1. Bölüm: "Favori'nin Kusuru"

Start from the beginning
                                    

Telefonum komidinin üzerine çalmaya başlayınca burnumu çekip kafamı iki yana salladım. Fazla çalmasına ve annemin bağırmasın müsaade etmeden hızlıca hareket ederken telefonu elime aldım. Ekranda ki "Arım Balım" yazısını görür görmez aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm.

"Alo?" dedim yavaşça. Kalbimin Hümalı atışlarını umursamayarak derin bir nefes aldım. Karşıdan benim sesimin aksine daha canlı ve yüksek bir ses yükselince telefonumu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım. Yoksa benim arım balım peteğim, Güneş'i kıskandıracak sarışınımın o sesi beni sağır edebilirdi.

"Uyandın mı, uyuyan güzel?"

Berru'nun göremeyeceğini bilsem bile kafamı sallayıp telefonu omzun ile kulağım arasında sıkıştırarak yatağımı toplamaya başladım. Eğer yatağımı toplamadan evden çıksaydım annem beni gelince bazukalık terliğiyle karşılardı. Akşamda haberlere çıkardık.

Evde katliam! Yatağını toplamayan Cevahir Cemre, annesi tarafından atılan bazukalı terlik altında can verdi!

"Keşke uyanmamış olsaydım. Yemin ediyorum şuan kuşlar gibi göç edebilmek ya da uzay aracına kaçıp Mars'a gitmek ve orada ki astronotlarla tavla atmak istiyorum. " diye mırıldandım yavaşça mutsuz bir şekilde. Berru'nun buna cevabı mızırdanmak oldu. Ben çarşafı çekiştirerek düzeltirken o ofladı.

"Hadi ama uyuyan güzel, bugün yeni bir gün, yeni bir heyecan," O heyecanla konuşurken yatağımı düzeltip pencereye doğru ilerlerken telefonu elime alıp araya girdim.

"Ve yeni bir işkence. Okula gelmesem olmaz mı? Evde kalıp hasta numarası yapabilirim belki? Annemin terliği bende hafıza kaybına neden olmuş olabilir? Durumum ağırdı ve ömrüm boyunca yoğun bakımda yatmam gerekebilir! " Bir umutla sorduğumda Berru sesli bir şekilde nefesini verdi.  Uzanıp perdeyi çektim ve yüzüme vuran güneş ışığıyla birkaç dakika gözlerimi hızlı bir şekilde kırpmak zorunda kaldım. Ağaç dallarının arasından vuran ışık öyle güzeldi ki, beni mest ediyordu. Bir an okula gitmek için inanılmaz bir  şevk duysam da, geçen Cuma gününü hatırlar hatırlamaz bu şevk arkasına bile bakmadan benden uzaklaştı. Ben ki, okul günlerini iple çekip kopan ipler arasına ağ ören Cevahir Cemre, Çekik Gözlü Fındığım'ı görmem için tek neden teşkil eden kuruma ayak basmak dahi istemiyordum! Allah muhafaza, kalp krizinden gidebilirdim!

"Saçmalama be, amipi kırmızı alarm veren şapşal. O okula gelinecek o kadar! Ne yahu bu, bıktım senden!" Berru'nun cırlamasıyla Kelime-i Şahdet getiren kulaklarım eşliğinde namaza durdum. Çünkü kulaklarımın ikindi vakti şehir mezarlığına gömüleceğinden bir hayli emindim... Ama benim arımın susmak ya da bana acımak gibi bir düşüncesi yoktu. "Taylan, Taylan, Taylan! Sana bu gün önemli bir işim var diyorum beni yalnız mı bırakacaksın? Hem onunla nerede görüşeceksin ki bu kadar korkuyorsun? Çıkmazsın sınıftan olur biter!"

Balımın ani cırlamasıyla dilsiz halime bürünüp süt dökmüşten çok inek memesine yapışmış lok lok süt emerken yakalanan kedi misali sinerek, "Peki," diye mırıldandım. Berru'nun sesli bir şekilde nefesini vermesiyle sinmeme de sinir olduğunu anlayabiliyordu. Ah benim güzel arkadaşım çok mu uğraşmıştı annemin okulda içmem için çantama koyduğu  sütün okulda ki çocuklar tarafından durmadan alınmasına sesimi çıkarmam için? Bende ki huy çıkmıyordu, üzerime Japon yapıştırıcıyla yapıştırılmış bir de mühür çakılmış gibiydi. Hiçbir şekilde birine bağıramıyor, hakkımı arayamıyor ya da cazgırlık yapamıyordum. Ne yapalım, Rabbim'de beni böyle yaratmış...

"Yahu canım arkadaşım. Güzel dostum, kadim dostum. Ağzını mıncırdığımın evladı! Ben sana kaç kere sus pus olma, bağır çağır demiyor muyum ulan?" Arkadaşımın kızgın sesiyle kalbim küt küt atmaya başladı. Bir inşaata versem dakikasında iki yüz tane çivi çakardı vallahi. Ama yine bir şey yapamadım çünkü birisi bana bağırdığında baş kaldıramıyordum. Bende sevmiyordum bu huyumu.

FAVORİWhere stories live. Discover now