otuz üç E-A

51.3K 4.2K 1.7K
                                    

Zil çaldığında Erhan ve Turgay birbirlerine baktılar. Kerem'in geleceğini biliyorlardı ve o şerefsizin anahtarı olduğu halde zile basması sinirlerini bozuyordu ikisinin.

"Beklesin biraz pezevenk." dedi Turgay umursamaz bir şekilde. Bir bacağını koltuğun yaslanma yerine koymuş telefonuyla oynuyordu.

Erhan zil bir kez daha çalınca sinirle yerinden kalktı. Zil çaldıkça daha fazla sinirlenecekti çünkü. Söve söve kapıya varıp bir hışımla açtı.

"Amına bastığım anahtarını-" dediği sırada kendisine korkuyla bakan kızı gördüğünde gözlerini irileştirdi.

"Sıla kardeş kusura bakma, Kerem sandım ben." dediğinde kız yediği küfürü birkaç saniye hazmedip ardından kafasını salladı ve gülümsemeye çalıştı.

"Yok yok, önemli değil..." dedi ama hâlâ ürkekce duruyordu. "Kerem bir arkadaşını gördü apartmanın önünde. Onunla konuşuyor, beni de yukarı gönderdi."

"Aa anladım. Buyur gel sen." dedi biraz geri çekilerek. Kız daha fazla korkmasın diye hafifçe gülümsedi.

Kız bir şeyler daha anlatırken aşağıdan gelen sesle gözleri merdivene kaydı. Arda görüş alanına girdiğinde heyecanlanmıştı. Arda ilk Erhan'a daha sonrada kıza bakıp kaşlarını çattı.

Erhan göz ucuyla kıza baktı. Kız ayakkabısını çıkarıp yavaşça içeri girerken Erhan eliyle Arda'ya bekle işareti yaptı.

"Müsait değil mi içerisi?"

"Geç geç sen." dedi Erhan, kız içeri yavaşça girip ilerlediğinde Erhan onun içeri girmesini fırsat bilerek hemen kenarda duran ayakkabısını giyindi ve kapıyı örtüp dışarı merdivenin ucunda bekleyen Arda'ya döndü.

"Kim o kız?" dedi Arda aniden. Erhan sincabın önüne gidip kafasını eğerek baktı.

"Kerem'in arkadaşı, ders çalışmaya gelmiş." dediğinde açıkladığı şeyle ilgilenmiyordu. Bakışları Arda'nın küçük dudaklarındaydı.

"Hani Kerem nerede, o neden açmıyor kapıyı?" dedi Arda hâlâ kıskançlık yaparken. Erhan dilini ısırdı ve çocuğun bileğinden tuttu.

"Gel yukarıda anlatayım." boğuklaşmış sesi her şeyi anlatıyordu zaten.

Arda'yı çekiştirerek her zamanki yerine götürdüğünde çocuğu duvara yasladı ve anında küçük dudaklara yapıştı. Çocuğu öpmek için deliriyordu. Her yerini ısırmak istiyordu.

Arda birden gelen öpücükle afallasada kaşları hâlâ çatık duruyordu. Erhan onu belinden tutup kendine yasladı ve dudağının kenarına kadar her yeri yaladı.

"Anlat." dedi Arda öpücüklerden zar zor konuşurken. Erhan dudaklarını çekip delirmiş gibi sincaba baktı.

"Allah'ım bir de anlat diyor." çıldırmış vaziyetteydi. Bir elini de ensesine koyup yüzünü daha çok yaklaştırdı ve çenesini öpüp emmeye başladı.

"Ama sen sadece öpüyorsun anlatmıyorsun ki." dedi Arda mızmızlanarak. Erhan sırıtarak kendini çektiğinde çocuğun dudakları ve çenesi kendi yaptığı ıslaklık ile doluydu.

"Kerem kapının önünde arkadaşını görmüş, kızı da yukarı göndermiş. Hiçbir alakam yok yani bebeğim." dediğinde çenesini baş parmağı ile siliyordu.

Arda tatmin olmuş gibi kaşlarını kaldırıp kafasını tamam anlamında sallayınca Erhan gülümseyerek çocuğun kalçasından tuttu. Kalçası dolgun olmasına rağmen küçüktü.

"Sen nereden geliyorsun?" Arda kalçasını okşayan el dikkatini dağıtırken derin bir nefes aldı.

"Bir ödev vardı öğretmene teslim edip geldim." kesik nefesiyle konuşunca Erhan kafasını sallayıp büzülmüş dudakları ağzının arasına alıp öptü.

"Seni yerim ben lan." dedi konudan saparak.

"Yedin zaten." dedi Arda gülümseyerek. Erhan o gülünce gözleri karardı gibi hissetti. Çocuk nefes alsa etkileniyordu.

"Evde kimse var mı?" boğuk sesi Arda'nın gülümsemesini soldurmuş yebiden nefes nefese bırakmıştı.

"Bulut abim evde."

"Şansımı sikeyim iki evde dolu." dediği sırada kalçasını biraz daha sıktı.

"Küfür etme." dedi Arda kafasını göğsüne yaslarken. Erhan kuş gibi göğsüne sığınan çocuğa bakıp gülümsedi.

"Tamam bebeğim." dediğinde bu sefer eğilip boynundan öpmeye başladı.

Duvar ile kendi arasına sıkıştırdığında kendini çocuğa sürtmeye başladı. Arda'nın eli tişörtünden girip teninde dolaşınca derin bir nefes aldı.

"Seni yakında başka bir yere götüreceğim. Evler boş olmuyor. Ben sevgilimle yalnız kalmak istiyorum." dediğinde Arda kafasını salladı. Aşırı derecede mayışmıştı.

Erhan çocuğu küçük küçük öperken aşağıdan sesler gelince ikisi de birbirinden aniden ayrıldı. Arda irkilerek bakarken Erhan onun yüzündeki kendi ıslaklığını sildi ve kafasıyla merdivenleri gösterdi.

Arda kafasını sallayıp aşağı indiğinde kendisi de hemen arkadan ilerledi. Tam o sırada merdivenden yukarı çıkan Asef'i gördüler. Asef ilk kardeşine, daha sonra da Erhan'a baktı.

"Ne oluyor?" diye sorduğunda Arda ilk abisine daha sonra da Erhan'a baktı. Bir şey söyleyecekken Erhan umursamadan Asef'e baktı.

"Yukarı çıkarken çok ses çıkardı. Ben de sessiz olması için geldim." dedi dalga geçer gibi. Asef kaşlarını çattı.

"Siz aşağıda bağırıp çağırırken biz sizin evinize gelip şikayet ediyor muyuz?" dedi tam Erhan'ın önünde dururken.

"Et, etme diyen mi var?"

"Tamam, ederiz." dedi Asef, normalde olsa uğraşırdı ama şimdi hiç hali yokmuş gibiydi.

"Hadi Arda, içeri gel." dediğinde Arda kafasını sallayarak abisinin peşinden gitti.

Erhan göz ucuyla sevgilisine bakıp daha sonra aşağı indi. Zile uzun uzun baktığında Sıla kapıyı açmıştı.

İçeri geçtiğinde Kerem'in de aynı Asef'in ruh halinde olduğunu gördü. Bir şeyler dönüyordu ama ne olduğunu bilmiyordu.

NO:31 Where stories live. Discover now