on iki E-A

49.1K 4.6K 3.6K
                                    

"Biri itiraf sayfası açmış la yine." dedi Turgay telefona bakarken. Kerem sigarasından bir duman çekip elindeki notlara baktı.

"Kapatırlar yine." dedi umursamaz bir şekilde. Bir itiraf sayfası açıldığında millet çok coştuğu için ilk onu açan kişi bulunmuştu, daha sonra da hesabı kapatılmıştı.

Tam o sırada normalde sakin apartmanda gülüşmeler geldiğinde Erhan kaşlarını çatıp kafasını telefondan kaldırdı. Üçü birden birbirlerine baktılar.

"Bu ne kadar ses lan." dedi Erhan ayağa kalkıp kapının önüne giderken. Gittiğinde küçük merceğe bir gözünü kapatarak baktı.

Asef ve Bulut yanında dört tane herifle gülümseyerek yukarı çıkıyorlardı.

Erhan'ın gözü Arda'yı aradı ama onu görmedi. Belki de önceden yukarı çıkmıştı. Hepsi gülüşürek yukarı çıktığında kaşları çatık bir şekilde kafasını geriye çekti.

"Ne olmuş?" dedi Turgay kafasını eğip sorarken. Kerem hissettiği sinir duygusuyla içeri yürüdü.

"Üst kattakiler iki,üç dallama ile beraber yukarı çıkıyorlardı." dedi eski yerine geçip otururken.

Kerem anında kaşları çatık bir şekilde kafasını notlardan kaldırıp baktı, Turgay telefonu bırakmış aynı ifadeyle bakıyordu.

"Sikişmeye mi getirmişler acaba." dedi Turgay, bu sözü üçünü birden rahatsız etmişti.

"Midem bulandı." dedi Kerem.

Erhan kenarda duran kürdanlardan bir tane ağzına aldı. Sağ bacağını titretiyordu. Kürdanı dilinde çevirmeye başladı.

"Neyse, ne bok yerlerse yesinler orospular." dedi Kerem ama tavırları bu dediğini desteklemiyordu.

Üçü de sebepsizce hissettikleri şeyden rahatsız olmuş öylece duruyorlardı.

"Aynen kardeş ya." dedi Turgay gülerken, elini koltuğun yaslanma yerine atıp kafasını yan çevirerek parmak uçları ile oynadığı yeri izliyordu.

Bir daha gülüp kafasını iki yana çevirdi. Ama gülüş samimi bir gülüş değildi.

Odada bir sessizlik oldu. Hiçbiri eski yaptığı işe geri dönemiyor, öylece duruyorlardı.

Erhan artık bacağını titretmenin hızını arttırırken bir anda kalktı ayağa. Diğer ikisi sanki bu anı beklermiş gibi ona baktılar.

"Geliyorum ben." dedi Erhan kapıya ilerlerken.

"Nereye lan?" diye sordu Kerem. Ama Erhan cevap vermeden ayakkabısını giyinip kapıyı açtı ve yukarı merdivene bakarken hızla kapattı.

Ne olacağını düşünmeden ikişer üçer adım yukarı çıkmaya başladı, diğer yandan da kürdanı çeviriyordu dilinde.

Onların kapısının önüne gelince düşünmeye fırsat vermeden zile iki kere bastı. İçeriden gülüşme sesleri geliyordu.

Dakikalar sonra kapı açılınca karşısında giyinik olan Bulut'u gördü. Evet giyinik olması önemliydi çünkü o merdiveni çıkma süresinde aklına binbir türlü görüntü akın etmişti.

"Hayırdır la hırbo?" dedi Bulut şaşırarak. Erhan bakışlarını içeri çevirdi ama görmeyi umduğu şeyi görmedi.

"Arda'yı çağırsana. Ayağı ile ilgili bir şey soracağım." dedi, başka bir yalan aklına gelmemişti. Bulut'un kaşları çatıldı.

"Sana ne lan benim kardeşimden?"

"Bulut musun güneş misin her ne boksan dellendirme beni çağır diyorsam çağır yemin ederim döverim seni." dedi Erhan büyük bir sinirle. Bulut böyle bir şeyi beklemediği için afalladı.

NO:31 Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz