1. Bölüm: "Favori'nin Kusuru"

12.8K 662 153
                                    

Merhabalar! Daha önce sildiğim hikayemi yeniden yayınlıyorum çünkü gerçekten yazmayı çok istiyordum! Bu hikayem ilk denemem olarak romantik komedi türünde olacak. Umarım seversiniz, bunu umut ediyorum!

İyi okumalar!

*

Sabahımın en azından sinir bozucu bir alarmla başlamasını dilerdim, yuvarlanıp yataktan çıkar ve geç kalıp kalmadığımın kaygısıyla aceleyle telefonumu bulmaya çalışırdım. Ama eğer, annemin azarlayan sesiyle yataktan düşmüşsem, günümün iyi geçeceğine dair olan bir gramlık umudum bile sönerdi. Çünkü o sinirli sesi, saniseler içinde hazır olmazsam başıma kötü şeyler geleceğini haber verirdi bana. Ah be sultanım! Yine yıktın krallığımın duvarlarını beni sürdün ıssız çöllere! Ne olurdu her gün sanki ekmek kuyruğunda ki kalabalığa anons veriyormuş gibi bağırmasan?

"Biliyorsun, benim umurumda değil. Devamsızlıktan kalırsan, okutmam evlendiririm seni ona göre!" Annemin hemen mutfaktan bağırdığını duyduğumda aceleyle yapışmış olduğum betondan sıyrıldım.  Bu tür laflara alışkındım ama dediğini ne zaman yapacağı belli olmayan bir anneye sahip olmakla birlikte sürekli hazırlıklı olmalıydım. Lakin benim sultanım, kızının aşırı uysal ve dilsiz olmasından muzdaripti. Bu yüzden daim annelik görevini üstlenmiş olan kadınım, benim için başka bir anlam taşırdı. Onu daha fazla kızdırmamak adına iç çekip kafamı salladım. Odamın mor renkli duvarları arasında koşuşturdum ve annemin söylene söylene asmış olduğu üniformamı bulup giydim. Tekrar bağırmasına izin vermeden odamdan çıkmak için atak yapmaya kalktım.  Ama sultanım benden önce davranarak, hızla içeri girdi.

Annemin kartalların kanat kırıp işi bıraktıracak derecede kıskandırıcı keskin gözleri anında dolap ile yatak arasında durmuş olan beni buldu. Saçları elektriklenmiş bir şekilde muhtemelen korkunç duran beni. Öyle bir hale büründüğüme emindim ki, dayımın sürekli "Seni çöpten aldık biz." diyen sözlerine hak veriyor gibiydi. Yüzünü kızgınlıkla, bıkkınlık arası bir çizgideydi. Dudağını sarkıttı ve elinde ki  bıçağı bana doğru salladı. "Bak bak, hala elini yüzünü yıkamamış. Kızım sen okula gitmeyecek misin ha? Biz her sabah bu muhabbeti seninle yapmak zorunda mıyız?"

"Anneciğim," dedim onu sakinleştirmeye çalışarak. Ama benim Hitler ile aşık atıp onu devirebilecek olan annemin sakinleşmeye niyeti yokmuş gibiydi. "bana bağırdıktan on saniye sonra yukarı çıkarsan ben bu sürede nasıl hazırlanmış olabilirim ki?"

Benim cevabımla annem kaşlarını çattı. "Bak bak, büyümüşte anneye laf yetiştiriyor. Taş olursun, taş. Dilin yanar sonra."

Kafamı eğdim. Sultanıma değil laf yetiştirmek, dert bile yakınılamazdı! Eğer dilim olsaydı, bu dediğim daha da hoş görünebilirdi tabii. Bu yüzden kafamı sallayıp her zaman dalgaları kavuran anneciğimi sakinleştirmek için yaptığım gibi, suskun kalmaya çalışarak, "Hemen geliyorum." dedim.

Önce dudaklarını sarkıttı, ardından tek eliyle başına bağladığı yazmasını düzelterek bıçağı bana doğru salladı. "Beş dakika içerisinde hazır ol bakim. Kahvaltı etmeden çıkmak yok. Yemeye yemeye bir deri bir kemik kaldın ayol. Seni yan çevirsek, yeni çıkan telefonlar gibi 'Yan çevrildiğinde görülmez!' diye promosyon yaparız be! Kim der ki bu Nilgün Hanım'ın kızı. Sen benim eniğim değil, sülalemin ağacına giremezsin. Ye kızım biraz!"

"Peki," diye kafa salladım aceleyle. Sultan yine  taramalı tüfeğe bağlamış saydırırken onu susturmak için büzüldüm. Annem bana son bir kez bakış atıp odamdan çıktığında derin bir nefes aldım.

Son iki gündür üstümden atamadığım ağırlık yine üzerime çöktüğünde, umutsuzca burnumu çektim. Koşa koşa okuldan kaçtığımdan beri gün yüzü görmediğim göze alınırsa, okula vardığımda ne yapabileceğimi bilmiyordum. Değil ki benim gibi dilsiz biri, annem gibi taramalı tüfeklere beş basıp kenara fırlatan meziyete sahip olan kızlar bile bu hale düşerdi. Onu gördüğümde elim ayağıma dolaşıp üzerimde sek sek oynuyordu adeta. Karşılaşmamız ve benim yerin bin katı altına, cayır cayır kaynayan tabakayla birleşmem kaçınılmazdı. Nasıl davranmam gerekiyordu? Onu görünce kaçmalı mıydım? Sınıftan çıkmamalı mıydım? Ne yapmam gerektiğini kesinlikle kestiremiyordum, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor, gözyaşlarım yine beni rahatsız etmeye başlıyordu. Yine halaya durar gibi sekleyen kalbimin tabii ki tek bir isteği vardı! Mendilin olayım salla beni Taylan Nediz!

FAVORİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin