kırk iki K-A

40.7K 3.6K 1.6K
                                    

"Kerem!"

Kerem dersten çıkmış avel avel telefonuna bakınırken Asef'in sesini duyunca durgun modundan çıkıp direkt kafasını kaldırdı ve sesin nereden geldiğine baktı. Karşısına baktığında kimseyi göremeyince omzunun üzerinden arkaya baktı.

Asef seri adımlarla yanına geliyordu. Üzerinde ki beyaz tişört ve altında bacaklarını saran siyah bir pantolon vardı. Uzunca giyindiği hırka ile oldukça yakışıklı görünüyordu. Ama Kerem'in ilgisini en çok siyah bileklikleri ve yüzükleri çekiyordu. Öyle yakışıklıydı ki resmen yetenekli bir ressamın tablosundan fırlamış gibiydi.

Asef yanına geldiğinde gözü ilk telefonuna kayıp ucundan baktı, öyle bir göz hapsine almıştı ki yanına kendisinden başka kimsenin yaklaşmasını istemiyor gibiydi. Daha sonra ise gözlerinin içine baktı.

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu, o sırada koridorda kalabalıklaşmıştı. Yoğun insan sesi gelince biraz daha yaklaştı.

"Dersim bitti eve gidiyorum." dedi Kerem kısaca. Ona hesap veriyor gibi durmak istemiyordu ama onu her gördüğünde hipnoz oluyordu sanki. Asef ne derse onu yapıyordu.

"Anladım, beraber gidelim. Benim dersim de az önce bitti." dedi yanından geçen kişiye omzunu biraz yaklaştırıp çarpmasını önlerken.

"Olur." dediğinde Asef'in yüzündeki gülümsemeyi gördü ama kafasını çevirip yürümeye devam etti. Asef hemen yanından gelmeye başladı.

"Aslında eve gitmeyebiliriz istersen. Dolaşalım mı biraz?" dedi Asef. Kerem telefonunu cebine koyup elini cebinden çıkarmadı ve göz ucuyla ona baktı.

"Nereye gideceğiz?" Asef omzunu bilmiyorum anlamında kaldırıp indirdi.

"Bilmem, beraber olalım da gerisi önemli değil." Kerem kaşlarını kaldırıp önüne döndü. Evet bu baya hoşuna gitmişti.

"Oo Asef Bey... siz kendinizi baya aştınız."

"Büyü yaptın." dedi direkt olarak. Kerem sırıttı.

"Büyü günah olum, yapmam. Hem yapsam sana mı yaparım?" biraz onu sınamak istiyordu. Asef'in kaşları çatılıp ona döndü.

"Kime yaparsın hayırdır?" o asil kişinin ardından böyle kıskanç bir keko çıkmasına çok şaşırıyordu Kerem. Çünkü Asef öyle duruyordu ki kendisi üstte olduğu sürece sevdiğiyle grup yapmayı bile kabul edecek biri gibi duruyordu.

"Kerem!" tam cevap verecekken kulağına dolan endişeli sesle kafasını çevirip Turgay'a baktı. Çıkışa doğru gidiyordu ve baya endişeli duruyordu.

"Noldu?" dediğinde hızlı hızlı yürürken elindeki telefonla bahçeyi gösterdi.

"Erhan kavga ediyormuş." dediğinde Kerem'in gözleri büyüdü. İçinde Erhan varsa bu sadece 'kavga' diye adlandırılmazdı. 'Cinnet, kaos, katliam' demekti onlar için.

"Hassiktir." dedi ve yanındaki bedeni umursamadan hızlı hızlı yürüyen Turgay'ın yanına koşar adım gitti.

Asef arkasından seslenerek hemen yanına geldiğinde Turgay'ı takip ederek dışarı çıktı. Dışarı çıktığı anda kavga sesleri kulağına dolmaya başlamıştı. Birkaç kişi daha onların gittiği yoldan hızla yürüyordu.

"Güvenliğe haber verin." bir kız bağırdığında Turgay ve Kerem birkaç saniye bakışıp adımlarını hızlandırdılar. Demek ki sandıklarından da büyüktü olay.

"Ulan Erhan..." dedi Turgay hızlı hızlı yürürken endişeyle.

Bahçenin tenha bir yerine girdiklerinde kalabalığı ve uzaktaki Erhan'ı gördüler. Bir çocuğun üzerine çıkmış delirmiş gibi yumruk atıyordu. Millet ayırmak ve onu durdurmak için hamle yapsa da o kadar sinirli duruyordu ki kimse yaklaşamıyordu.

"Erhan!" diye bağırdı Kerem. Dikkatini biraz dağıtıp kendine getirmek istermiş gibi.

Koşar adım ilerlerken Erhan titreyen elleriyle ayağa kalktı. Yüzü kendilerine döndüğünde Kerem yüzündeki ifadeyi görünce ürktü. O kadar kötü ve sinirli duruyordu ki, fena bir sinir krizi geçirdiğinin göstergesiydi bu.

Hiçbir tepki vermeden yumrukladığı çocuğun başında durup elini kemerine atıp kemerin demir tokasını açtı.

"Sikecek mi lan?" dedi Turgay patavatsız tavrı ile.

Erhan'ın yanına geldiklerinde kalabalığı aşıp yanına ilerlediler endişeyle. Ama Erhan'ın gözü kimseyi görmüyor gibiydi. Kemerini pantolonundan söküp iki ucundan tuttu ve yeniden yerdeki çocuğa eğildi.

"Cenk!" Asef'in endişeli sesini duyunca yerdeki çocuğu tanıdığını anladı Kerem.

Erhan kemeri çocuğun boynuna geçirip titreyen elleriyle iki ucunu darlaştırıp sıktı. Kanlı, sinirden çıkan damarlı ellerini zorladığı o kadar belli oluyordu ki, Cenk acısına rağmen gözlerini irileştirip elinden tuttu.

"Lan bırak!" dedi Turgay Erhan'a engel olmak için kolundan tutarken. Ama Erhan bir gram bile yerinden kıpırdamıyordu.

Kerem yanına gelip kolundan tutsa da o sadece çocuğun yüzüne bakıp dişlerini sıkarak kemeri sıkıyordu. Cinnet geçiriyordu.

Kerem'in gözü az önce geldikleri yönden bu tarafa kalabalık bir şekilde gelen ülkücülere kaydığında Cenk'in selası beyninin içinde okunmaya başlamıştı.

Erhan ise hiç kimseyi duymadan çocuğu boğup öldürmek istermiş gibi daha da sıklaştırıyordu kemeri.

NO:31 Where stories live. Discover now