on dokuz K-A

50.1K 4.5K 2.5K
                                    

Uzun süredir hissettiği duygular uyuyamadığı bir gece yarısı yine karabasan gibi üzerine çökmüştü. Sağa dönüyordu onu hatırlıyordu, sola dönüyordu dudaklarını anımsıyordu.

Fernweh demişti... Daha önce bu kelimeyi hiç duymamıştı. Araştırdığında ise resmen kendinden bir parça bulduğunu hissetmişti. Bir yapboz gibiydi ve sanki bitmesi için tek bir parçayı da bulmuştu.

"Yok, uyuyamıyorum." deyip üzerindeki yorganı bir çırpıda atıp yataktan kalktı.

Sehpanın üzerinde duran paketten bir sigara alıp odadan çıktı ve sessiz, karanlık salonda ilerleyip balkona çıktı. Gecenin ayazı vücuduna vururken uykusu daha da kaçmıştı.

Her zaman balkonun kenarında bulunan çakmağı eline aldı ve dudaklarıyla sabitlediği sigaranın ucunu tutuşturdu. Sigaradan bir duman çekerken sigara kağıdı cılız bir ışık ve ufak çıtırtı ile yanıp söndü.

Çakmağı kenara bırakıp balkon demirlerine ilerledi. Sokak lambasının aydınlattığı sokağa bakarken soğuk demire dirseğini dayayıp belini biraz eğdi ve sigarasını içmeye başladı.

Koskoca sokakta sadece iki evin ışığı yanıyordu. Belki de onlar da kendisi gibi düşünmekten uyuyamıyordu. Ya da daha farklı hayatları vardı.

Yukarıdan bir ses gelince kafasını kaldırıp baktı. Üst katın balkonunda önce bir karartı oluştu, daha sonra ise Asef göründü.

O da kendisi gibi sigara içiyordu ama onun aksine hiç uyumamış, sanki son bir sigara içip huzurlu uykusuna dönecekti.

Onun uykusu huzurlu olurdu, belki de yanında yatmakla bile başkalarını huzurlu hissederdi. Kerem onunla uyumanın bir şans olduğunu düşündü. Aklından onun yüce bir kişilik olma düşüncesi hiç çıkmıyordu.

Asef ile gözleri buluşunca üst kattaki esmer çocuk hafifçe gülümsedi. Ama sıradan bir gülümseme değildi, her zaman ki sinsi denilemeyecek kadar çekici bir gülümsemeydi.

Hiçbir şey demeden bir süre gözlerinin içine baktı.

Düşündüklerinden kurtulamıyordu ve sanki o da bunu anlıyormuş gibi bakıyordu.

Gözlerini çevirip sigarasını bitirmeden balkon demirine sürdü ve ardından karanlık sokağa attı. Arkasını çevirip balkon kapısını açıp salona girdi.

Düşünmeye fırsat vermeden adımlarını kapıya yöneltti ve kenarda duran anahtarı alıp kapıyı açtı. Ayakkabısını giyinirken kapıyı sessizce kapattı.

Yutkunarak merdivenlerden yukarı tırmandı. Adımları o kadar hızlıydı ki, kendine düşünme payı bırakmak istemiyormuş gibiydi. İlk defa hisleriyle hareket etmek istiyordu.

Yukarı çıkıp kapıya baktığında kapalıydı. Ama son basamağı da çıktığı anda kapı açıldı. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.

Apartmanın bir yanıp bir sönen otomatik ışığının altında Asef'in yüzünü gördü. Asef gözlerinin içine bakıp ayakkabısını giyindi ve aynı kendisi gibi kapıyı sessizce kapattı.

Gülümseyerek kendine doğru bir adım atıp bileğinden yakalayınca itiraz etmedi. İtiraz etmediğini gören esmer çocuk memnun bir ifadeyle yüzüne bakıp ardından yukarı merdivene yöneldi.

Asef önde, o arkada yukarıdaki kimsenin olmadığı kata çıktılar. Çıktıkları anda duvara yaslanınca itiraz etmedi. Asef önünde durmuş direkt olarak boynuna yönelmişti.

Dudakları boynunu esir almışken bu sefer Kerem direkt olarak ona karşılık verip boynunu daha çok açtı ve elini onun ensesine koyup kendine biraz daha bastırdı.

Yakası biraz daha açılıp tamamen Asef'in dudakları ve dili tarafından istilaya uğramışken inlememek için dudaklarını birbirine bastırdı.

Asef kalçasına elini sertçe atıp kendisini bastırdı ve kafasını kaldırdı. Kerem gözlerinin içine baktığı anda tahrik olmuş bir şekilde bu sefer dudaklarına bastırdı ıslak dudaklarını.

Kerem ona aynı anda karşılık vermeye başladığında Asef'in hareketleri daha da hızlandı kendisini yönlendirdi.

Asef bir saniye dudaklarından ayrılıp merdivenin köşesine oturdu ve anında Kerem'i kendisine çekip kucağına oturttu.

Kerem kucağa oturmaktan rahatsız olsa da sesini çıkarmadı. Zaten saniyesinde yine arsız dudaklar tarafından saldırıya uğramıştı.

Asef iki elini tutup ikisinin arasında açıp, parmaklarını birleştirdi. Şimdi onun ellerinden destek alıyordu. Bir yandan ensesine ve saçlarına dokunmak istese de diğer yandan el ele tutuşmak onu daha heyecanlandırıyordu.

Kerem kucağından biraz yükseldi ve dudağını öyle öpmeye başladı. Asef kafasını çok hafif yukarı kaldırmak zorunda kalmıştı.

Kerem'in bilmeden ona sürtünmesi ise alt taraflarının hareketlenmesine sebep olmuştu.

Nefesleri kesilene kadar öpüştüler. Ne kadar sessiz olmaya çalışsalarda öpüşme sesleri apartmanın içinde yankılanıyordu. Asef daha fazla ses çıkmaması için dudaklarını ondan ayırdı.

Işık tamamen kapanmıştı ama gözleri karanlığa alıştığı için onun yüzünü görebiliyordu Kerem. Dayanamayıp dudaklarına bir öpücük daha kondurup çekildi.

"İyi geceler öpücüğü mü bu yoksa?" dedi Asef gülümseyerek. Fısıldayarak konuşuyordu. Kerem nefes nefese yüzüne baktı.

"Evet, her gece almak istemez misin?" dediğinde Asef memnuniyet ile gülümsedi.

"İsterim."

Kerem ifadesini bozmadan bir daha uzanıp dudaklarından öptü. Altındaki hareketliliğin farkındaydı. Keza kendisi de aynı durumdaydı.

"Kimsenin haberi olmasın." dedi Kerem altını düşünmemeye çalışarak. Asef bir süre durdu ve ardından kafasını salladı.

"Tamam."

Daha sonra ise hiç konuşmadılar. Güneş doğana kadar birbirlerini küçük küçük öpmeye devam ettiler.

Ardından yakalanmamak için bir saattir oturduğu kucaktan kalktı Kerem ve ikisi beraber aşağı indiler. Asef kapının önüne gelince ne yapacaklarını bilemeyerek durdular birkaç saniye.

"Görüşürüz." dedi Asef ve ondan bir hamle gelmeyince eğilip şişmiş olan dudaklara bir öpücük daha kondurup geri çekildi.

"Görüşürüz." dedi Kerem aynı şekilde ve kafasını çevirip merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

En son merdivene baktığında Asef'in onun inmesini beklediğini görünce kafasını hızla çevirdi ve hızlı hızlı indi aşağı.

Kapıyı sessizce açıp kapattı ve anahtarı kenara bırakarak aydınlanmaya başlayan salona bir bakış atıp odasına gitti.

Sanırım uyumadan önce yapması gereken bir şey vardı.

NO:31 Where stories live. Discover now