45. BÖLÜM

16.1K 879 66
                                    

## Hayrlı bayramlar arkadaşlar. Sevdiklerinizle harika bir bayram geriyoesunuzdur umarım? Daha uzun bayramlar görmek dileği ile 😇😇 Biliyorum bir hafta gecikti bölüm ama beklediğinize değecek güzellikte ve uzunlukta bir bölümle geldim. Hemde tam bayrama yakışacak şekilde aile içinde sıcacık bir bölüm oldu. Ali'ye memleket havası yaradı da Şule'ye yaramadı. Benden demesi 😉😉 Kocaman bir aile olmuşuz. Bölümü yüklemek için wattyi açtığımda çok sevindim buna. Nice daha büyüklere diyelim. 😎😎😘😘 umarım bölümü beğenir yıldızı doldurur ve beni güzel yorumlarınıza boğarsınız. Sizleri seviyorum. İYİ OKUMALAR 😍😘😍😘😍 ##


Ellerim buz tutmaya başladığında, birbirine sürterken derin nefesler almaya başladım. Daha önceden hiç erkek arkadaşım bile olmamıştı. O yüzden ailesi ile tanışma durumumda olmamıştı. Ama karşımda ki kadın Ali'nin annesi yerine koyduğu kadındı. Beni beğenmesini istiyordum ve heyecanımdan her şeyi batırmak istemiyordum. Heyecanımda bu yüzdendi.

"Rahatla kızım. Kaynanalık yapmayacağım sana." teyzesinin muzip sesiyle bakışlarımı ellerimden çekip, ona döndüm. Yanaklarıma kan biraz daha hücum etmişti.

"Ben, ben sadece heyecanlıyım da. Yanlış anlaşılmak istemem efendim." gülüp tamamen yanıma geldi ve buz tutmuş ellerimi tuttu.

"İlk önce efendimi kaldır bakayım. Bana ya teyze de ya da Asiye anne. İkisinden birini söylemenden de mutluluk duyarım." kızarmam hala devam etse de hafifçe tebessüm ettim.

"Pekiyi teyze." bu şekilde seçimimi de belli etmiştim. Başka birine anne demeye hazır hissetmemiştim kendimi. Belki bir süre sonra Asiye anne de diyebilirdim. Biraz daha ellerimi sıkınca bakışlarımı çevirdim. Gözlerinde binbir duygu vardı. Hepsi birbirine karışmıştı resmen.

"Kızların sıkıştırmasından duydum ama ben seni daha iyi tanımak istiyorum. Biraz kendinden bahset bakalım. Benim güzel gelinim nelerle uğraşıyor dinleyelim bir." bu samimi tavrına sımsıcak gülümsedim. Hiçbir zorlama yoktu hareketlerinde. İçinden gelerek davrandığı çok belliydi.

"Aslında kızlara anlattığım dışında bir şeyler yapmıyorum. Sıradan bir doktorum. Okulumu bitireli çok olmadı. Doktorlukta uzmanlaşmaya çalışıyorum. Tam doktorum dersem de doğru olmaz."

"Benim deli oğlanla nerede tanıştınız bakalım?" sorusuyla birlikte gözlerim şaşkınlıkla açılıverdi. Bende bilmiyordum ki! Ne desem yalan olacaktı. Boş bir çabayla kendime gelmeye çalıştım. Kaçırdığım gözlerimle yalan söylediğim anlaşılacaktı. Yalan söylemekten nefret ediyorum.

"Biz, şey, bizim tanışmamız, tesadüfen tanıştık biz. Ufak bir yanlış anlama diyebiliriz. Biraz karışık. Uzun meseleler. Ben bile anlayamıyorum hala." sözlerimden sonra birde kıkırdamıştım. Salağın tekiydim. Başka hiçbir açıklaması olamazdı.

"Allah bilir ne yaptı benim eşek oğlum da sen düşününce bile bu hale geldin." gülerek söylese de gözlerinden sözlerime inanmadığı belliydi. İnanmaması sorun değildi. Daha fazla ısrar etmediği sürece bir problem yoktu. Allah'ım! Sen yardım et bana. Daha fazla saçmalamamam için yardım et.

"Ali size çok fazla değer veriyor. Ben, çok dinledim onun ağzından sizi. Anneliğinizi, teyzeliğinizi, merhametinizi... Her fırsatta anlattı. Şimdi biraz garip hissetsem bile sizi aslında tanıyormuşum gibi geliyor. Daha önceden tanışmışız gibi."

"Ali de benim için çok değerlidir. Bir kere bile oğlumdan ayırt etmedim. Etmemde. Son zamanlarda biraz aramız açıldı gibi ama ana oğul arasında dargınlık, küskünlük olmaz tabi. O çok fazla işlerine yoğunlaştı." kafamı salladım. Belki de teyzesinin bile bilmediği şeyleri bilirken, bu şekilde konuşmak garipti ama yapacak bir şey yoktu. Ali yıllarca ailesi acı çekmesin diye uğraşmışken, ben sonradan bildiğim şeyleri teyzesiyle konuşamazdım.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUWhere stories live. Discover now