kırk dört

38K 3.6K 1.9K
                                    

"Kerem baktın mı sen Erhan'a?" diye sordu Turgay baynodan çıktığında. Gerginlikten her yeri ağrımıştı ve Erhan'ın kanlı elleri vücuduna temas edince kendini kötü hissetmişti.

"Hayır, kapısı kitli ve..." dedi Kerem ama devamında sustu. Turgay havluyu kenara bırakıp yüzüne baktı.

"Ne?" diye sordu.

"Ağlıyor sanırım." üzgün bir sesle konuşunca ikisininde yüzü düşmüştü. Kerem'in karnına üzüntüden dolayı sancı girerken derin bir nefes alıp geriye yaslandı.

"Dünden beri bir şey de yemedi." evet tam tamına bir gündür su içmek dışında hiçbir şey yemiyor, içmiyordu. Kapısı kilitli olduğu için kimsenin girmesine de izin vermiyordu.

O sırada zil çalınca Turgay saçlarını dağıtıp kapıya yöneldi. Kapının soğuk kulbunu tutup aşağı indirdi ve kapıyı açtı. Asef ve Arda kapının önünde duruyordu. Küçük olan çocuğun yüzü aşırı solgundu.

"Gelin." dedi Turgay kapının önünden çekilirken. Asef kafasını sallayıp ayakkabısını çıkarıp içeri girerken Arda'da aynı işlemi yaptı.

"Erhan nerede?" diye sordu direkt olarak Arda.

"Odasında, çıkmadı daha."

Arda'nın morali bozulurken bakışlarını halıya dikip içeri geçti. Turgay kapıyı kapatıp salona girdiğinde Kerem'in ayağa kalkıp direkt olarak Asef'in yanına gittiğini gördü. Diğer küçüğü gözü görmüyordu.

"Cenk ne oldu?" diye sordu. Asef'in anında siniri bozulmuştu.

"Hastanedeymiş hâlâ, oradan çıktıktan sonra polis ifadesini alıp mahkemeye çıkarabilirmiş bilmiyorum ama muhtemelen serbest bırakırlar."

Olaydan sonra polisler Erhan'ı bulduğunda ifadesini almıştı. Erhan'ın dediğine göre Cenk birinci sınıflardan iki tane çocuğa uyuşturucu satmıştı. Hatta birine zorla vermeye çalışmıştı. Erhan birkaç saat nezarethanede kalsa da birinci sınıflardan o çocukları bulup konuşturduklarında haklı olduğu ortaya çıkmıştı. Daha sonra da ülkücü tayfanın birkaç yakın tanıdığı ile bir sıkıntı olmadan Erhan ifadesi imzalanıp serbest kalmıştı.

Erhan tek başına kalınca siniri biraz azalsa da bu seferde ruh gibi eve dönmüştü ve geldiğinden beri ise kendini odaya kapatmıştı. Bu hem alt katı hem de üst katı çok endişelendiyordu.

"Yedi mi bir şeyler?" diye sordu Asef. Kerem olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Tamam, ben bir bakayım ona bir çorba falan yapayım. İnşallah evde bir şeyler vardır." dedi mutfağa ilerlerken.

"Ben de geleyim yardım edeyim sana." dedi peşinden giderken. Turgay arkasından kaşlarını kaldırarak baktı.

"Biz ölüyoruz desek yan odaya gelmez, yardım edecekmiş reis." dedi alayla. Onlar mutfağa gittiğinde ortam sessizlemişti bir tek Arda'nın nefes sesleri duyuluyordu. Bakışları ona döndüğünde öylece durmuş yere bakan küçüğü görünce derin bir nefes aldı.

"Arda, hadi gel biraz oturalım. Sonra Erhan kapıyı açarsa yanına gidersin." dedi eliyle koltuğu gösterip.

Arda kafasını sallayıp koltuklara ilerlediğinde hemen peşinden gidip karşı koltuğa oturdu. İkisi de sessiz sedasız oturuyorlardı. Birkaç dakika durup etrafına bakındı ama daha sonra dayanamayarak sincap çocuğa döndü.

"Bulut abin nerede?" diye sordu, dünden beri onu görmemişti. Nerede olduğunu aşırı derecede merak ediyordu.

"Bilmiyorum." dedi Arda kısaca. Ses tonu öyle kötüydü ki daha fazla zorlamayıp önüne döndü.

Bir yarım saat kadar sonra zil çalınca kapıyı açmaya gitti yeniden. Onun geldiğini bildiği için yüz ifadesini daha umursamaz tutarak kapıyı açtı. Bulut baya iyi bir şekilde giyinmişti ve telefonu ile oynuyordu. Kafasını kaldırıp saniyelik olarak baktı ve sinirli bir şekilde kafasını indirip ayakkabılarını çıkararak içeri girdi.

Turgay arkasından birkaç saniye baksa da daha sonra kapıyı kapatıp içeri girdi. Bulut direkt olarak Arda'nın yanına gidip onunla konuşmaya başlamıştı. Kendisini yok sayıyordu.

Bir yirmi dakika kadar sonra ise Asef elinde bir tepsi ile mutfaktan çıktı. Arda hızla yerinden kalkıp onların peşine takıldı. Çünkü Asef abisinin insanlarla iletişimini biliyordu. Muhtemelen kapıyı açacaktı Erhan.

Kerem, Arda ve Asef salonu terk ettiğinde Turgay ve Bulut salonda tek başlarına kalmışlardı. Bulut yine onu görmezden gelerek tek eliyle telefonunu umursamaz bir şekilde karıştırıyordu. Sadece nefes sesleri odanın içinde yankılanırken Turgay yan yan ona baktı.

"Nörüyon?" dedi alayla.

Bulut kafasını telefondan kaldırmadan kaşları çatık bir şekilde ağır ağır gözlerini ona çevirdi. Birazdan üzerine atlayıp öldürecek gibiydi.

Turgay onun bu haline gülmeden edemedi. Bulut onunla uğraşmak istemiyormuş gibi kafasını iki yana salladı ve bıkkın bir nefes verip yeniden bakışlarını telefona çevirdi.

Turgay ona hâlâ gülerek bakarken gözleri birden boynuna takıldı. Boynunda ufak bir morluk vardı ve bu yeni bir iz gibiydi. Gülüşü solup yerini sinire bırakırken kaşları çatıldı. Hiç masum bir iz değildi ve aklına birkaç görüntü geldiğinde dişlerini sıktığını fark etti.

Tam o sırada Arda ve Kerem salona girdiğinde gözleri birkaç saniye onlara dönse de sonra yeniden kendisine bakmayan çocuğa çevirdi sinirli bakışlarını. Bulut kafasını kaldırıp onlara baktı.

"Asef nerede?" diye sordu Arda'ya hitaben. Ama Arda o kadar üzgün duruyordu ki konuşmadan tekli koltuğa oturdu ve bacaklarını kendine çekti.

"Erhan'ın yanında. Erhan bir tek onu istedi." dedi Kerem anlam veremezken. Bulut afallasada kafasını salladı.

Şimdi herkes sessizce oturuyorlardı. Turgay sınırının geçmesi ve şimdi onu düşünmemek için önüne dönüp bacaklarını titretirken yarım saat kadar sonra içeriden Asef çıktı. Herkesin bakışları ona dönünce arkasından Erhan'da geldi.

Gri eşofmanı ve siyah tişörtü ile oldukça dağılmış görünüyordu. Saçından birkaç tutam alnına dökülmüştü ve gözü şişmişti. Baya kötü duruyordu.

"Erhan bir şeyler anlatacakmış." dedi Asef yumuşak bir tonda. Arda anında oturuşunu düzeltip gözlerini ayırmadan Erhan'a bakmaya başladı.

Erhan kimsenin gözünün içine bakmadan Turgay'ın koltuğuna gelip oturduğunda şimdi herkes onun konuşmasını bekliyordu.

---

Reklamlardan sonra devam edeceğiz...

NO:31 Where stories live. Discover now