otuz yedi T-B

49.6K 3.8K 4.1K
                                    

Bulut bir sigara yakıp camı biraz açarak koltuğa oturdu. Bugün evde kimse olmadığı için evde sigara içip rahat rahat oturabiliyordu. Normalde Arda içeride olunca fazla içmemeye özen gösteriyorlardı.

Sigarasıdan birkaç duman daha çekip ıslak saçlarını karıştırdı. Tam o sırada zil çaldığında oturduğu yerde dikleşti ve yarım sigarasını küllüğe bastırıp ezdi ve ayağa kalktı. Saçını düzeltip kapıya yürürken saniyeler sonra kapıyı açtı.

Turgay karşısında siyah bir pantolon ve siyah tişört ile duruyordu. Bugün evin boş olmasına minnet ederek daha bir kelime bile etmeden onu bileğinden tutup içeri çekti ve kapıyı kapattığı anda hoş geldin öpücüğü niyetine dudaklarına bir öpücük kondurdu.

"Bir selam verseydin ne bu açlık?" dedi Turgay öptüğü yeri dudakları ile yalarken. Bulut şu an hiçbir şeyi umursamıyordu.

"Acelemiz yok ama iki saniye sonra biri gelecek gibi seni yemek istiyorum." dedi Bulut sırıtarak.

"Hmm..." dedi Turgay ve giyindiği spor ayakkabıyı çıkardı.

Elini uzattığında Bulut ilk başta afallasada o da elini uzattı ve tuttu. Turgay parmaklarını birleştirdiğinde bu duygusal hareket ile irkilmişti ama sesini çıkarmayıp ona uyum sağladı.

"Asef ve Arda nereye gitti de beni otele atmak yerine eve attın?" eve yıllarca gelmiş gibi bir tanıdıklık ile içeri giderken Bulut biraz arkasında onu takip etti. Daha sonra iki adımda yanına geldiğinde Turgay elini daha sıkı bir şekilde tuttu.

"Asef dışarı çıktı, Arda'nın da okulda işi varmış. Sorduğuma göre akşama kadar kesinlikle gelmezler."

Turgay o sırada evi inceliyordu. Bakışları her köşeye kayarken Bulut'da birleşmiş ellerine bakıyordu. Bu hareket hâlâ garibine gidiyordu ve içindeki heyecan. Elleri o kadar güzel duruyordu ki normal bir zamanda olsa fotoğraf bile çekebilirdi.

"Anladım, güzel o zaman." deyip Bulut'a döndü. Dudaklarında davetkar bir gülümseme vardı.

Bulut gözleri birbirine değdiği an yine kapidan girdiği andaki gibi hissetti. Onu çok fena sikmek istiyordu. Sanki Turgay ona bir büyü yapmıştı ve onca nefret şimdi tutkuya dönmüştü.

"Başlayalım mı filme?" dedi elini bırakmadan ona yaklaşırken. Turgay gülümsediğinde Bulut çoktan boynuna gömülmüştü bile.

"Başlayalım." dediğinde diliyle boynuna bir darbe attı. Turgay elini serbest bıraktığında anında boşta kalan eli kalçasına kaymıştı. Kalçasını sıkıp okşarken Turgay sadece ona yön veriyordu.

Turgay boynundaki dudakları kendisinden uzaklaştırdı ama saniye bile kaybetmeden dudaklarının arasına yumuşak deriyi. Bulut hızlı hızlı öperken o da aynı şekilde ona karşılık veriyordu.

Bulut dudaklarını sömüren çocuğun belinden tutup öpüşmeye devam ederken onu yatak odasına doğru yönlendirdi. Yavaş ve sarsak adımlarla arka arkaya giden çocuğu yatak odasına soktuğunda sağ ayağı ile kapıyı kapattı. Dudakları bir saniye bile durmuyordu.

Bulut dayanamayarak dudaklarını sertçe ısırdığında Turgay hafifçe inledi. Bu inleme ikisinin de hızını arttırmıştı. Bulut soluk soluğa onu yatağa getirip yatırdığında üstüne çıkıp Turgay'ın yanağını tuttu ve iki taraftan baskı uygulayıp dudaklarının büzüşmesini sağladı. Dişlerini sıkıp birkaç saniye bu görüntüye baksa da ardından alt dudağını dişlerinin arasına alıp sertçe ısırdı yeniden. Bu sefer hafifçe kanayınca daha zevkli bir şekilde emmeye başladı. Geri çekilip kışkırtan bakışlar ile kendisine bakan çocuğun yanağını daha fazla sıktı.

NO:31 Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz