üstüne üstlük sinir bozucuydu.

Yanında flörtü olan çocuk duruyordu ve bir masada oturuyorlardı. Hangi ara gelmişlerdi bilmiyordu ama Asef'in bakışlarına bakılırsa gülüşmelerini ve konuşmalarını görmüştü.

İfadesizce bakışlarını çevirdi ve yanındaki kızın kendisine seslenmesiyle bakışlarını ona çevirdi. Dikkatini vermek biraz zor olmuştu çünkü kem gözlü yılanın onun her hareketini izlediğinin bilincindeydi.

"Yarın mekanda canlı müzik varmış. Gelecek misin?" diye sordu Sıla tatlı bir şekilde. Kerem yakın durduklarını fark edip biraz geriye çekildi.

"Bilmiyorum ki, boş olursam gelirim. Seyfi ve diğerlerine de sorarım." dediğinde kızın morali bozulmuştu. Elbette tek olmalarını isterdi ama Kerem bunu şu an istemezdi.

Kerem'in duygu durumları çok değişikti. Aklında biri varken başkası ile göz göze gelmek bile onu rahatsız ediyordu. Abarttığının farkındaydı ama huyu böyleydi.

Bir süre gözlerini başka yere çevirmeden sadece Sıla ile konuştu. Bir ara gözü Asef'in olduğu masaya kaydığında kendi kendine acıyarak gülümsedi. Hâlâ ondan bir şey bekliyordu ve bu çok acınası duruyordu.

Ders saati geldiğinde Sıla ile vedalaşarak kalabalık kafeteryadan çıkıp boş koridora girdi. Herkes ya kafeteryada ya da bahçede takılıyorlardı.

"Sen yoksan her şey eksik.. Sen yoksan her şey tamam.." diye ellerini cebine koyup şarkı mırıldanmaya başladı. Devamına ıslık ile devam etti.

Birden kolundan tutulup çekilince dengesini kaybetti. Korkuyla ağzından bir küfür kaçarken gözlerini iri iri açmıştı. Elini cebinden çıkarıp kendini çeken kişiye baktığında o uzerine eğilip açık olan kapıyı kapattı.

Asef kapıyı kapatıp geri çekilirken Kerem kaşlarını çatmış karşısında kendisine sinir bozucu bir gülümseme ile bakan çocuğa baktı. Dudaklarındaki sırıtışta ve yüzündeki ifadede bir duygu gizliydi ama çözemiyordu.

"Demek hemen kendine bir sevgili buldun." Asef dibine kadar girmiş yüzünü yaklaştırarak konuşuyordu.

"Bu seni ne kadar ilgilendirir?" diye sordu Kerem kafasını geriye çekerken. Onun nefesinin bile yüzüne düğmesini istemiyordu.

"Doğru, beni ilgilendirmez..." dedi Asef gülümseyerek bakışlarını başka yere saniyelik olarak çevirerek. Daha sonra yalancı bir merakla kendisine baktı.

"Kızla sevgili olduğunda benim izim silindi mi? Hani acı acıyı söker niyetine?" dedi bu sefer kafasını eğip yüzüne bakarken. Kerem'in kaşları daha da çok çatıldı.

"Ne anlatıyorsun?" Asef dudaklarını birbirine bastırdı ve bir anda kendini geri çekti.

"Yani diyorum ki bir erkekle öpüştüğünü, kızla çıkarak unutturmaya mı çalışıyorsun?" dedi yüzüklü eliyle çenesini kaşıyıp gülerken.

Kerem bir süre önce güvenerek bir şeyler paylaştığı çocuğun yüzünün her köşesine baktı. Onunla kurduğu hayaller şimdi kendisine utanç verici geliyordu. Nasıl bir kafayla öyle hayaller kurabilirdi ki?

Asef'in tavırları kendisini iyice bitiriyordu. O kendisini gökkuşağı diye tanımlardı belki ama Kerem'in renkli hayallerine karanlık gibi çökmüştü. Başkalarına gökkuşağı olurken, Kerem'e siyah olmuştu.

"Sandığının aksine bir erkek ile öpüştüğümün farkındaydım. Hâlâ da farkındayım. İnkar etmiyorum. Kabul etmem biraz zor oldu çünkü daha önce böyle bir şey yaşamamıştım." diye başladığında ilk cümlesiyle Asef'in kaşları havalanmıştı. "Saklamıyorum."

Kerem bir adım yaklaştığında Asef sadece ona bakıyordu. Böyle bir çıkış beklemiyordu.

"Kalbimde kimin olduğunun da farkındayım. Bunu da inkar etmedim, etmem." dediğinde Asef'in afallamış suratını birkaç saniye inceledi. Günlerdir içini yakıp kavuran acı şimdi gün yüzüne çıkmıştı.

Derin bir nefes aldı. Az önce bir nevi aşk itirafı yapmıştı. Bunu saklamıyordu. Ama Asef beklemiyor olmalıydı ki dili tutulmuş gibi bakıyordu. Az önceki sırıtışından eser kalmamıştı.

"Ama ne var biliyor musun?" dedi Kerem sakin bir sesle. "İçim ne kadar yansa da, senin elindeki bir bardak suya minnet etmeyeceğim."

Asef'in kaşları çatılmıştı.

"Kalbimin acısından ölsem de sana karşı asla bir adım bile atmayacağım." deyip geriye doğru bir adım attı.

Karşındaki çocuğun afallamış suratına bir süre bakıp derin bir nefes alıp arkasını döndü ve kapıyı açıp hızla dışarı çıktı. Arkasından sertçe kapanan kapıyı takmadan dersliğe yürümeye başladı.

Yutkunduğunda günlerdir boğazında duran yumru canını acımıştı.

Nereden çıkmıştı şimdi bu kalp acısı?

NO:31 Where stories live. Discover now