yirmi üç

46.6K 4.1K 2.8K
                                    

"Bulut başka bir şey ister misin?"

İbrahim'in sorduğu soruyla bakışlarını ona çevirdi. Ağzınin içine bakıyordu resmen. Hem kafeteryada beraber oturuyorlardı hem de Bulut ile aşırı ilgileniyordu.

"Yok yavrum." dediğinde kafasını salladı ve ince taşlı tesbihini çıkardı. Boncuklarıyla oynarken tesbihe ters bir bakış attı Bulut. Böyle ağır abi tiplemeleri hiç sevmiyordu.

"Tesbih niye taşıyorsun ya yanında?" bakışlarını çevirip omzunu silkti.

"El alışkanlığı." harbiden alışkanlığı vardı çünkü normalde kendisinin rahatsız olduğunu biliyordu ama yine de tesbihi arada sırada çıkarmadan duramıyordu.

"Ne değişik alışkanlıklarınız var ulan. Bizim alt kattaki salak da kürdansız duramıyor." dediğinde İbrahim kaşlarını çatmıştı.

"Geçen bana yumruk atacak cesareti kendinde bulan piçin arkadaşı mı?" diye sordu kafasını hafifçe sağa doğru oynatıp.

Bulut onun bahsi geçince bile rahatsız olurken nefesini sıkıntıyla dışarı verdi. Onun gibi kalitesiz bir orospu çocuğu sinirini bozuyordu.

"Aynen." dediğinde İbrahim tesbihini ters düz etti.

"Ben onu bir yerde kıstıracağım." dedi İbrahim büyük bir kinle.

"Offf rahat durun amına koyayım ya." dedi Bulut kahvesini eline alıp bir yudum içerken.

"Yok yok, seninle bir alakası yok. Kişisel meselem artık." geriye yaslanıp tesbihini çevirmeye devam etti. Üzerindeki montu da çıkarmıyordu.

"Ülkücü gay gibi bu da." dedi yanlarından geçen iki kız kıkırdayarak. İbrahim onlara ters ters baktı.

Cidden öyle duruyor diye düşündü Bulut. Önce eşcinsellere laf edip daha sonra da peşinden ayrılmayan ülkücüler gibi.

Bulut aynı onun gibi geriye yaslandı ve etrafına bakındı. Tam o anda daha önceden fark etmediği Turgay'ı gördü.  Yedi masa arkada, bölümden arkadaşları ile oturuyodu.

Bulut onun da kendisini fark etmediğini sanıp yüzüne bakarken, Turgay kaçamak bakışlarını masaya çevirdi. İkisi aniden göz göze gelince mal gibi kalmışlardı.

Turgay hiç istifini bozmadan kaşları çatık bir şekilde bakmaya devam etti. O da montunu çıkamamıştı, bu ikisi acayip salaktı.

Bulut sinirli bir bakış atıp kafasını çevirdi. Her yerden çıkıyordu bu şerefsiz. Götüne göz koymuştu resmen.

"Akşama boş musun?" diye sordu İbrahim birden. Sanırım bakışlarını fark etmemişti.

"İbo daha geçen gün buluşmadık mı? Bırak götünün acısı geçsin."

İbrahim biri duydu mu diye etrafına bakındı. Elbette daha bu derece cesur olmamıştı. Gerçi bu da cesurluk değildi, özel hayatın bayrak edilmesiydi.

"Ne kadar utanmazsın." dediğinde Bulut bakışlarını ona çevirdi. Kıpkırmızı olmuştu. Bu duruma gülümsedi.

"Niye utanıyorsun, üzerimde zıplarken gayet cesurdun?" Bulut sebepsizce onu sınamak istiyordu ama bunu neden yaptığını bile bilmiyordu. Sadece haz alıyordu.

"Bulut, deme işte öyle." dedi gözlerini tesbihe çevirip boncuklarıyla oynarken. Acayip utanmıştı.

Bulut derin bir nefes alıp bakışlarını çevirdi. Garip hissediyordu.

Tam o sırada kapıdan içeri bir çocuk girdi. Siyah gömlekli, kumaş pantolonlu mafya gibi bir çocuktu ve üniversitede acayip değişik bir tip gibi duruyordu. Boyu ise deve gibiydi.

Onunda elinde bir tesbih vardı ve etrafına bakınıyordu. Daha önce hiç burada görmemişti. Gözleri koyu maviydi ve esmerdi. Gözleri parlıyordu resmen.

"Ananı sikeyim." İbrahim küfür edince bakışlarını ona çevirdi. O da kendisi gibi o çocuğa bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordu çatık kasları ile. İbrahim ağzını şokla aralamış, garip bir ifadeyle izliyordu.

"Bu piçin ne işi var burada..."

"Lan ne oldu?" diye sordu Bulut ısrarla. Tamamen ona dönmüştü. İbrahim'in şok olmuş gözleri kendine döndü.

"Bizim düşman aşiretten, Azer." dedi çenesinin ucuyla bir yeri gösterirken. Bulut gösterdiği yere baktı, az önce baktığı çocuktu.

"Okulunu dondurmuştu, nasıl gelmiş bu?" İbrahim yerinde küçülmüştü, muhtemelen yine Bulut ile görünmek istemiyordu.

"E sen şimdi naneyi yimedin mi?" diye sordu Bulut bakışlarını İbrahim'e çevirip. Dudaklarının kenarı kırılmıştı.

İbrahim onu duymayacak kadar tedirgin olmuştu.

--

İbrahim'e aşırı yükseliyorum...

NO:31 Where stories live. Discover now