otuz dokuz

42K 3.9K 2.8K
                                    

İlk defa hep beraber bir odada oturmuş sessizce duruyorlardı. Normalde olsa iki dakika sonra kavga çıkacak olan ortamda tek bir çıt yoktu.

Kerem ve Asef bir koltukta oturmuşken Bulut eşofmanları ve sinirli ifadesiyle duvara yaslanmış duruyordu. Arda ve Erhan ise iki orta tarafta oturuyordu. Hedef onlar olduğu için tüm gözler ikisine çevrilmişti. Sessizliğin ortasına zil bomba gibi düştü.

"Turgay geldi." dedi Kerem kapıyı açmak için ayağa kalkarken. Bulut'un kaşları olabildiğince çatıldı.

"O piç bu eve giremez." deyip bir adım attı. Eğer onu görürse boğazlayabilirdi çünkü.

"Düzgün konuş. Biz de bu eve girmeye meraklı değiliz. İşimiz var işte." Turgay sanki inadına yaparmış gibi ardı ardına zile basmaya devam etti.

"Turgay yavşağı bu eve girmeyecek." diye inatla söylendiğinde Asef ayağa kalktı. Ortama bir el atmazsa Kerem'i bile harcayabilirdi Bulut.

"Bulut tamam sakin ol. Sadece konuşup gidecekler." yanına gidip çocuğun kolundan tutarken bakışları ile de uyarılarını yapıyordu.

Bulut dudaklarını birbirine bastırıp bir süre durdu ama daha sonra kafasını çevirip kolunu çekerek pencerenin önüne gitti. Bu izin verdiğini gösterirken Kerem kapıyı açmaya gitti.

Saniyeler sonra kapıyı açıp geri içeri dönerken kapının kapanma sesi geldi. Kerem yerine otururken Turgay elinde bir avuç fındık ile içeri girip kafa selamı verdi.

"Hayırlı işler." dedi sırıtarak. Bu tavrı ile Erhan gözlerini kapatıp sinirli bir nefes aldı ve ağır ağır geri verdi. Sinir krizi geçirmenin eşiğindeydi.

"Turgay gevezelik yapma geç otur." Kerem onun modunda olduğunu anlayınca sakince oturması için emir verdi.

Turgay kendisine bakmadan pencerenin önünde sinirle sigara içen Bulut'a sırıtarak baktı ve bir fındığı ağzına atıp kafasını sallayarak kenardaki büyük pufa oturdu. Şimdi ortamda sadece Turgay'ın fındık yeme sesi geliyordu.

"Yalnız hiç beklemezdim senden Erhan." dedi susmayarak. O kadar enerjikti ki sessiz durmayı reddediyordu. Erhan öldürücü bakışlarını ona yöneltti. "Sübyancılık sana yakışıyor mu?"

Erhan ağzını aralayıp boğulmak ile Turgay'ı boğmak arasında kalmışken derin bir nefes aldı. Sınırlarını zorluyordu. Yanındaki beden kaşlarını çatarak kafasını eğip Turgay'a baktı.

"Ben sizden iki yaş küçüğüm." dişlerini sıkıp korkutucu olduğunu düşündüğü bir sesle konuşsa da ortamda acayip derecede tatlı durduğu için kimse onu ciddiye almadı.

"İki yaş küçük olman Erhan'ın sübyancı olduğunu değiştirmiyor sincap çocuk." dedi gülerek. Arda kaşlarını çatarak yüzüne baktı.

"Ya bunu kim çağırdı ya? Ya bunu niye buraya getirttiniz." dedi Erhan sinirle ve yanında duran yastığı bir hızla kafasına attı. Turgay refleksle elini kaldırıp yastığa engel olmak isterken elinden dört beş tane fındık yere dökülüp ses çıkardı.

"Turgay sus yemin ederim Bulut'u üzerine salarım." dedi Asef yere dökülen fındıklara bakıp yeniden gevşek gevşek sırıtan çocuğa bakarken.

Turgay o an tehditin kaynağını bulmak için gözlerini çevirip pencerenin önünde duran Bulut'a baktı. Öyle sinirli bakıyordu ki bir 'vur' emri ile onu öldürebilecek bir sinir vardı üzerinde. Bakışlarını çevirdi. Ortamdan hemen kovulmak istemiyordu.

"Biz asıl konumuza gelelim..." dedi Kerem. "Erhan sen nasıl düşmanına yan gözle bakarsın?"

O sırada tüm düşman görünümlü yakın ilişki kuranlar birbirlerine kaçamak bakışlar attı. Kerem Asef'in kendisine baktığının farkındaydı ama gözlerini çevirmeden Erhan'a bakıyordu. Erhan derin bir nefes aldı ve samimiyetsizce güldü.

"Sana ne?" dedi tek cevap olarak. Kerem elini kaldırıp 'bu kadarı da pes yani' der gibi bir hareket yapıp önüne döndü.

"Arda sen bize yalan mı söyledin?" Asef sonunda daha ciddi bir konuya dönerken. Arda anında gözlerini kaçırdı.

"Ben-" dedi titreyen sesiyle. Öyle utanmış görünüyordu ki yüzü kızarmıştı.

"Ne sen Arda?" Asef sinirlenmişti çünkü herkesten sakındığı, kardeşi gibi gördüğü çocuğun kendisine yalan söylemesini yedirememişti.

Arda bir şey soylemezken Erhan yanındaki çocuğa baktı. Kafasını eğmişti ve birazdan ağlayacak gibi duruyordu. Sinirle dudaklarını yalayıp ayağa kalktı. Kendisi kalktığında da Arda'nın elinden tutup zarifçe kaldırdı.

"Yeter bu kadar tatava..." dediğinde Arda ayağa kalkmıştı ve koluna sarılmak istermiş gibi yanaşmıştı Erhan'a.

"Onu seviyorum, birbirimizi seviyoruz. Siz kimsiniz ki böyle hesap soruyorsunuz lan? Biz hesap vermek zorunda mıyız?" herkese sinirle tek tek baktı. Arda Erhan'ın bu sinirli yönünü ilk defa görüyordu.

"Senden hesap soran kim? Ben kardeşimden hesap soruyorum." dedi Asef aynı sinirle oturduğu yerden Erhan'a bakarken.

"Ben ona saklayalım dedim. O da sevgilisinin sözünü dinledi. Emin ol senden daha çok düşünüyorum onu." dediğinde Asef ayağa kalkmak için bir hamle yaptığında Kerem onu kolundan tutup durdurdu.

"Başlarım hesap sormanızı. Fazla bile izin verdim bu goygoya. Yeter, bu çocuk daha fazla üzülürse siktiririm sizi."

"Yalnız inceyi yakaladınız mı? Sevgilisi var diye kendisi sikmiyor başkasına siktiriyor." dedi Turgay en saçma ayrıntıya takılırken.

"Lan sus!" Arda hariç herkes bir ağızdan ona dönüp sinirle bağırınca Turgay'ın gözleri sonuna kadar açıldı ve üzülmüş gibi baktı.

"Erhan şunlara bir şey söyle bana bağırmasınlar." dedi çocuk gibi yerine sinerken. Erhan'a laf atıp, onun da bağırmasına rağmen yine ona şikayet etmişti herkesi.

Erhan yine sinirli bir nefes alıp saçlarını karıştırdı ve yeniden Asef'e, daha sonra da Kerem'e bakıp Arda'yı kendine çekti.

"Onu çok seviyorum, bence konuyu şimdi kapatalım. Daha fazla bir şey demeyin cinnet geçireceğim yoksa." dediğinde Arda'nın elinden tutup onun odasına doğru yürüdü. Arda'nın gözlerinden akan yaşa dayanamadığı için sinir krizinin eşiğindeydi. Sinirle kapıyı kapattığında salonda sessizlik oluştu.

"Yine azarı biz yedik amına koyim." dedi Kerem inanamayarak. Erhan yine ne yapıp edip kendilerine azar çekmeyi başarmıştı.

"Hadi siktirin gidin." dedi Bulut sinirle. İkinci bir sigara daha yakmıştı.

"Erhan burada, onu tek bırakmasınlar yoksa kavga çıkarırım ben." Asef yanındaki bedenin biraz daha yanında durması için çabalarken.

"Erhan olmadan asla gitmem." dedi Turgay son fındığı da ağzına atarken. Bulut yeniden öldürecekmiş gibi ona baktı.

"Siktir git diyorum lan sana."

"Ağlama." dedi Turgay imalı bir şekilde.

Bulut dayanamayacağını anlayıp elindeki sigarayı bir sinirle yere atıp Turgay'a doğru yürüdü ama Asef anında yerinden kalkarken onun üzerine atlamasına engel oldu.

"Bulut, yeter." dedi ve hâlâ direnen çocuğu tutarken Kerem'e döndü. "Sustur şunu."

Kerem kafasını sallayıp kendi arkadaşının yanına gidip bir şeyler söyledi. Turgay derin bir nefes alıp kafasını sapladığında Asef Bulut'u balkona çıkardı.

İki tane deli bütün ortamı bozmuşlardı.

NO:31 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin