23. BÖLÜM

16.7K 975 83
                                    

   

“O tehlikeyi bile bile göğüslenecek biri çıkar belki karşına?” alayla güldü ve yemeğine döndü. Sorumu ciddiye almamıştı bile. Gerçekten aşkı düşünmüyordu. İstemiyordu da. Gerçi ben ne olarak soruyorsam. Sanki aşkı çok tatmıştım. Aşkı anlatamazdım bile ben. Tanımını bilmezdim.

“Benim tehlikelerim göğüslenecek bir şey değil. Her neyse boş boş konuşmayı kes de yemeğini ye.” Kestim bende. Konuşmak istemiyorsa zorla konuşturacak halim yoktu. Yemeğimle oynamaya devam ettim. Gerçekten yiyecek durumda değildim. Görüntüsü bile midemi bulandırıyordu. Sessizce Ali’nin yemeğini bitirmesini bekledim. Etraf çok sessizdi. Normalde bu saatlerde Haydut ile oyun oynardık. Havlayıp etrafımda dönüp dururdu. Sürekli oyun oynamak isterdi. Ali’yi sinir ederdi. Ali her şeye sinir oluyordu ama Haydut ona inat yüzüne havlayıp dururdu. Yine acıyla dolan gözleri gözlerimin önüne geldi. Gitmezdi bakışları artık. Sürekli onun acısını hatırlayacaktım, acısını yaşayacaktım. Ali’nin dediği gibi acıdan ölmeyecektim ama acının içinde sıkışıp kalacaktım. Kalp sandığımızdan güçlüydü aslında. Bunu çok net görmüştüm. Ben kendimi güçsüz hissederken o bir şekilde hala atmaya devam ediyordu. Hala kabullenemiyordum ya sanırım asıl acıtan buydu. Her şey biranda oluvermişti. Ben olanlara alışamazken yerine yenileri gelip duruyordu. Hayatım silahların ortasında kalmıştı. Sıkışmıştım ve çıkamıyordum. Ali de kurtaramıyordu sadece o da benimle orada sıkışıp kalmıştı ve patlayan ateşlerin ortasında sağ kalmaya çalışıyorduk.
Nefesim kesilmeye başladığında usulca ayağa kalktım. Uyumak istiyordum. Uyuyup tüm bu olanları arkamda bırakmak istiyordum. Ali’ye bakmadan

“Afiyet olsun ve iyi geceler.” Deyip yanından ayrıldım. Sesini çıkarmamıştı. Nerede diretmeyeceğini iyi biliyordu. O da beni tanıyordu artık. Bedenimde tonlarca ağırlık varmış gibi zorla çıktım odama. Aniden yorgun düşüvermiştim. Başımın ağrıması da cabasıydı çok sık ağrımazdı benim başım. Ağrıdığı zamanda uzun süre çekerdim. Hızla yatağa girip sıkıca gözlerimi kapattım. Aslında ışık gözümü alıyordu ve daha şiddetli bir baş ağrısına sebep oluyordu ama karanlıkta kalma düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyordu. Zorla da olsa kafamda ki düşünceleri geriye ittim. Uyumam gerekti. Bu acıdan kurtulmam için uyumam gerekti.


******************


Mutlulukla gökyüzüne baktım. Masmaviydi. Etrafta sevinç çığlıkları vardı. Kalbim mutlulukla doluydu. Hayallerime kavuşmuştum. Yıllarca çalışmanın ödülünü alacaktım. Kafamı aileme çevirdim. Yoklardı. Tedirginlikle etrafımda dolanmaya başladım. Az önce bana gülerek bakıyorlardı. İnsanları yararak onları aramaya başladım. Daha da kalabalıklaşmıştı sanki. Ben onların arasından çıkmaya çalıştıkça daha çok sıkışıp kalmıştım.

“Anne neredesin?” sesim çıkmamıştı. Bir daha bağırdım. Sesim çıkmıyordu. Konuşamıyordum. İnsanlar daha çok üstüme gelince var gücümle bağırdım. Sadece ben duyuyordum sesimi. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Korkmanın âlemi yoktu. Birazdan çıkarlardı ortaya. Derin derin nefesler aldım. Daha iyi hissediyordum şimdi. Gözlerimi açacağım ve sakince onları arayacağım. Buradan uzaklaşmış olamazlardı. Gülerek gözlerimi açtım. Ve açtığım gibi de gülümsemem dudaklarımda donmuştu. Burada değildim ben. Nasıl gelmiştim? Ne zaman gelmiştim? İçimi deminkinden daha büyük bir korku aldı. Burayı tanıyordum. Burası her şeyin bittiği yerdi. Ne işim vardı benim burada? Kim benimle uğraşıyordu. Kulakları sağır edecek bir patlama sesi işittiğimde yine aynı şeyleri yaşadığımı hissetmiştim. Arkama döndüm korkuyla. Yine çığlık sesleri sardı etrafı. Sis, duman, araba parçaları… Annemin çığlığı kulaklarıma dolunca bu sefer daha hızlı davranarak öne atıldım. Kurtarabilirdim onu. Koştum. Koştum. Koştum.
Koştukça yol uzaklaşıyordu. Daha çok arttı çığlık sesleri. Gözlerimden yine yaşlar akmaya başladı.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin